Dünya’da su kaynaklarının günden güne tükendiği, gelecek yıllarda insanlığın su sıkıntısı yaşayacağı bilimsel verilerle sıklıkla gündeme getiriliyor.
Canlı hayatının devamı için en gerekli kaynağın su olduğunu, dünyada hala içecek suya dahi ulaşamayan insanların varlığından haberdarız.
Bu noktada suyun hem ahlaki hem imani hem de insani olarak üzerimizde büyük bir sorumluluğu olduğunu asla unutmamak gerek!
Ülkemizde de durum pek farklı değil. Büyüyen şehirler, artan nüfus su kaynaklarını tehdit eden faktörler arasında gösteriliyor.
Bir de insanların su kaynaklarına yönelik sorumsuz hareketleri durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Sakarya’da suyun korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması adına SASKİ’nin yaptığı çalışmalar bir hayli yoğun.
Su kaynaklarına alternatif oluşturacak barajlar inşa ediliyor, Sapanca Gölü’nün korunması için azami bir çaba harcanıyor.
Toplum olarak suya ne kadar önem veriyoruz? Su tasarrufu konusunda bir şeyler yapıyor muyuz?
Su kaynaklarını, nehirleri, gölleri, dereleri koruyor muyuz? Bu konuda durum pek de iç açıcı değil!
Geçtiğimiz günlerde Pamukova’nın da sınırları içerisinde bulunan dereye atılan maddeleri gördünüz mü?
Ya da kısa süre önce Sakarya Nehri’ne sanayi bölgesinden atık karıştığını hatırlıyor musunuz?
Mustafa Kutlu’nun ifade ettiği gibi “Bir bardak su içtiğinizde, içmeden önce ona iyice bakın. Mübarek bir şey olduğunu düşünün. İçtikten sonra Yaradan''a hamdedin.”
Su mübarek bir şeydir ve hamd sebebidir.
22 Mart Dünya Su Günü’nü geride bıraktığımız şu günlerde suyun kıymetini bilmemiz dileğiyle diyerek yazımızı noktalayalım…