Birkaç gün önce bir iktidar siyasetçisi, ‘..Referandumdan şu sonuç çıktığı an, hantal bürokrasi kanatlanıp uçacak..’ diye buyurmuş. Cümle tam olarak bu olmasa da buna yakın bir cümleydi. Gelin size ‘Bürokrasi’ ile ilgili yıllar öncesinden yaşanmış bir olayı anlatayım…
**
Ankara Bakanlık’lar da yan yana iki bakanlık. Yan yana iki bakanlığın iki bakanı aynı partiden ve birbirleriyle de çok samimi. Hemen hemen her gün görüşüyorlar, bir-iki günde bir yemeğe çıkıyorlar falan filan…
**
Bir gün bu bakanlıklardan birinin müşavirlerinden biri bakana gelip, ‘..Sayın bakanım, bakanlığımızın otopark sorunu var. Yan taraftaki falanca bakanlığınsa otoparkı çok geniş. Bir yazı ile otoparkın elli araçlık bölümünü bizim bakanlığımıza tahsis edilmesini istersek sorun çözülür..’ der. Ve akabinde de bakanı, cam kenarına davet ederek, aşağıdaki iki bakanlığın ortak kullandığı otoparkı göstererek küçük bir brifing verir. Bakan ikna olur ve yan bakanlığı yazı yazılmasını emreder. Yazı yazılır, bakan imzayı basar ve gönderilir…
**
Aradan dört buçuk ay gibi bir zaman geçtikten sonra yan bakanlıktan otopark tahsis yazısına cevap gelir; ‘..Bugün fazla gibi görünen otoparkımız, bakanlığımız uhdesinde kurulacak iki genel müdürlük sonrası ihtiyacımıza cevap veremeyeceği düşünülerek, talebiniz kabul edilmemiştir..’ Müşavir yazıyı bakana götürür. Bakan yazıyı okur, köpürür ve başlar bağırmaya, ‘..Nedir yani, elli otoparkın araçlık bölümünü istedik. Bakanlığının tapusunu mu istedik. Yazıklar olsun..’
**
Bakan bağırır çağırır ama sonra müşavire döner ve ‘..Bir talep yazısı daha yazın, biraz sert olsun..’ diye emir verir. Müşavir yazıyı yazdırır, bakana götürür. Bakan bazı yerlerini düzelttirdikten sonra imzalar ve yazı tekrar yan bakanlığa gönderilir…
**
Bu yazı yazma işi yaklaşık iki yıl kadar sürer. Bakan yazıyı yollar, öbür bakanlık kabul etmez. Bir daha yollar, bir daha yollar ve sürekli ‘Ret’ cevabı gelir. Bakan bağırır çağırır, yazıyı tekrar ve daha sert yazdırır. Kısır döngü böyle devam eder… Bu arada iki bakan her gün bir araya gelmekte ve bir iki günde bir baş başa yemeğe çıkmaya da devam etmektedir. Buna rağmen, otopark konusunu aralarında nedense hiç gündeme getirmezler.
**
Son talep yazısına da ‘Ret’ cevabı gelen bakan makamında yine bağırıp çağırırken, o arada boş bardakları toplayan bakanlık çaycısı bakana dönerek mahcup tavır ve yumuşak bir ses tonuyla, ‘..Sayın bakanım, söylediklerinize kulak misafiri oldum. Eğer emir verirseniz, ben otopark sorununu çözebilirim..’ der. Bakan bu kez çaycıya döner ve ‘..Bu işi devlet çözemiyor, bir çaycı olarak sen nasıl çözeceksin be adam?..’ diye fırçasını atar...
**
Aradan ya bir gün, ya da iki gün geçmiştir ki, müşavir koşa koşa bakanın makamına gelir. Müşavir nefes nefese konuşur, ‘..Sayın bakanım, otopark sorunu çözülmüş..’ Bakan, ‘..Nasıl yani?..’ der. Müşavir bakanı, camın yanına götürür ve aliyle gösterir. Yan bakanlıktan talep ettikleri otoparkın o bölümü, kırmıza bir şeritle çevrilmiş ve ortasına, ‘….bakanlık otoparkı’ yazısı yazılmış. Bakanlığın araçları da sorunsuz bir şekilde o bölüme park etmiş..
**
Bakan adeta gürler, ‘..Bana çabuk o çaycıyı çağırın..’ Birkaç dakika sonra çaycı ellerini göbeğinin üzerinde kavuşturmuş bir şekilde bakanın önündedir; ‘..Emredin sayın bakanım..’ Bakan, ‘..Bu işi senin çözdüğünü biliyorum. Hele bir anlat bakalım, devletin iki yıldır çözemediği bu bürokrasi git-gelini sen nasıl çözdün?..’ Çaycı, kekeleye kekeleye anlatmaya başlar, ‘..Sayın bakanım, yan bakanlığın otopark sorumlusu hemşerim olur. O da Yozgatlı. İyi görüşürüz. Dün rica ettim. Hiç kırmadı. Hemen şeridi çektik. Otopark yazısını da birlikte oraya çektik. Sorun çözüldü sayın bakanım..’
**
Şimdi… ‘..Şu sonuç çıktığı an, hantal bürokrasi kanatlanıp uçacak..’ deniyor ya. Ben şöyle anlıyorum; her halde kamunun her bir kilit noktasına sorunları çözmesi için bir çaycı koyacaklar!..