Merkezi Ankara’da olan Geyve Madencilik İnşaat Sanayi A.Ş. adlı bir firma Geyve’ye çimento fabrikası kurmak için harekete geçti. Bu firma, artık sadece 3. dünya ülkelerinde kurulan çimento fabrikasını, Geyve gibi sebze-meyve cenneti olan yere kurmaya kalkması aslında bizim ne kadar sahipsiz olduğumuzun da açık bir kanıtı.
**
Söz konusu firma, Geyve’nin Doğancıl Mahallesi'nin Mantarlık sırtlarından 100 dönüm arazi almış ve çimento fabrikasını da oraya kurmak istiyor. Olaydan kimsenin haberi yokken, yani in-cin uyurken firma, çevre sakinlerini ÇED toplantısına çağırınca böyle bir fabrikanın kurulmak istendiği ortaya çıktı.
**
Bir zamanlar Adapazarı İkizce’ye böyle bir çimento fabrikası kurulmak için harekete geçilmişti. Tepkiler büyüyünce hatırladığım kadarıyla fabrika Karasu Darıçayırı yakınlarına kaydırılmış, ancak hukuki bir takım sebepler nedeniyle üretime başlayamamıştı.
**
Olay ortaya çıkınca, aklınıza gelen bütün sivil toplum kuruluşları artarda tepki koymaya, Geyve’ye çimento fabrikası kurulmasına karşı durmaya başladı. Sadece sivil toplum kuruluşları mı? Hayır tabi.
**
Milletvekilleri karşı. Belediye başkanları karşı. İktidarından muhalefetine kadar tüm siyasi partilerin il başkan ve yönetimleri karşı. Muhtarlar karşı. Vatandaş zaten karşı. Kısaca, koca şehir Geyve’ye böyle bir fabrika kurulmasına karşı ama firma ne hikmetse doludizgin kuruluş çalışmalarını sürdürüyor.
**
İktidarıyla, muhalefetiyle milletvekilleri bu olaya karşı dururken, belediye başkanları büyük tepki verirken, iktidar ve muhalefet partilerin il başkanları, ‘Asla’ derken, sivil toplum kuruluşları eylemlere başlarken, muhtarlar, bölgede yaşayan vatandaşlar, ‘Tarımımız, yarınlarımız çalınıyor’ diye feryat ederken, bu firma bu gücü nereden buluyor?
**
Tüm şehir karşısında olmasına rağmen, bu çimentocu, bu gücü nereden alıyor? İktidar ve muhalefet milletvekillerine rağmen, belediye başkanlarına rağmen, iktidar ve muhalefet partilerine rağmen, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşa rağmen o firma yola devam ediyor.
**
Bu durumda, siz de benim gibi, ‘Bu firma, bu gücü nereden alıyor?’ diye sormuyor musunuz? ‘Arkasında kim var?’ diye düşünmüyor musunuz? Yani, ‘Dayısı kim, dayısı?’ diye bağırmıyor musunuz. Bu şehrin tüm dinamikleri karşısında olmasına rağmen, bu fabrikayı kurmak için vites küçültmeyen firmanın, arkasındaki güçte irdelenmelidir.
**
Bu arada tüm şehir bu olay için ayağa kalkmış olmasına rağmen, ‘…Şehrimize gelecek sanayi konusunda seçiciyiz, her sanayiyi bu şehre sokmayız…’ diyen SATSO Yönetimi’nin, bu konuda henüz bir açıklama yapmamış olması sizce garip değil mi?
