Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurlu ve gururlu bir Türk evladı olarak milletimin bir ulus millet olarak yaşamaya devam etmesi gerektiğine inancımı korurken, bu ulusal yapıya sokulan çomaklara karşı da iki kelam etmek isterim.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetim şekli olarak Cumhuriyeti benimsemiş, meclisinde vekilleri aracılığıyla milletinin temsil haklarını koruyan üniter bir devlettir. Buna rağmen son dönemin modası olan Kürtlere eşitlik konusunda devlet yapısını baltalayan söylemler ayyuka çıkmış durumda. Bir tarafta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli terörist başı apoyu meclise getirip kendi kürsüsünde konuşturmak istiyor (DEM ve MHP grup toplantıları aynı salonda yapılmakta. Dolayısıyla aponun konuşmasını istediği kürsü bizzat Devlet Bahçeli’nin kürsüsüdür), bir tarafta CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Kürtler ben kendimi eşit hissediyorum diyene kadar eşit değillerdir” diyor. Nereden çıktı bu eşit olmayan Kürtler? Kim nasıl eşit değil?
Eşitlik istemesi gereken tek kesim şerefli Türk gençliği iken ezilmeye devam ediliyor, kafasını kaldırana sus sen ne bilirsin deniyor, geleceği ile ilgili kararlar alamaz, hayaller kuramaz hale getiriliyor. Eşitlikten ne anladığınıza göre değişir tabi bu. Eğer eşitlikten anladığınız ülkemin sap alt köşesinde bir devlet kurulup onlara her türlü hakkın verilmesi ise emin olun bu millet bunu satın almayacaktır. Aksine sürekli dillendirilen gezi parkı eylemlerinin onlarca kat büyüklüğünde bir tepki ile karşı karşıya gelinecektir. Yok eşitlik dediğiniz ülkede yeni etnisiteler oluşturarak vatandaş kavramını ortadan kaldırıp herkesin bir aşiret düzenine geçerek yaşaması ve kendi gücünü oluşturması ise bu da amiyane tabirle yemez.
Benim düşünceme göre herkes yasal olmayan bu ikinci seçeneğin peşinde. Yıllardır seçim süreçlerinde sık sık gördüğümüz hemşehri dernekleri ziyaretleri bunun en basit örneğidir. Hiçbir karşılığı olmayan aşiret lideri kavramının seçim dönemlerinde bütün aşiret şuraya oy vereceğini açıkladı cümleleriyle legalize edilmesi de bundan. Tarikat cemaat liderlerinin elleri etekleri öpülürken akıllarda kanalize edilmiş müritlerin oylarının yanı sıra o etnik grubun kendi yanında durması var. Kısacası ulus devlet kavramının ortadan kaldırılıp çok uluslu bir devlet yapısıyla bölünmenin yolu açılacak.
Son olarak dem parti eş genel başkanı tuncer bakırhanın “seyit rıza ne yaptıysa, şeyh saitler ne yaptıysa, sakine'ler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır” sözleri üzerine şeyh saidin "1 Türk öldürmek 70 gavur öldürmekten daha sevaptır." sözünü, seyit rızanın 1937’de İngilizlerden yardım istediğini, sakine cansızın ise Fransa’da öldürülen bir terörist olduğunu hatırlatırım. Bu kişilere destek veren parti liderlerimizin de yüzlerini artık milletine dönmesi gerektiği konusunda uyarırım.