Din Dil Irk veya birey; hemen her yerin kendisine özel adeti-töresi, aile yaşam tarzı vardır. Devlet-Millet Aklı kuşkusuz önceliktir. Ama;

   İnsan Aklı ve Yaşam Hakkı tüm canlılar için Yaratılmış en büyük değerdir. Tüm Yaratılanlara bu Hak değerler şarttır, haktır.     

   Peki, ülkemizde neler oluyor böyle. Sakarya’dan başlayıp, şöyle bir bakalım:

   Havai Fişek Fabrikası patlamaları ile şu Hendek’te yaşanan kaçıncı facia? Bu kadar çok patlama yaşamış bir sektör hala güvenlik zafiyeti nasıl yaşar?

   Ki, ülkemizde İş Güvenliği kuralları artık çok sıkı denetlenen çağdaş bir düzeye geldi, gelecek? 30 Yıllık bir örnek de vereceğim.

   Havai Fişek sektörünün toplumdaki itibar statüsü çok arttı. Önemli gösteriş israfı haline bile geldi.

   Aile cemiyetlerinde en çok, en pahalı, en uzun patlamalı havai fişek gösterisi yaptıran, gururda (?) da en uzun keyfi yaşayan olur gibi?

   Ama, Havai Fişek fabrikası kazalarında ölen insanlar için kaç gram vicdan patlaması yaşanır, pek umur olur mu?

     Artık oluyor kardeşim!.. Herkes sorumluluğunu taşıyacak!

   En değerli şey, can’dır! Kedinin, köpeğin bile akıl almaz cinnet örnekleriyle öldürüldüğü zamanlar! İnsan için de kılı kıpırdamaz, tüm yaşam yok edilir!

    Havai Fişek patlatmaları; resmi-özel, her açılışın, aile töreninin olmazsa olmazı oldu. Yani, havai fişek üretimleri of of bir gelir kapısı.

   Ee, havai fişek üretenden tören talebi olan, özel-resmi kişi ve kurumların, iş sahibinden göreceği jestler de hiç ters değildir. Yani;

    Kimi zaman havai fişek üretenler, kişi ve kurumlara ücret almadan görkemli jestler yapabilirler. Olabilir, olsun! Amaa;

    Jest kültürü olanların, iki yanlı muhteşem insani jest erdemi de olmalı:

    Havai Fişek üreten, fabrikasında en son-en çağdaş- güvenlik teknolojilerinin zirvesini kuracak! Yetmez;

  Çalışanlarının tümü liyakatli olmak zorunda ! Ücret-Liyakat asla israf değildir!

    Can kaybı olan kazalarda; Yüzde 100 Adalet olacak! Hayat haktır; Can kaybında Adalete yanlış etki etmenin jesti de yoktur.

   

   30 Yıl önceden örnek vereceğim dedim. Daha da eski yıl olabilir. Bizim kuşaktan, insani kişiliği ve iş kişiliği de örnek bir iş adamından;

    Bir fabrika çatısından, O arkadaşın yanında çalışan genç bir işçi düştü ve hayatını kaybetti.

   İş kazası tazminatları ile tırnaklarıyla kazandığı tüm servetlerini kaybetti. Ama, bugün inanılması çok zor, iş adamının asıl kahrı işçisinin ölmesiydi!

    Devleti, ölümlü kazalardan sıyırmak olamaz. 83 Milyonun cebinden Soma Kömür Ocağı kazasının 300 den fazla ölenine ödenecek hiçbir şey çok olmaz!

    Şu gün bunların gündemde önemi var mı? Var, hem de çok var! Çorlu tren faciası hala gündemde; yahu çocuklar öldü?

    Demiryolcu çocuğuyum; demiryollarında Hat Kontrol görevlilerini vardı. Onlar bile kaldırılmış. Çorlu da Hat Kontrol Görevlisi olsa, kaza olmazdı!

     İstanbul Boğazına köprü yapılırken, inşaatta yıkım yaşandı, bir görevli öldü.

    Hiç yetkilisi, sorumlusu olmadığı halde, Köprü inşaatının Japon mühendisi intihar etti. İstifa da değil; intihar! Biz de 300 kişi ölse, istifa da yok?   

   Hendek Havai Fişek faciasında Adalet, gelecek için hepimizi sorumluluğa davet eden, en doğru kararı verir. İster Devlet ödesin, ister İş Dünyası; ama Hak yerini bulsun!