Selahattin Aydın ve yönetimi bırakın ülkemizi, dünyada ilk gez görülecek uygulamalara girişmekte ve Sakaryaspor'a kesilen cezaları acımasızca, tribündeki 2-3 garip gurebanın üzerine yüklemenin peşinde.
Bu davranış modeli, Aydın'ın eski belediye başkanı dönemindeki icraatlarını hatırlattı ! Aziz Duran ve BB'ye güvenen, Aydın'ın asla yamuk yapmayacağına itimat eden, zamane yönetim kurulu arkadaşlarının başına gelenleri! Aydın o parlak gözüken dönemlerde de, vergi ve SGK gibi hayati önem taşıyan ödemeleri yapmamış yol arkadaşlarının başını fena halde belaya sarmıştı.
Nasıl mı? Büyükşehir Belediye'nin ödemek zorunda olduğu vergiler hiç ödenmedi ve o dönemlerde imza yetkilisi olan Aydın'ın kadim(!) dostlarına rücu etti.

Kimle kimler mesela?
Bu acı dost kazığı sürecinde, yüreğimi en fazla yakan Ömer Yazıcı'nın başına gelenler olmuştu. Sakaryaspor'a hizmet ettiğini zanneden ve mutlu olduğunu düşünürken beyin kanamasından ölen, Ömer kardeşimin mekanı cennet, rahmeti çok olsun.
Tabutunun arkasında zerre utanmadan dikilen insaf yoksunu acımasız dost(!)ları da, Allah nasıl bilirse öyle yapsın inşallah. Merak etme sevgili Ömer ; Yüce Yaradan görüyor ve sana nasıl kıydılar, çok iyi biliyor.
Başka; İsmail Yenice var Yavuz Köprülüoğlu var şimdi susuyorum diyen millet vekili aday adayı avukat var, var oğlu var...
Kim yok? Selahattin Aydın yok!

Alışkanlık olmuş...
Selahattin Aydın zamanında ödemediği vergi ve SGK borçlarının arkadaşlarına rücu etmesinden hiç rahatsız olmadı, hatta umuru dahi olmadı. Çünkü Sakarya ahalisini çok ama çok iyi tanımıştı! Yine kol kola girdiler ve yollarına devam ettiler.
Bu kez strateji değiştirdi Aydın hedefinde beraber çalıştığı arkadaşları değil taraftar vardır artık. Sezon başından itibaren parça parça gelen 2-3 bin liralık cezalar ödenmedi ve transferin yasaklanması sağlanarak kamuoyu dikkati taraftara çevrildi!

Bu modeli duyan var mı?
Ardından da garip gurabanın evine hacize gidilmesi modeli seçildi. Bu dünyada bir ilktir sanırım. 25 yıldır ulusal medyadayım böyle bir modeli duymadım. Ne Beşiktaş, ne Galatasaray ne de Fenerbahçe veya başka bir yerde.
Taraftarın yaptıklarını asla onaylamıyorum elbette. Tribünlerdeki huzurun, çaresiz ve imkanları sınırlı insanların maddi manevi ümüğünü sıkmakla temin edilemeyeceğini söylüyorum sadece.
Bu iş bir eğitim, iletişim ve kültür meselesidir ama şehrimde bu konuda hiçbir girişim gözlenmemektedir.

Soralım bakalım !
Yoğurtçunun 'bütün gaylikler Sakaryalı'lardan çıkıyor' demesi üzerine Aydın'ı aramış ve özür dilemeleri gerektiğini, 'gay' kimse ismen teşhir ederek bütün şehri zan altında bırakmamalarının doğru olacağını söylemiştim. Aydın da bana 'Kostik Mustafa'nın yanında durma' demişti. Bay Aydın benim durduğum yeri boş ver de kendi durduğun yere bak sen! Ben hayatım boyunca ihtiyaç içinde olanların yanında durdum da, ya sen nerelerde durdun? Gücün yanında daima! Şimdi sen orada ben yine burada. İkimiz adına da değişen bir şey yok demek ki. Benim vicdanıma verebileceğim hiç bir hesap yok hamdolsun ama ya sen?

Paylaşacağız artık...
50 senedir Sakaryaspor' da taraftar, sporcu, yönetici, gazeteci olarak hep bulundum. Bu sezon ömrümde ilk kez stadyuma veya  kulübün civarına bile uğramadım ama uzak ta kalmadım ! Bir süre sessiz kaldım sadece. Meydanı boş bulup, Sakaryaspor günahlarına ve yanlışlarına ortak olanları, yandaşları, yalakaları, yıllarca ortadan kaybolup ta sonradan ortaya çıkan ahkam kesen sözde büyük(!)leri, elbette yalakalarını, Sakaryalı'yı aşağılayan hakir görenleri ibretle izliyorum.
Bazıları der ya! 'Herkes hak ettiği şekilde yönetilir' diye ama o kadar da değil yani... Garip gurabanın yaptıklarına sarılanlardan değil, Sakaryaspor'dan asıl parça koparan canavarların ensesinde olacağım, inşallah bundan sonra da...