Korkuyorum, Korkuyorsun, Korkuyoruz
Yaklaşık bir aylık bir süre kapsamında Bizim Sakarya gazetesi bünyesi altında sokak röportajları yapmaktayım. Röportajlar kimi zaman bir iş merkezinin esnafları, kimi zaman bir meslek grubu kimi zaman ise vatandaşlar ile oluyor.
Yapmış olduğum röportajlarda yaptığımı çıkarımlarda net olarak söyleyebilirim ki korkuyoruz.
Vatandaşımız genel olarak halinden şikayetçi ve verilen sözlerin tutulmamasından dolayı rahatsız olmakta.
Peki bu rahatsızlığı dışarı vurabiliyor mu?
Cevap: Hayır.
Bu olaya bir örnekle açıklık getirmek istiyorum. Kapalı Çarşı’da yaptığım röportajda ismini vermek istemediğim bir esnaf şu cümleleri kullandı.
‘’Biz Belediye Başkanımızın istediği çoğunluğu topladık. Çarşımızdan AKP hariç oy çıkmadı diyebiliriz. Başkan halen bizden birlik beklemekte biz zaten birliğiz. Seçim zamanı bizlerin yanına geldi ve söz verdi başkanımızın bu sözlerini tutmasını istiyoruz.’’
Sohbetimizi devamında ise yazdıklarımın gazetede yer alıp almayacağını sordu. Tabi ki de alacağını söyledim. Esnaf abimiz ‘’aman abi gözünü seveyim şimdi bir şey olur işlerimiz bozulmasın sen sil onları’’ diyerek tepkileri, eleştirileri olsa dahi işlerinin bozulmaması için susmayı tercih ediyor.
Sadece bir örnek halkımız bu durumda
Aman işlerimiz bozulmasın… Aman rahatımız kaçmasın…
İktidara yönelik söylemlerinde son derece dikkatli olmaktadır. Söylediklerimizin duyulmamasına özen gösteriyoruz.
Bu sadece iktidarın seçmen kitlesinde değil diğer partiler ve hatta esnaf odalarına bağlı esnaflar bile başımız bir iş gelmesin diye korkmakta.
Bu konu üzerinde duralım biraz şehrimizin en meşhur yerlerinden biri olan Hilmi Kayın İş Merkezi bünyesinde sadece bir adet temizlik görevlisi çalışmaktadır.
İş merkezi sakinleri dertlerini dile getirirken ‘’bunları yazma’’, ‘’şimdi aramız bozulmasın’’ gibi laflar kullanmayı eksik etmediler.
Konu ise İş merkezi yönetiminin aldığı aidatlara karşı halen daha bir temizlik görevlisi bulundurmakta ve İş merkezinin giriş ve çıkışlarının harabe durumda olması alınan aidatların ne olduğu konusunda esnafın kafasın soru işareti bıraksa da söylemekte çekiniyor.
Esnaf Odaları üstlerinde bulunan yönetim odalarında korkuyor.
Silsile olarak herkes bir üst mevkiden korkuyor. Halk ise bütün hepsinden korkuyor ve suskunluk sarmalına bürünüyor.
Anlatmaya çalıştığım temel nokta halk olarak yönetim birimlerinden korkuyoruz. Esnaf odalardan, çalışan patronundan, halk iktidardan vs. gibi çoğumuz çeşitli organların üzerimizde kurdukları erkten korkmaktayız.
Sesimizi duyuracak kadar eleştirmekten korkuyoruz.
Fark etmiyoruz eleştirme hakkımız, düşünme hakkımız elimizden alınıyor fakat ses çıkartmıyoruz.
Korkuyoruz, Korkuyoruz, Korkuyoruz ….