AK Parti’ye, kimi Seçilmişlerin itici tavırlarını hatırlatacağım. Ayıplı ve tehlikeli, gereksiz kişisel tavırlar; “ Sakarya’da raconu ben keserim!” gibi.

     Adapazarı Karaağaç bulvarında; dünyaca bilinen bir marka mağazada, ev ihtiyacım için “ sadece bilgi “ alıyorum. Mekanda başka müşteriler de var…

     Dipte de koyu bir muhabbet. Asla başkalarının konuştuğunu dinlemem!

     Tabii, günümüzde öyle bir şansınız yok : -)

     Kırkpınar’dan bin minibüse, Adapazarı’na kadar; cep telefonlarıyla yol boyu dinle..O gün oturmaya gidildi. Kimin geliniyle arası bozukmuş, düzeltilmiş… Sarma ne kadar güzelmiş..İnanın, inerken bile telefonlar kulakta.)

                                                          ***

      Mağazada da, egosu, konumu epeyce pohpohlanmış, sesi tüm mağazayı kaplayan bir siyasetçi sohbette…Çıktım ama, duyduklarıma pişman oldum…

      Amcam (?) Büyükşehir Meclisi’ne ilçelerimizden seçilmiş heybetli de birisi. Güm güm, nasıl sert ve kararlı, emredici, kesin tavırlı, yapay gürültülü bir ses.                      

       Hani halkımıza,” Tevazudan şaşma, gönül kırma, tepeden bakma, işgal ettiğin koltukta kimseyi ezmeye kalkma!” talkınları verilir ya;..Nerdeee!

       Görgü diye bir şey vardır. Gelinen yeri hazmetmek…Seni O yere getiren siyasetin itibarına yakışır toplumsal saygı. Duymamak için en iyisi çıkmaktı…

                                                                   ***

       Tanık olduğum tavrı; AK Partiyi yönetenlere ve gönül verenlere günü geldiğinde hatırlatmayı görev bildim. Tüm siyasi partiler de bence öngörmeli.

       Partilerce verilen görev, Seçimle gelinen konum ne olursa olsun; şirazeden çıkan her siyasi, ya şirazesine davet edilmeli, ya da evine gönderilmeli…

        Bakın, Büyükşehir Belediye Meclisi hemen herkesin, her dakika gözüne batan bir makamdır. Genelde de ilçelerden gelen Seçilmişlerden oluşur.

      İktidar başta, tüm siyasi partiler; Büyükşehir Meclisi’ne seçildiği ilk günden itibaren herkesin Maddi-Manevi zenginliklerini ve İş Varlık(?)larını izlemeli…

      Az zaman sonra, ortada,” Yürü ya Kulum!” denmiş olamasa da, İŞ’ler yürüyüp gitmişse, siyasi partiler görecek, düşünecek! Çünkü halk görüyor…

       Sokakta, çarşıda, dost sohbetlerin de, Yüksek Egolu bireyler gümbür gümbür seslerle “ racon?” kesiyorsa; ya, “ Arkadaş, millet var!” denecek;

    ya da: SBB Meclisi’ne; erdemli, birikimli, düzeyli, çalışkan, üretken Gençler seçilecek!

     

                                     VİLAYETLERİ, VALİLER DEĞİL;

                          BELEDİYE BAŞKANLARI YÖNETSİN DEMEK ?

      Yerel Seçim hepimizin gündemin girmeye başladı. Ekonomik sıkıntı öne çıkınca, Yerel Seçim biraz geri planda kaldı. İkisi de at başı gündem olacaktır.

     Aday Siyasiler, kendisini gündemde konuşulur kılmak için şapkadan ne projeler çıkarır? 800 Trilyon borçlu şehrin önüne getirmeye cesaret edilemez İŞ’leri bile görebiliriz.

     İzleyin, dinleyin. Ama, sanal projelerin, boş hayallerin peşine de takılmayın. Şehrin ve Senin; yıllarını, servetlerini heba edecek işlere umut da bağlamayın.

      Şehri, Seçilmiş bile olsalar, yalnızca siyasilerin eline de bırakmayın. İsteyin, izleyin, sorgulayın. Sadece İktidarı da değil, muhalefeti de ve mutlaka!

                                                                     ***

       Devlet Başkanları, Başbakanlar, Bakanlar Sakarya’ya geliyor; Gelişmemizi-Çağdaşlığımızı-Sosyal Yaşama Güzelliğimizi öve öve bitiremiyor…

      Bu bir anlamda, “ İyisiniz iyi, övdük işte. Şikayet etmeyin; bir şey de istemeyin!” demektir. Biz de iki büklüm eğilip, övgüleri cebimize atıyoruz : -)

      Siyasi Övgüler ve Nasihatlar, Önermeler Sakarya’da günlük yaşamı rahat, kolay, huzurlu, çağdaş yapmaya yetmiyor… Hem de, bunca borca karşın!

      “ Çağımızda şehirler bir merkezden-yani Ankara’dan, Kamu Liyakatiyle- yönetilmemeli. Vilayetleri Belediyeler yönetmeli… Önümüzdeki dönem ülkemizde bu işleyiş hayata geçecek!” lafları da, geleceğimiz için tehlikedir.

                                                           ***

      Asla… Yasama Yürütme Yargı, Kuvvetler Ayrılığı sulandırıldıkça ülkenin en temel sistemleri duvarlara toslamaya başlar… Yok öyle yağma!

      Herkes yetkili, sorumlu olduğu işi yapacak. En önemlisi de, herkes, ama istisnasız herkes, Kamu Denetimine tabi olacak…En başta de belediyeler…

      “ Ben dedim, böyle de olacak…Sana görüşünü de sormadım, anlamazsın.” Dayatmacı EGO’lar, en küçük olumsuz, ifadesiz yüze bile katlanamaz.

       Belediyelerin en önemli ve tek GÖREVİ, kolay, rahat, çağdaş ve güvenilir bir şehirde yaşanılmasını sağlamaktır. Keşke, bunu kotarmış şehir olabilsek!

       Halkımız sakın Kamu Liyakatini-Devlet Birikimini siyasete teslim etmesin! Tarihte, bunu aldığını zanneden hiçbir Siyasi Oluşum da ayakta kalamamıştır.