Bu ülkede tek bir kişinin yaşadığı işsizlik, yokluk, tehdit, şiddet, ayrım ve terör acısı 78 milyon insanın evine de uzanır.

Bugün, kim gelecekten kaygılı değilim, korkmuyorum derse, yanlış yapar. Kaygı ve korku sorumluluklarımızı iliklerimize kadar hatırlatır. En doğru radikal önlemler almamızı sağlar.

Kendi hayatımdan korkuyorsam yeryüzünün en berbat karakteriyim. Yaşımdan, yaşadığım onca mutlu yıllardan utanırım.

78 Milyonun çocukları, gençleri en büyük yaşam tadımdır. İkinci yazımda bunun harika bir örneğini Ferruh Bulut’un köşesinden vereceğim. Gençler için, 40 yaşı aşmış herkes ırk, dil, din, okul, yol ayrımsız ve erdemli yaşamak zorundadır.

**

Ülkemde, karar veren kitle 40 yaşın üzerindedir. Onlar 40 yaşın altındaki gençleri ve ülkenin çocuklarını önceleseler, bu ülke asla böyle günler yaşamaz!

Kendi güvenliğimiz harika! Yaşam düzeyimiz ve yaşadığımız yerler de harika! Ya gelecek? Ya 40 yaş altı? Ya halkın yaşadığı sokaklar?

Ülke Güvenliği 78 milyon insan için varsa huzur ve güven vardır. Bunun böyle olmasını ülkede yaşayan tüm insanlar ister, istemeli.  

Oysa, siyasetin dili nasıl? Ülkeyi Yönetenler de, muhalefet de, en galiz şiddet sözcükleri ile birbirine girmiş. Onlara biat edenleri şirazeye kim sokabilir?

Siyasi cephelere güç vermek için sokağın dilini seçen birikimli (!) danışmanlar, gerginlik kaşıyıcı olmaz! Sanki Onlar başrollere geçtiler. Sağduyu, empati onlarda başlar! Barış, huzur o ağızlarda yok; bunu seçilmiş yöneten görmeli!

 

**

78 Milyonun barış ve huzurunu, güzel yaşamını düşünme erdemi gerçek akil insanlarda… Onları da siyasi iktidar da, muhalefet de etrafından tekme tokat uzaklaştırıldı, uzaklaştırılıyor.

Dünya ve İnsanlık; bugün o erdemli-birikimli yöneten kadrolara çok muhtaç!

Siyaset bilimcilerine, tarihçilere, maliyecilere, tüm güvenlik unsurlarına; hiç kuşkusuz, en çok da hukuk birikimi ve erdemi olan adalet kadrolarına dünya bugün gerçekten muhtaç!.. 

35-40 Yaşın üstündeki siyasilere ve yönetenlere bakıp; nitelikli gençlerimiz adına çok üzülüyorum. Ülke, liyakatli bireylerin dürüst iradeleriyle yönetilmeli.

Yaşı kaç olursa olsun; kamu da, siyaset de; sağlıklı, erdemli, birikimli kadrolarla demlenir. Amaaa; erdemli, birikimli, biat ve ayrımın esir olmamış gençler; ülkenin gergin, kavgalı yazık zamanlarını aydınlığa çıkarmalı…Biz çekilmeliyiz!.. 

 

 

 

 

 SAKARYA’YI YÖNETENLER İLAYDA’YI UMURSAR MI FERRUH?

Gazeteci kardeşimiz Ferruh Bulut, Cumartesi günkü Bizim Sakarya’daki köşe yazısında, şehrine ve ülkesine nefis bir sorumluluk örneği sergilemişti.

Erdemli, ülke sever yönetenler, İlayda gibi muhteşem birikimli bir örneği okurlarsa ne yaparlar? Ferruh Bulut’un  şahane İlayda  Yazısı’n özetleyeyim:

 İlayda Şamilgil, 2015 yılında İst. Özel MEF Lisesi 12. Sınıf öğrencisiyken, dünyanın en prestijli Fizik Proje Yarışması “ First Step to Nobel Prize in Physics “ ( Nobel Fizik Ödülü’ne Doğru İlk Adım) yarışmasına katılmış.

Bir yıldır çalıştığı, “ Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem” adlı projesiyle, ünlü akademisyenlerden oluşan jüriden tam puan almış.

Geçen yıl, İstanbul’da bazı metro istasyonlarında kanserojen radon gazı ölçümü yapan İLAYDA ŞAMİLGİL topladığı verileri İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne sunmuş… ANCAK CEVAP BİLE ALAMAMIŞ…

Dünya Birincisi olan projesini daha önce TÜBİTAK’a da göndermiş.  Ancak incelemeye dahi layık görülmemiş. ( Acep anlamışlar mıdır?)

Ama, İLAYDA, O PROJEDEN SONRA, ABD’nin Cornell Üniversitesi’ne Mühendislik okumak üzere kabul edilmiş: -) Önümüzdeki dönem NASA’nın bir projesinde görev alacakmış: -)

Cornell Üniversitesi profesörlerinden PECK, NASA’da da Teknoloji Şefi ve Mars’a giden roketlerle ilgili projeler yapıyormuş. İLAYDA’Y I DA A TAKIMINA ALMIŞ! İlayda, İkinci dönem NASA Projelerinde çalışacakmış.

 

**

Sakarya’yı Yönetme konumunda olan herkes, gençlerine duyarlı Sakaryalılar keşke, Ferruh Bulut’un Cumartesi günü Bizim Sakarya’da yer alan yazısını okusa!

Bu nefis gazetecilik-yazarlık örneği için Ferruh Bulut’u içtenlikle kutlarım.

Galiba şunu vurgulamam da şart;

Umurumuzda olsa; Bu gençler Sakarya’da da var! Makamlara davet edip, kameralar önünde boyunlarına yarım altın takılması gibi bir önerim asla olmaz.

Sakarya’da SARAY gibi okullar yapacaksak, ilkin HAK EDEN GENÇLER İÇİN  yapmalıyız!

Ülkenin göz bebeği gençler Fen Liselerini kazanırlar. Şehrin ve ilçelerin en göze çarpan yerlerinde SARAY gibi okullarda okumak onların da hakkı değil mi?

Keşke Alandüzü Köyü’nde olsaydı! Ama, köyde değil, Köy Mezarlığı’nın da dışında ise; “ Depremdi, telaşlıydık, yanlış yapmışız!” diyebiliriz.

SARAY GİBİ, SAKARYA FEN LİSESİ’ni, taşınacak Şeker Fabrikası mekanlarında veya şu gün, Kaba Bir Binası hazır, Alt Yapı Arazilerinde düşünebiliriz…

Peki; Sapanca gibi bir cennette, 3 metre bahçesi olmayan binada Fakülte olur mu?