Uzaylı mıdır nedir bilemem ama bir ırk tarafından kaçırıldım. Üzerimde incelemelerde bulundular. İnce ince hiçbir şeyi gözden kaçırmayarak her gözeneğimi taradılar. Bilmedikleri veya çözemedikleri şeyleri bana sordular. Ben de çok bilmiş gibi cevap verdim. Vücuduma benzer bir organik vücut oluşturdular. İçlerinden bir tanesi organik vücudun içerisine girdi. Bana benzeyeceğini hatta benim yaşadığım hayatı deneyimleyeceğini söyledi. İçimden güldüm. İnsan olmak o kadar kolay mı? dedim. Kendi kendime konuşmam onların son derece ilgisini çekti. Ben kendi kendime konuşurken bir sürü tarif edemeyeceğim, bilgimin yetmeyeceği teknolojik aletle yine beni taradılar, testler yaptılar. Kısacası insan olmaya çalışıyorlardı ya da insan kılığında olup bizi istila edeceklerdi. Bilemiyorum…
İki gözle görmeyi, burundan nefes almayı, elleriyle dokunmayı, tat almayı deneyerek başladılar işe. Bu deneme süresi biraz uzun sürdü. Ben burada kısa kısa anlattım ama elleriyle bir nesneye dokunması o nesneyi anlaması, hissetmesi günler sürdü. İlk nefesi aldığında o kadar derin aldı ki kısa süreli baygınlık geçirdi. Herhalde bayıldığında öldüğünü düşünmüştür. Bütün bunları kenarda gülerek ve şaşkınlıkla izledim. İş ayağa kalkıp yürümeye geldiğinde ise işler daha da zorlaştı ayağa kalkması haftalarca ayakta durması ise aylarca sürdü. Uzaktan o kadar kolay görünen işler onlar için bu vücut formunda uygulaması çok zordu. İlk adımı attığında ise benim sakallarım beyazlamıştı. Israrcıydılar. İnsanın bu özelliklerini deneyimleyip her şeyi öğreneceklerdi. Yürümeyi öğrendikten sonra koşmayı denediler. Tahmin edersiniz ki defalarca yeri öptü. Öptü demişken öpmek, sarılmak gibi kavramlara daha geçmemiştik bile. İlkel motor hareketlerini öğrenmeye çalışıyorlardı. Ben bunları izleyip sürekli güldüğüm için insan formunun kıyafetinin içerisinde yer alan beni izleyip aynısını taklit etmeye çalışıyordu. Gülme eylemini gerçekleştirmesi bile onun ciddi zamanını alıyor ve onu yoruyordu. Kafamdaki düşünceleri okuyabiliyor ya da analiz edebiliyorlar mıydı acaba? Çünkü kafamdaki düşünceleri analiz edip onları düşünmeye çalışırlarsa onların sonu olacağını biliyordum. Nitekim de öyle oldu. Beyin dalgalarımı incelediklerinde sürekli aktif olduğunun farkına vardılar. Onlar da aynısını uygulamaya çalıştılar ama beceremediler. Tabi ya, kolay mıydı o kadar düşünce içerisinde yaşamak ve bu düşüncelerle boğuşurken farkında olmadan bir sürü hareketi kusursuz bir şekilde gerçekleştirmek.
Bir süre sonra deneyleri durdular. Organik vücudun içine giren gönüllü uzaylı demek istemediğim bilinmez varlık vücuttan çıktı. Çevresindeki diğer varlıklara isyan etti, tartıştılar. Herhalde insan vücuduna girip insan olmaya çalışmak onu değiştirmişti. Bir insan gibi hareketler yapmaya çalışıyordu. Duyguları hissetmese de bunların aynısını yapmaya çalışıyordu. Diğerleri de doğal olarak anlamıyordu. Ne zormuş insan olmak dercesine söylendi etrafına. En sonunda da varlıkların hepsi bana doğru bakmaya başladı. Doğal olarak korktum. Tam üçe kadar sayıp nereye gideceğimi bilmeden kaçacaktım ki içlerinden bir tanesi beni aldı ve beni kaçırdıkları yere geri yolladı. Herhalde beni beğenmedi ya da insanlığın zorluğundan korktular. Belki de şanslarını başka bir insanı kaçırarak deneyeceklerdi. Benim insanlığımı beğenmemişlerdi.