Cumhurbaşkanı’na son aylarda her zamankinden de farklı şeyler söyletenler kimler acaba? Hiç kimse bu kadar çok farklı konuda bilgiye sahip değildir.
Yani; işin ardında mutlaka ve çok büyük bir ekip vardır. Hangi ekibin kendisini nereye sürüklediğini görmekte öyle her bireyin harcı değildir. Sanki böyle bir durum var gibi?
Cumhurbaşkanı, eminim ki AK Partili büyük bir kesim de görüyordur; partiyi de, ülkeyi de her geçen gün içinden çıkılması zor sorunlarla uğraştırıyor.
**
“ Yeni Üniversiteler açma kararı aldık !”denilerek; dünya çapındaki Tıp Fakültelerini parçalatanlar kimler?
Ülkenin nerdeyse tüm ulusal gazeteleri İktidar yanlısı yapılmışken, geri kalan gazetecilerin büyük kısmının hapishanede olması kimlerin marifeti?
Türkiye’de, dünya başarı sıralamasına giren üniversitelerinin, dünya çapındaki kaç profesörü, doçenti meslekten atıldı? Kaçını dünya üniversiteleri kapıştı?
“ Barış Bildirgesi !” diye bir açıklamaya imza verdiler diye, bu ülkenin servetleri harcanarak yetişmiş kaç değerli akademisyenin geleceğine soru işaretleri kondu?
Sözümü şöyle geliştireyim;
**
Değil Tayyip Erdoğan; 20 alimi bir araya getirin bu konularda o kararları veremezler. Bir kadro, aldıkları kendi radikal kararlarını ikna ederek uygulatıyor gibi?
Baştan beri: seçim yapılır mı bilemem diyorum. Cumhurbaşkanı’na ve AKP’ye bu yol haritasını kimler çizdi, düşünürüm. Cumhur İttifakı’nı kimler oluşturdu?
Anlayamadığım bir derdim de; Cumhurbaşkanı’na Sakarya’da yapacağı konuşmanın konu başlıklarını kimler seçti? Bana, “ Yok artık!” dedirten şeyleri…
SAKARYALI, CUMHURBAŞKANI’NININ
NELER SÖYLEMESİNİ BEKLERDİ?
Cumhurbaşkanı Adapazarı’na helikopterle gelirken, Eski Atatürk Stadı’nın üstünden geçmiş. Helikopterde yanında olanlar O arazileri göstermiş ve;
Başka şehirlerde eski statlar Millet Bahçesi yapılıyor. Sakarya Atatürk Stadı da Millet Bahçesi yapılsın istenmiş. Cumhurbaşkanı da telefonla bu işi anında çözüm yoluna sokmuş. Bekleyip görelim; ne, nasıl, ne zaman olur?
**
Adapazarı Garı-Haydarpaşa Ekspresi, bugün bu şehrin en önemli ekonomik ve sosyal derdidir. Helikopterde, Ülkede TCDD’nin önemini en iyi bilenler varmış?
Ekspresi, Ataürk Bulvarı’na kadar gelerek, Adapazarı’nın şehir içi ulaşımını felç olmaktan kurtaracak tek çözümdür; 2-3 ayda da yapılır çözüm.
Bunu; Onlar Cumhurbaşkanına söylemediler ve şehrin dertlerini Millet Parkı SÖZÜ (?) ile çözdüklerini sanıyorlarsa, bu Sakarya için tam bir hüsrandır.
hiç birisi SAÜ Tıp Fakültesi Binalarına hayatlarında 3 kere gitmemiştir; “ Tıp Fakültemiz bir Özel Ortaokul Binası gibi!” de, diyemezler.
Keşke; helikopter, SAÜ Tıp Fak. Binasının atıldığı çukurun üstünden geçerken, “ Sn. Cumhurbaşkanım, burası SAÜ Tıp Fak.!” diyebilecek bir Babayiğit olsaydı.
**
Cumhurbaşkanı’na, “ Karasu Demiryolu yapılıyor!” dedirtenleri ben olsam şimdi görevden alırım. Helikopteri Arifiye-1.OSB-Sakarya Nehri-Pekşenler-Söğütlü- Ferizli üzerinde uçurup, 5 metre demiryolu gösterseydiniz ya?
Valilik ve SATSO’nun hazırladığı resmi deprem kitaplarında hepsi var. Depremde, yüzbinlerce Sakaryalıya mekan olan,“ Deprem Köyü-MERALAR “ ın hal-i pür melali’ni gösterseydiniz?
CHP de, Muharrem İnce’yi dinlemeye gelen Sakaryalıların önceliklerini sunmada ağır kalmış. Şehrinin lakabı olmuş Adapazarı Patatesi bile yok? Sebze, meyvecilik; hayvancılık, süt-peynir Sakarya tarihidir; HARA-MERA sorulmaz mı?
Raylı-Metro Sistemleri Yapan ROTEM ve TÜVASAŞ var; Şehrinin Raylı Sistemi yok! Tıp Fakültesi, Fen Lisesi, Otopark yapılmak istenen ilkokullar sorulmaz mı?
SAPANCA KURTKÖY TEPELERİNİ;
CUMHURİYET VE POSTA GAZETELERİ YAZINCA : -)
Sapanca’mızın değerli Akademisyen Belediye Başkanı’na, yazdığım Sapanca yazılarım için, beni çok iyi tanıdığını söyleyen birileri bilgiler vermiş olabilir?
“ Boş ver Başkan; hiç okumamış gibi yapmak, hiç önemsememiş görünmek, adam yerine koymamak gazetecileri susturacak en iyi tavırdır. Makamındaki Randevuna bile gitme! Yazar yazar, iplenmeyince de susar!” da, denebilir : -)
Başkanın koskoca 2 vaatler kitabı önümde; Yerel Seçim’de Onları da yazarım.
Bunca yıl sonra artık her şey için çok geç. Yıllardır yazdığım çok erken uyarılar görmezden gelindi. Sapanca ve Kurtköy tepeleri, dereler taş-toprak yığını oldu.
**
Bu hafta sonu; Sapanca, Uzunkum, Mahmudiye, Kurtköy tepeleri çarşaf çarşaf ulusal medya gündemindeydi. Cumhuriyet gazetesi de epeyce yer vermişti de;
Posta Gazetesi gibi, İktidar Yanlısı bir ulusal gazetenin tam sayfa ilavede, koskoca manşetlerle Orman talanını ve taşlaşmayı vurgulaması öteye bile geçti.
hayatım boyunca Yöneten Seçilmiş İktidarların yanlışlarına karşı durdum. Sakarya’da, hiçbir Seçilmiş ve Atanmış Yönetenin; Radikal-kesin uygulanır-Kısa, Orta, Uzun Vadeli Plan ve Projeleri’ni görmedim.
Sakarya’nın ve Sapanca dağlarının yaşlı topraklarını, depreme heyelana her zaman hazır arazilerini çok yazdım. Kocaeli, İlin heyelan haritasını çıkarıyor.
Biz; Araplara satılmak üzere, dimdik yamaçları tıraşlayıp-teraslayıp, villalardan yüksek istinat duvarları ile dolgu alan yaratıp, yüzlerce bina dikilmesi felaketini yazınca kızanlar çok olmuştu. Ne yazık ki Onlar adına çok üzgünüm.
Araplara güvenmeyin! Ormanları yok edip, dağları indirmeyin. Elinizdeki servetleri de harcamayın! ” dediğim görmezden gelindi; villalar elde kaldı.
**
Sapanca’da doğa tahribatı bu kadar da değil. Su Fabrikaları sanki ayrı bir devlet! Onlar da yarın yer altı sularını ve derelerini yok ettikleri Sapanca’da yaşayacak.
Kamu Yönetenleri; hiç birisinin insan yaşamını etkileyen gürültülerini de, dere yataklarını bozmalarını da göremez! Arkada nasıl bir güç var bilemem?