Nasılsın? Beni sormazsın ama ben her zamanki benim. Hani çocukluğumdan beri çok da değişmeyen, şartların ve hayatın gereksinimlerini yerine getirmeye çalışan ben. Her neyse. Birkaç haber aldım senden. Normalde yapmam böyle şeyler ama insan merak da etmiyor değil. Hem hangimiz merak etmez ki? O birkaç haber arasından en sevindiğim ise sonunda aradığın, hep bahsettiğin, tarif ettiğin, anlatırken gözünün içinin güldüğü, öve öve anlata anlata bitiremediğin o meşhur huzuru bulman oldu. Çok sevindim senin adına. Gerçekten uğruna her şeyi feda ettiğin o huzuru nerede buldun acaba? Yeri çok gizliyse söylemene gerek yok ama dedim ya işte insan merak ediyor.
Belki de kendi içinde buldun o huzuru ya da bir deniz kıyısında. Belki de başka birinin sevgi dolu kalbinde. Okuduğun bir kitap, yaptığın bir yürüyüş ya da yeni bir mevsimin gelmesiydi belki huzur bulma sebebin. Bir hayvan sahiplenmişsindir belki. Onun gözlerine bakarak bulmuşsundur huzuru. Neyse, en sonunda çok istediğin huzuru buldun. Tebrikler.
Beni de bu huzuru bulma bahanesiyle terk edip gitmiştin. Kaybetmiştin beni hayatında. Bir hiç olmuştum. Halbuki ben senin hayatında her şeydim. Her şeyi beraber yapardık. Beraber mutlu olup beraber üzülürdük. Biliyorum şimdi çok klişe geliyor bu sözler ama doğru. Bir gün huzuru bulacağım dedin ve beni arkanda bıraktın. Oysa ki ben senin aradığın huzuru bende bulduğunu sanmıştım. Yanılmışım. Çok kızdım sana. Arkandan ağlamadım ama okkalı küfürler ettim. Her baktığım yerde seni gördüm, her gördüğüm yerde de seni düşündüm. Aklımdan çıkarmadım seni. Birçok cevapsız soruyla arkanda bıraktın gittin beni. Filmlerde olur ya biri terk edilir sokağa çıkar tek başına gezer de gezer. En sonunda oturacağı bir yer bulur bir parkta. Üstünde sarı bir sokak lambası ışığı vardır. Oturur ışığın altına ve düşünmeye başlar. İşte tam o sırada şiddetli bir yağmur başlar. Ben de öyle oldum. Bir parkta, sarı ışığın altında oturmadım. Sen gittiğinden beri yağmur da yağmadı ama o sahnenin verdiği hüzün hissini iliklerime kadar hissettim. Bir huzur uğruna terk ettin, yarım bıraktın beni. Şimdi de duyuyorum o huzuru bulduğunu. En azından birimiz başarabilmiş diyorum. İsteklerimiz, hayallerimiz, hedeflerimiz vardı. İşte sen bunlardan en azından birini başardın.
Daha nasıl anlatılır ya da ne söylenir ki insanın kendini kaybetmesi. Kendi tarafından terk edilip yüz üstü bırakılması. Kendinin huzuru bulup kendini terk etmesi. İşte sana olan sevgim, mutluluğum, kinim ve kızgınlığım böyle bir şey sevgili kendim. Umarım bulduğun huzuru bir ömür boyu kullanırsın, benden uzakta.