10 Kasım’lar Atatürk’e minnet ödeme günümdür.

    10 Kasımlar; Doğduğum, bunca yıl özgürce yaşadığım Türkiye Cumhuriyeti’ne Anamı-Babamı, Soyumu kavuşturan Atatürk’e farklı minnet ödemelerimdir.  

    O, “ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyet’i ilelebet Payidar kalacaktır !” diyebilen Eşsiz Öngörülü Önder’dir.

                                                         ***

    Atatürk’ü, doğru-haklı öğrenmek için kimsenin aklına ihtiyacınız yok. Bana da ihtiyaç yok. Elinizde cep telefonunuz, yalnız başınıza çekilin bir kenara. 

   Google’a sormaya başlayın:” 1919-1922 yıllarının İşgal Haritası ?” deyin.

  “ Atatürk; Afrika ve Orta Doğu çöllerinde, Çanakkale de, Ömrünü Osmanlı İmparatorluğu’nun kurtuluşu için hangi cephelerde geçirdi?” diye sorun.

    Şu günkü Türkiye; Kurtarılıp- Kurulmazdan önce; İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus, Yunan, Ermeni askerleri Payitaht İstanbul’a ve nerelere çizmelerle girmişti?  

    Ahır yapılan, yakılan Camiler olmuş mudur? Öldürülen Hocalar-İmamlar olmuş mudur?

    Hangi evde güzel Türk Kadını, Kız olduğunu bile yabancı subaylara yaranmak için fitneleyen içimizden insanlar olmuş mudur; bunları sorun!

                                                           ***

    Atatürk’ü hala öğrenmeye devam ediyorum; Cumhuriyet’in erdem hazinesi örnekler bitmek bilmiyor. Son öğrendiğim dersi çok özetle sunayım:

    19 Mayıs 1919’un 100.yılı programı düzenleyen T.C. Şikago Başkonsolosluğu’nun açılış konuşmasını, halen ABD de yaşayan;“ Hayatta olan en büyük Halk Bilimcimiz “ kabul edilen, Cumhuriyetle yaşıt Prof. Dr. İlhan Başgöz yapacakmış.

    Kurtuluşa giden yolun hikayesi Cumhuriyetimizle yaşıt asırlık bir çınardan…

   Ama, rahatsızlanıp gelemeyince hazırladığı konuşmayı Başkonsolosumuz okumuş. Epeyce özetleyerek vereyim:

    “ Cumhuriyet yedi büyük savaşın ardından kurulmuştur. 1856 Kırım, 1877 Osmanlı-Rus, 1892 Yunan, 1911 Trablus, 1912 Balkan, 1914-18 Birinci Dünya Savaşı.

    Nihayet; 1920-1922 Kurtuluş Savaşı…Bu savaşlardan sadece sonuncusu, Kurtuluş Savaşı zaferle bitmiştir. 

    Ama, bu zafer vatandaştan yalnız canını ve kanını istememiş. Atını, arabasını, çorabını, kağnısını, keten bezini, pencere demirini alarak bu zafer kazanılmıştır.

    Bu Cumhuriyet, memleketin en önemli gelir kaynaklarını yabancı şirketlerin elinde bulmuştur. Demiryolları, limanlar, önemli tarım ve ticaret alanları;

    Bayındırlık tesisleri, gümrük ve maliye gelirleri büyük batılı ülkelerin elindedir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ O ŞİRKETLERİ BİRER BİRER SATIN ALMIŞTIR.

   İzmir-Aydın demiryolu 2 milyon İngiliz pounduna satın alındığında, bana verilen ödevimin başlığını, “ Demir yolumuz, bağımsızlık yolumuz” koymuştum.

    Tütün rejisi 4 milyon Frank’a satın alınınca, ayınkacılar ( tütün yetiştiriciler ) bayram etmişti. Köylümüz yetiştirdiği tütünü eşeğine yükleyip pazara inemezdi.

    Tütün, yabancı tekele tekelin biçtiği fiyattan satabilirdi. Kendi pazara inerse kaçakçı sayılıyor, ya hapse atılıyor, veya tütün kolcuları ile çatışıyor, vuruluyor.

    Cumhuriyet savaşlardan çıkıp ekonomik gelişmesine odaklanır. 1930 Dünya Ekonomik Buhranı başlar. Türkiye’nin dışsatım geliri tarım ürünü ve meyve.

    Buğdayın kilosu 15 krş.’tan 3 krş.a düşer. Köylü gelirinin bu kadar düştüğünü gören Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne şu teklifte bulunur.

     ‘ Bizim maaşlarımızla halkın geliri arasında büyük bir fark ortaya çıktı. Cumhuriyet idaremize yakışmaz. Benim maaşım dahil, milletvekili maaşlarımızı yüzde elli azaltalım.’ Teklif kabul edilir.

     Cumhuriyet kabul edildiğinde memlekette yatırıma harcanacak sermaye ve ekonomik hayatı idare edecek eğitilmiş insan yoktur.

     Devlet sermayesi ile iki banka Etibank ve Sümerbank kurulmuş. Vatandaştan birikimlerini bankaya yatırmaları istenmiş. Devletine güvenen vatandaş da elinde avucunda ne varsa bankalara vermiş.”

    Cumhuriyet ile yaşıt Türkiye’nin en büyük Halk Bilimcisi’nin konuşmasının özetinin özeti bile tarih hazinesi gibi. Sıkça alıntılar yazarım.

   Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle saygıyla anıyorum.