Şehrin en iyi iki polisine bir cinayet ihbarı geldi. Bütün soğukkanlılıklarıyla olay yerine gittiler. Olay yerinde bir ceset, bir de yanında oksijen maskesi buldular. Oksijen maskesine bir anlam veremediler. Olay yerini inceleyen arkadaşlarına konuyla ilgili sorular sorsalar da bir cevap alamadılar. Olay yeri evin salonun tam ortasıydı. Özenle seçilmiş gibiydi. Mutfağa gidip ocağı kontrol ettiler. Başka koku yayabilecek bütün olasılıkları denediler fakat oksijen maskesi dikkatlerini çekti. İşlerini bitirdikten sonra polis merkezine dönmek üzere evden ayrıldılar.
Polis merkezine girdiklerinde şefleri onları odasına çağırdı. İki polis müdürün odasında bulunan tekli koltuklara yan yana oturdular. Müdür ayağa kalkıp, dolabından iki tane dosya çıkardı. Polislerin önüne attı. Dosyaların içi resim ve rapor doluydu. Resimlerin çoğunda ölü bedenler ve yanında bir oksijen maskesi görünüyordu. Cinayetin işleyiş tarihine bakıldığında günümüzden tam yirmi yıl öncesine kadar gidiyordu. Müdür sessizliği bozarcasına; ‘’Evet uzun süredir sessizliğini korumuş bir seri katil cinayeti olabileceğini düşünüyorum.’’ Polisler birbirine baktı ve biri söze girdi. ‘’Bu ihtimali de değerlendireceğiz fakat sizin bu seri katil şu an yaşıyor olsa bile çok yaşlıdır. Bir taklitçi olabilir.’’ dedi. Müdür iki elini yana açarak ‘’Kim bilir.’’ dedi. İki polis odadan çıkarken, müdür arkalarından ‘’Siz yine de her ihtimali değerlendirin.’’ dedi.
İki ortak geçmişten günümüze bütün olayları incelediler. Bir zaman haritası oluşturdular. Oluşturdukları zaman haritasının karşısına oturup uzun uzun incelediler. Cinayetlerin sıklaşma sürelerini, nerelerde ve hangi bölgelerde olduğuna kadar her şeyi incelediler. Asıl soru büyük bir aradan sonra neden tekrar öldürmeye başlamıştı. Bir diğer soru ise bir taklitçiyi mi arıyorlardı? İkiye ayrılmaya karar verdiler. Biri eski olay yerlerini araştıracak ve eski tanıklarla konuşacaktı. Diğeri ise oksijen maskesinin peşine düşüp, bilgi toplayacaktı.
Akşam olduğunda polislerin gittiği yerde toplandılar. Hem birkaç tek atacaklar hem de topladıkları bilgileri birbirlerine anlatacaklardı. Birkaç kadehten sonra ortaklar buldukları bilgileri birbirlerine anlatmaya başladılar. Taklitçi olasılığı olabilecek suçlular sistemden incelenmiş, birkaç muhbirle bu konu hakkında konuşulmuş ancak katilin taklitçi olduğuna dair en ufak bir ipucu bile bulunamamıştı. Fakat oksijen maskesinin araştırmasında bir şeyler elde edilmişti. Maskenin üreticisiyle yapılan konuşmada maskenin belirli bayilere ve seri numaralarına göre verildiği söylenmişti. Ortaklar yarın karakola gidip, oksijen maskesinin seri numarasına bakıp maskenin hangi dükkândan ve kim tarafından alındığı hakkında bilgi sahibi olacaklardı.
Seri numarası ve satılan dükkân bulununca hemen yola koyuldular. Maskenin seri numarasını verdiler ve dükkân sahibi bu maskeyi alan kişiyi hatırladı, ayrıca kamera kayıtlarının da olduğunu söyledi. Polislere teslim etti. Yapılan araştırmalarda şüphelinin kimliği tespit edildi ve evinde yakalandı. Sorgu odasına giren iki polis her şeyden önce merak ettikleri soruyu sordular. ‘’Bütün bu cinayetleri sen mi işledin? Oksijen maskeli seri katil sen misin?’’
Saçları beyazlamış, bir kısmı dökülmüş olan adam. Polislere ilk başta konuşmadı. Polislerin ısrarlı soruları sonrasında bir bardak su istedi. Hafif titreyen elleriyle suyu içtikten sonra polislere sakin olmasını ve her şeyi anlatacağını söyledi. Polisler adamın karşısına oturdu, adam artık onların yüzüne bakarak rahatça her şeyi konuşabilirdi. Her şeyi anlattı. Çocukluğundan bu yana işlediği cinayetleri ve suçların hepsini tek tek anlattı. Yerleri, saatleri ve nasıl işlendiği konusundaki detayları da anlattı. Artık yaşlandığını ve yakalanmak istediği için arkasında takip edilmesi için böyle bir iz bıraktığını da söyledi. İtiraflar alınmıştı fakat bir soru yanıtını bulamamıştı. Polislerden biri masaya ellerini koydu ve
‘’Neden bütün cinayetlerinde oksijen maskesi var?’’
Bütün soğukkanlılığını koruyarak;
‘’İleri düzeyde olmasa da beni kan tutuyor, bu yüzden oksijen maskesi kullanıyorum.’’