Selden daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız… Meyve ve sebze diyarı diye övündüğümüz Pamukova İlçemiz’in o verimli topraklarını nasıl zehirlemişler, görüntüler karşısında tüylerim diken diken oldu.

Karapınar Mahallesi Bent Üstü mevkiinde faaliyet gösteren bir taş ocağında 500 metrekarelik alanda iş makineleri ile yapılan kazıda çuvallarla ve açık olarak toprağın altına gömülmüş 12 kamyon, yanlış duymadınız tam 12 kamyon kimyasal atık bulundu…

Bunu yapanlar nasıl insanlardır? Nasıl bir vicdana sahiptirler? Bunu yapan bana göre bir insan olamaz. Bu resmen bir cinayettir.  Organik tarımın yapıldığı, birinci sınıf tarım arazilerinin katledilmesi, yok edilmesidir.

Çünkü Pamukova’nın bu verimli tarım arazileri taş ocağının hemen altından geçen Karapınar Ercek Deresiyle sulanıyor. Kimyasal atıklardan toprağa sızan zehirler direk olarak hemen 10 metre bile uzağında olmayan bu dereye karışıyor. Buradan da Pamukova’nın meyve ve sebze bahçelerine. Dolayısı ile bu bölgede yetişen organik yediğimizi zannettiğimiz meyve ve sebzelerle zehir yemiş olduk. Yani potansiyel kanserliyiz…

Taş ocağının sahibi Ç.K. isimli şahıs demiş ki, “Arazime gömülen bu atıklardan haberim yok”

Hadi yaaa.

Senin tapulu arazini kazacaklar, 12 kamyon dolusu zehirli atık gömecekler, bundan senin haberin olmayacak. Benim güldüğüm gibi gülerler adama.

Benim gözümde bu bir cinayettir.

Taş ocağı sahibi Ç.K. ve beraberindeki 3 kişi gözaltında. Olay yargıda. En kısa zamanda bu kimyasal atıkların nereye ait olduğu ve taş ocağı alanına nasıl kimlerin izni ile gömüldüğü ortaya çıkacaktır.

Yargıya güveniyor ve bu kişilere ve firmalara en ağır cezayı vereceğine inanıyorum. Onların almış olduğu cezalar bizim zehirlenen topraklarımızı geri getirmeyecek. Bu toprakların emdiği zehir kim bilir kaç yıl sonra toprağı terk edecek? Bölge üreticisinin zararını kim nasıl karşılayacak? Meyve sebze diyarı Pamukova, itibarını nasıl geri kazanacak?

 

SEL VURMUŞ KİME NE?

Geçtiğimiz Haziran ayında yaşanan sel felaketinin ardından ikinci bir sel felaketi daha yaşadık. Gerekli dersi aldık mı? Yansıyan bilançoya göre hayır… Bu selin bilançosu maddi olarak daha ağır oldu. Sapanca, Karasu, Kocaali, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü, Karapürçek ilçeleri adeta su altında kaldı. Çok şükür can kaybı olmadı, ama binlerce dönüm tarım arazisinin yanında, yüzlerce ev ve işyerinin yanında, cami ve okul zarar gördü. Asfaltlar patladı, yollar bölündü. Bazı mahallelere ulaşım sağlanamadı. 100’e yakın ev tahliye edildi.  Sakarya’nın 16 ilçesinden 7 ilçesi selle mücadele ederken, bizim milletvekilleri hararetli bir şekilde seçim çalışmaları yaptı.

Hatta selden zarar gören ilçe belediye başkanları bile seli bıraktı, Orman Park’ta Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ve İl Başkanı Fevzi Kılıç’ın başkanlığında yapılan seçim toplantısına katıldı. Gelen habere baktım, ‘toplantıda yaşadığımız sel felaketi ele alındı mı? Belediye başkanları olarak ne yapabiliriz? Bakanlıktan nasıl bir kaynak aktarta biliriz?’ cümlelerini aradım, ama maalesef haber içerisinde tek bir satır selle ilgili bir not göremedim.

Bir felaket yaşanmış ve devam ediyor. Tüm belediye başkanlarının, milletvekillerinin, iktidar, muhalefet bir arada olup yaraların biran önce sarılması için mücadele verileceğine, hiçbir şey olmamış gibi birde selden zarar gören ilçe belediye başkanlarının seçim toplantısı yapmasını açıkçası yadırgadım. Zeki Toçoğlu’nun da böyle bir hataya nasıl düştüğünü de anlamış değilim.

Tamam Zeki Başkan, selin yaşandığı bölgelere gitti, vatandaşların yanında oldu. Ama ertesi gün böyle bir toplantıya başkanlık etmesi yakışmadı. Madem böyle bir toplantı yapıldı, o toplantıda mutlaka sel ele alınmalı ve bu servis edilen habere yansımalıydı. Yakışan da buydu…

 

ÜSTÜN VE ACARTÜRK POLEMİĞİ

MHP 2. Sıra milletvekili adayı Ali Rıza Acartürk, Sakarya’nın yaşanabilir kentler sıralamasında Tunceli ve Bayburt’un bile gerisinde kalarak 56 ncı sırada yer almasının faturasını AK Partili milletvekillerine kesti. Acartürk’e göre bu tablonun altında Sakarya’nın sahipsizliği, meselelerin takipsizliği ve beceriksiz siyasetçiler var…

Acartürk’ün bu sözlerine cevap,  AK Parti’de 3 dönem milletvekilliği yapmış, bugün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve MYK üyesi olarak 1. Sıradan milletvekili adayı Ayhan Sefer Üstün’den geldi. Üstün, katıldığı bir radyo programında Acartürk’ü “ciddiyetsiz” olarak değerlendirirken, yaptığı çıkışları Meclisin en renkli isimlerinden biri olan CHP Milletvekili Kamer Genç’e benzetmiş.

Sayın Üstün bu cevabı verirken de anketin kimler tarafından ve nasıl yapıldığından da bir habermiş gibi,  “Tahmin ediyorum ki böyle bir anketi MHP’nin Sakarya İl binasında yaptılar” diye bir ibare kullanmış…

Ben Sayın Üstün’ün anketin kimler tarafından ve nasıl yapıldığını bildiğinden adım gibi eminim.  Üstün, konuşmasının devamında da “Sakarya bu kadar geride ise madem, daha önde olduğunu iddia ettikleri iller varsa buyursunlar, o illerde yaşamaya devam etsinler” demiş.

Açıkçası Ayhan Sefer Üstün gibi kibar dilli, zeki bir siyasetçiye bu sözleri hiç yakıştıramadım. “Beğenmiyorsan başka bir ile git” sözü Ayhan Sefer Üstün’e yakışmaz. Zeki bir siyasetçinin hele ki geçtiğimiz şu hassas dönemde, çok dikkatli konuşması gerektiğine inanıyorum.

Ali Rıza Acartürk’e gelince; O bir muhalefet partisi milletvekili adayı…

Haliyle karşısında 13 yıl tek başına iktidar olmuş bir parti var. Tabi ki o da en ufak bir olumsuzluğu büyütecek, rakiplerine karşı pireyi deve yapıp halkın önüne koyacak. Bu muhalefetin doğasında var. O nedenle Sakarya’nın yaşanabilir bir şehir olup olmadığını bu şehirde yaşayanlar biliyor zaten. Sandık her şeyin aynası değil mi?