Üç gün önce Taraklı’ya gelip; Taraklı’dan yazacaktım…Gazetemize gitmem nedeniyle erteledim. Ama, işte Taraklı’da Hanımeli Konağı’nın püfür püfür rüzgarlı bahçesinde keyifle yazıyorum…
Daha, TEM’den çıkıp Geyve Duble Yolu’na girmemin üzerinden 10 dakika geçmişti ki; Geyve Boğazı’nın ve Ovası’nın, dağlarının, bereketli topraklarının değerini yüreğimde hissetmeye başladım…
Sakaryalı, cennet bir coğrafyada yaşadığını göremiyor. Hiçbir servete değişilmeyecek, bereketli topraklarının önemini de bilmiyor…Şimdi moda AVM’lere gidip vitrin gezmek, yabancı marka satan dışarlıklı esnafa söğüşlenmek…
Geyve Boğazı ve Geyve Ovası 20-25 yıl önce Adapazarlılar için çok özel yeri olan bir zenginlikti. Bugün, yollar duble, herkesin altında özel arabalar; ama kafa çok farklı, kafa…
Evet, 20-25 yıl önce; Geyve Boğazı Sakarya Nehri kenarındaki ağaçlıklı, tahta masalı mangal lokantalarında piknik yapmak eşsiz bir tattı…
TunaTan Ailesi’nin, artık Adapazarlılar için de sunduğu, özgün yemek kültürü ise Geyve Boğazı’ndaki tesislerinde bir efsaneydi…Bugün de öyle…
Çoluk çocuğu bile AVM, Kafe, Marka-Tiki giyim kuşam hastası yaptık… Bugünün gençleri; piknik bilmez, nehir bilmez, orman bilmez…
Geyve’den, Taraklı’ya gidilen köprüyü geçtikten sonra; kıvrıla kıvrıla tepelere tırmanıyorum…Her kavşaktan sonra karşıma çıkan vadilerde, kilim deseni gibi işlenmiş topraklar insanı çocuk gibi sevindiriyor…
Geyve Köylüsü çalışkan ve üretken…Her kazançları helaldir…
Taraklı’ya 8-10 km kala, inşaatı devam eden büyük bir Termal Tesis var. Sonra, boşa akan bir termal kaynağı geçtim…Taraklı’ya birkaç km kala da, Taraklı Termal tesislerine uğradım…
Taraklı Termal, büyük bir vadiyi çok fazla imarla dolduruyor. Aklıma ilk gelen; “ Buradaki yerleşimin nüfusu Taraklı’dan bile fazla olacak gibi!.. Eğer bu görüşüm doğru ise ve erken önlem alınmazsa, Termal serveti Taraklı’nın sonu da olabilir…
Yapımı devam eden 2 büyük termal tesisin O mekanları, gelen konuklara ve çoluk çocuğuna orada; her türlü dinlenme, yeme içme, eğlenme aktiviteleri sunacaksa; 2 adım ötedeki Taraklı’ya bir Allah Kulu gelmez…
Taraklı geleceğe bugünden hazırlanmalı…Yapımı bittiğinde, 2 Termal Tesis konuklarına, Taraklı’nın muhteşem Osmanlı Ahşap Mimari şaheserlerini tanıtma gezileri düzenlemeli…
Binlerce konuğun geleceği Termal Tesislerin, hemen her gün Taraklı’ya en az 4-5 otobüslük tanıtım gezisi olabilmeli…Taraklı eğer günümüzün çok moda rant deyişi olan, “ Kazan, Kazan !..” anlayışını hayata geçirmez;
Kendilerinin serveti olan O termaller, Taraklı’lı gençlere de bir yaşam canlılığı ve zenginliği getirmezse yazık olur…
Taraklı’daki Hanımeli Konağı’nı 2 yıl önce eşim ve kardeşlerimle ziyaret etmiştim. Tam önünde iken, Belediye Başkanı Sayın Tacettin Özkaraman ile karşılaştık…Gelişim habersizdi, selamlaştık; herkes kendi çalışmasına ayrıldı…
Ben de yazımı bitirip, her cadde ve sokağı şantiye halinde olan Taraklı içine dalacağım…Altyapının da, üstyapının da yapılacak çok işi olduğu belli…
Ancak, SATSO’nun restore ettirdiği Özgün Sivil Ahşap Mimari simgelerinden, Fenerli Konak da, diğer antik konaklar da; çağdaş iletmecilik yeterliliği bilinen turizm işletmecilerine ve en az 3-4 yıllık sözleşmelerle, en uygun mali şartlarla verilmeli…
Bu anlayış Taraklı tam hak ettiği ilgiyi görene kadar da sürebilmeli…Ki, turizm konukları yöresel Taraklı Yaşamı’nı canlandıracak kimi teatral etkinlikleri de, folklorik sohbetleri de görmek isteyecektir…
Yani; Taraklı kendi gençlerini işin içine sokabilmeli artık…Taraklı’da un var, yağ var, su var; helvayı yapacak eşsiz insanları da var…Yolları açıktır…
“ YAPMA ALİ İNCİ !” DERKEN; DOĞANÇAY’DA SEVİNMEK
AK Parti de, “ Erken Seçim’de AKP 3 Dönem Seçilememe engelini kaldırıyor !..” telaşı galiba başladı… Ama, Ali İnci Başkan’ın öyle bir telaşı olmaz, olmamalı…
O zaman, şu, “ TEM ve D.100’de yanlış Adapazarı tabelalarını değiştirmek için Karayolları’na yazdım!..” aculluğu nereden çıktı ?..
İNCİ Başkan, Sakarya basınını benden de iyi takip eder…Hemen herkes ile de son derece samimi görüşür…Son yıllarda, siyasi görüşü farklı olan basın mensupları ile de hiç gerginliksiz düşünce paylaşmaları yapar…
Sakarya basınının, TEM ve D.100’den başka; Sakarya’nın dört yanında var olan O Tabela Hataları garabetini yıllardır yazdığını o zaman Ali İnci benden iyi bilir…
Peki; Ali İnci Başkan; yıllardır Hendek’ten Adapazarı’na gelirken 40-50 km kala “ Sakarya 50 km !” yazan O Tabela Garabetleri’ni görmedi mi?
Başkan, Sakarya’ya 50-60 km önce zaten girmedi mi vatandaş!..Şimdi, O tabelada yazılan 40-50 km sonra gelinen yer Adapazarı değil mi?..
Ben bugün Geyve Taraklı’dayım; burası Sakarya değil mi?.. Yollardaki tabelalar “ Sakarya 75-80 km !” yazarsa, Adapazarı’na giden bir yolcu için, bu bir vahim hata değil mi?..
Başkan Ali İnci, Arifiye Belediye Başkanı’na telefon edecek ve “ Sapanca Gölbaşı’na gidilen 4 yol kavşağında ‘ Sakarya bitti !” tabelası var mı?’ diye sorsun;
Ben Sakarya’nın orada değil; Yanık Dere Köprüsü’nden Maşukiye’ye doğru sarsarken ‘ Sakarya bitti !” tabelasının doğru olduğunu bilirim…
Adapazarı Dörtyol’dan D.100’e girip İzmit’e giderken, az sonra ‘ Sakarya bitti !” tabelası gördüğümde de, O Garabete şaşırmam. Çünkü, ben gençliğimizede Karayolları Parkı diye bildiğimiz yerde Sakarya sınırlarının bittiğini bilirim…
Kaynarca yolunda da “ Sakarya !..Sakarya bitti !..” tabela garabeti var; her yerde de; amaaa…
Asıl garabet; Adapazarı’nda doğup büyüyen hiç kimse Adapazarlı olduğundan utanmaz…Sakaryasporlu olmaktan gururlanırız; Sakaryalıyız da deriz, ama doğma büyüme “ Adapazarlıyız !..” der; inkarı reddederiz…
Umarım Ali Başkan, doğup büyüdüğü şehriyle gurur duyan herkesi anlar!.. Yanlış olan, Sakaryalı olmaktan utanan bir Allah Kulu yokken, Adapazarı ismini yeterince görkemli bulmayanların anlayışıydı…
Boş ver Ali Başkan; Lütfen, uygun ilk fırsatta, Cevat Ayhan Fen Lisesi’ne ve oradaki Spor Lisesi’ne uğra…Tıp Fakültesi ise eseriniz ve ellerinizden öper!..