Çatıdaki kiremitler belli bir zaman sonra hafif hafif sızdırmaya başlayınca, kiremitler bi elden geçirilir. Çatlakları, kırıkları ayıklanıp, yerlerine yenileri monte edilir. Eskiler bu işleme, ‘kiremiti ellemek’ der. Kiremiti öyle herkes de elleyemez. En iyi ustayı arayıp bulacaksın ve kiremitini elleteceksin. Yoksa usta görünümlü bir acemiye kiremitini elletirsen, üç gün sonra yine akmaya başlar…

**

Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere konu, son zamanlarda artık ‘İllallah’ dedirten şehrin şu trafiği. Trafik sıkışır, ‘Trafik polisi nerde?’ deriz. Sıkışıklığı trafik polisi çözmeye çalışır, ‘Şu trafik polisi olmasa trafik sıkışıklığı daha çabuk çözülür’ deriz. Meselenin bu yönünü de ele alarak şöyle bir şehrin trafiğine bakalım…

**

Bulvarlar yapılıyor çok güzel. Kaldırımlar yenileniyor, genişletiliyor harika. Yayalar için verilen bütün hizmetler on numara. Ancak ve ancak, iki kaldırım arasındaki caddeler yok mu, işte oralara nedense tam hakim değiliz. Bir türlü de hakim olamıyoruz. Şehir küçük. Caddeleri dar. Alternatifiniz yok denecek kadar az. Üstüne üstlük, her ay trafiğe yüzlerce aracın dahil olduğu gerçeği de önümüzde…

**

Yani seçeneğimiz çok çok az. Dar caddeler, sıfır alternatif ve araç yığınları. Bütün bu gerçekler, trafiği oluşturan araçların sürücülerine bana göre tam anlamıyla anlayış yüklemiyor. En sık caddelerde bile dörtlüyü yakıp, ikinci park olarak aracını bırakanları her gün görüyoruz. Dörtlüyü yaktı mı sanki, orası onun oluyor…

**

Önce, şehir trafiğini uygunsuz parklardan kurtarmak lazım diyeceğim ama bu seferde sürücüler, ‘bize aracımızı park yapacağımız yer gösterin’ çığlığını da duymamız gerekecek. Bu olmazsa olmaz gerçeği gösteriyor ki, caddelerimiz ne kadar dar olursa olsun, şehir içi trafiğiyle oynama alternatifimiz ne kadar az olursa olsun, önce ve önce otoparkların çoğalması gerekiyor. Bir dergide okumuştum; araçlar yakıtlarının yüzde otuzunu, uygun bir park yeri ararken harcıyormuş…

**

Yeteri kadar otoparkımız olursa trafiğin bugünkü ‘çıldırtan’ hali düzelecek mi? Elbette düzelmeyecek. Belki bir biraz nefes alır o kadar. Çünkü, bugün trafiğimiz sıfır sıkıntılı olsa bile, her ay trafiğe dahil olan araçlar için sürekli alternatif fikirler ortaya konulmalı…

**

Bunların başında da, trafiğin işin ehli tarafından ellenmesi geliyor. Bu kadar dar caddeleri olup da alternatifimiz yok denecek kadar az ise, o halde trafik güzergahları, ustasının elinde kurtarıcı olabilir. Bir örnek vereyim; Gümkürönü Uzunçarşı başında yabancı plakalı bir sürücü size, ‘Adapazarı Atatürk Stadı’na nasıl gidebilirim?’ diye sorsa ne cevap verirsiniz. Bir sürücüye, bir kilometre uzaklıktaki stadı bugünkü trafik akışına göre nasıl tarif edebilirsiniz? Daha doğrusu tarif edebilir misiniz?

**

O zaman bu canavarı yenmek için tek seçenek kalıyor. Cadde ve sokaklardan akan trafiği daha doğru ve daha ekonomik olarak yeniden dizayn etmek. Sakarya Üniversitesi orada. Büyükşehir burada. Her ikisinde de özellikle de üniversitede bu konuda ciddi uzmanlar var. Bir komisyon oluşturulup, koordineli bir çalışmayla şehir cadde ve sokaklarının daha ekonomik kullanılması için, daha hızlı trafik akışı için bir plan ve program elde edilebilir…

**

Yani bu iş trafik polisiyle falan çözülecek bir iş değil. İş, trafiği elletecek iyi bir usta bulmakta…