Geçtiğimiz günlerde Şehircilik Günü dolayısıyla katıldığı programda konuşma yapan Cumhurbaşkan Erdoğan’ı dinledik.
Erdoğan, ‘Dikey değil, yatay mimari istiyoruz’ dediğinde sanki Sakarya’yı anlatıyor gibi hissettik.
Sakarya’da yıllardan bu yana yatay mimarinin en güzel örnekleri ortaya koyuluyor. Başkan Zeki Toçoğlu’nun bu noktadaki duruşu çok net.
Erdoğan’ın açıklamaları da eminim Başkan Toçoğlu’na güç vermiştir.
Gerçekten kendimize şu soruyu sormak durumundayız; gökdelenler, çok katlı yapılar ister miyiz?
O yapıların içinde boğulmak, kaybolmak hoşumuza gider mi?
Pencereden dışarıya baktığımızda gökyüzünü görmek, yeşil alanların teneffüs etmek daha cazip değil mi?
Öyleyse neden tüm şehirler yatay mimari uygulamıyor? diye sorabilirsiniz. Bir irade ortaya koyulması gerekiyor ve Başkan Toçoğlu’da bunu en iyi şekilde yapıyor.
Sakarya’da çocuklar toprakla büyüyor. Doğanın güzelliklerini temaşa edebiliyor.
İnsanı hapseden yapıların, beton yığınlarının arasında büyüyen bir çocuk bizim kadar şanslı olabilir mi?
Bu çok başka bir duygu ve Sakarya’da bu benimsendi.
Hatta yakın zamandan ufak bir hatıra da aktarayım; bir arkadaşımla farklı bir şehre gittik.
Büyükşehir statüsünde olmayan bir şehirden bahsediyorum.
Hemen dikkatini yüksek katlı binalar çekti ve Sakarya’da ne güzel böyle binalar yok diye ekledi.
Kendisi de yine farklı bir şehirden 5-6 yıl önce Sakarya’ya gelen bir isim.
Kısa bir süredir Sakarya’da olmasına rağmen bu farklılığı hissetmiş ve benimsemiş.
Gökdelenleri neden sevelim ki? Bizim değerlerimizi yansıtmayan bir yapılaşmanın şehirlerimizde tatbik edilmesini neden isteyelim?
Şehircilik konusunda çok önemli dersler veren Sadettin Ökten’in de konuya ilişkin yaptığı sözlerle yazıyı tamamlayalım; “Gökdelenlerin arasında uzun süre yaşarsanız gökdelenleri sevmeye başlarsınız.
Bir gökdelen, kendi değerler sistemiyle birlikte gelir. Önce bu değerler sistemini size sessizce fısıldar. Siz zamanla alışır, sonra da benimsersiniz.
Bir vakit geçer ki artık gökdelenleri sevmeye başlarsınız. Gökdelenlerden yararlandığınız için de isyan edemezsiniz.”
Biz gökdelenleri değil, çok şükür yeşili ve toprağı benimsedik.