Bunu Ulusal Medya(?) dillendirir oldu. Cem Uzan’ın aklanması, yakında yurda da dönmesi söz konusu imiş?
   Oysa, geçmişte yaşanan sert siyasi çekişmelerdeki konuşulanlara bakınca, bu imkansız gibi görülür?
   Uzan Ailesinin kaybettiği(?) servetlere bakınca da akıllar tutulur? Baraj, banka, yalı, tv., dağdaki malikane, mahzenlerdekiler(?); ne servetlerdi?
   Ailecek ülkeden kaçış? Yıllarca da geri getirilemeyiş hikayeleri vardır ki, of of!
    Pekiii, ne oldu nasıl oldu ki, “ Cem Uzan beraat edebilir, yakında Türkiye’ye de gelir!” sözü kıyıda köşede dillenir oldu?
                                                            ***
   Seçimden önceki son çıkışı gören birileri; siyaseten kıyıda köşede kalmış oyları mı toplamaya çıktı?  O Oyların üstünden o kadar çok su akıp gitti, yitti ki?   
   Aklıma garip savrulmalar geliyor? Hepimizin aklına her an da gelmeli.İnsan zirve sarhoşu olmamalı. Kırıp dökmeden önce çok düşünmeli.
   Cem Uzan, yerle bir olurken sadece suçlarının cezasını mı ödedi? Adaletin vicdan dozu doğru muydu? Beraat eder, yurda dönerse bunlar da sorulur?
    Bir zamanlar siyasi seçimlere girebilseydi, Cem Uzan’ın oyları seçimin ve ülkenin kaderini belki etkileyebilirdi.
   Seçime sokulmadı, ülkenin siyasi kaderi de çok değişti!!!
   Bugün Cem Uzan sempatisinin üstünden uzun yıllar geçti. Oy verecek nüfusun büyük kısmı adını bile bilmez; çoğu da unuttu! 
   Üstelik, malum(?) medya yıllardır tüm Aile hakkında öyle yazılar yazdı ki? Aklanıp gelse, Onlar silinir mi? Kendi eden, kendi bulur gibi.
    Bugün siyasi bir seçimde Cem Uzan sempatizanlığından oy bekleyen aradığını  bulamaz. Hatta oy da kaybeder…
                                                            ***
   Ülkemiz buralara nasıl getirildi? Uzan sorununun iki cephesini de düşünün:
   Siyasiler geçici bir süre Yöneten Seçildiklerini çok az zaman sonra unuturlar. 
   Siyaset bir Sektör, bir Profesyonel Meslek değildir. Bireysel olarak meslek icra edilirken, yasaların izin verdiği ölçüde, herkes kendine yontmakta özgürdür.
    Siyaset, kendine yontan profesyonel bir meslek olmasın diye, çağdaş gelişmiş  ülkeler yasal denetlemede çok daha titizdir. 
    Siyaset, sözde her ülkede radikal yasal denetimlere tabidir. Denetlenemeyen ülkelerde tarihe geçmiş pahalı bedel ödeme örnekleri çoktur.
    Yasalarla uygun denetlenemeyen siyasi icraatlar, kimi zaman kimi siyasileri geri dönülemez yollara sokmuştur.
    İşte o günü göremeyen ihtiraslı siyaset seni de, beni de, kendini de ateşe atar.
   Çözüm; yasalara uyacaksın…Kendini, partini denetleyecek-denetleteceksin! Varsa, bedel soracak, bedel ödeyeceksin. 
                                                            ***
   Türkiye’nin 80’li yıllarına; Turgut Özallı yakın yıllara gidin!..
    “ Dört Eğilim! Orta Direk !” denilen ve muhteşem çoğunluklarla İktidar yürüyüşlerini  düşünün! Nerde, baştan başa ANAP’lı Sakarya?..
   Ailecek Saltanat yaşanan yıllar gördük! “ Papatyalar!” zamanları, Davulcu Damat ve Çocuklar…
   İnsan, ülkenin kaybedilen onca enerjisine üzülüyor. Geldikleri yeri taşıyamayanları, her kuşak nice örnekle gördü. Koltuk insanı şaşırtabiliyor.
   Kendilerini Ülkenin, halkın sahibi gibi görmeler olabiliyor. O kudret hiç bitmeyecek gibi geliyor.    
   GAZİ Mustafa Kemal Atatürk hariç:
    O, “ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır!” diyen eşsiz insan!

   Siz; Sezar deyin; Büyük İskender, Timur, Napolyon, Sultan Süleyman, ne derseniz deyin;  
    Hiç birisi, Devletini kurduktan çok az zaman sonra komşuları ile barış içinde huzurlu yaşayan devletler olamadı. 
   Kuşaklar boyu insanlık savaşları yaşandı; Sonuç?
    Hepsi Yaradılışa inansa da; Yaratılmışları ölmeye mahkum ettiler. Çözümü de gösteren bir tek Gazi oldu;” Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!”      
   İyi günler yaşamak için, zamanında sade, doğru ve iyi yaşayacaksın!