Sorulan malum soruya devenin verdiği, ‘Nerem doğru ki?’ cevabına, bizim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni de rahatlıkla oturtabiliriz. Hastane ilk projelendirilirken, ‘400 yatakta ısrar etmeyin, 600, 700 hatta 800 yataklı neden olmasın? Bir kere yapılıyor, yarın öbür gün, ‘yatak yetmiyor’ diye feryat etmeyelim’ diye onlarca, yüzlerce yazı yazıldı.

                                                        **

Hastanenin hizmete girmesinden sadece on yıl sonra bugün, hastanede üst düzeyde bir yatak sıkıntısı var. A ve B türü yani ağır ameliyat olması gereken hastalar için yatak yok. Yatarak tedavi olması şart olan hastalar diğer hastanelere yollanıyor. Bu sorunla ilgili, konunun uzmanlarıyla konuştum. Önerilerini de bu köşede paylaştım.

                                                          **

Bu sorunun çözümü için atılması gereken tek adımın; Acil servise özel bir ameliyathane ve acil servise bağlı 20-25 yataklı bir servis olduğunu vurguladılar. Böylece acile gelen C ve D türü küçük ameliyat gerektiren hastalar hiç yukarıya yollanmadan acil ameliyat hanesinde ameliyat edilip, acilin servisinde yatırılacak.

                                                          **

Böylece, yukarıdaki servislerde yatak sıkıntısı en az yüzde elli oranında çözülecek. Şimdi iktidar erki, başkanlık referandumuna kilitlendiği için bu konuyla ilgilenen yok… Devam ediyoruz…

                                                          **

Eğitim Araştırma Hastanesi’nin tek sıkıntısı veya sorunu bu mu? Elbette değil. Sorunların en büyüğünden biri de otopark meselesi. Bugün, hastanenin önünde inşaatı süren Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi inşaatı nedeniyle böyle bir yoğunluk olduğu ifade edilse de, bu inşaat başlamadan, o arazi tamamen otoparka açıkken bile bu sorun vardı.                                            

                                                          **

Şimdi kısıtlanınca daha çok ortaya çıktı. Ve tam bu tespitte, oklar inşaatı devam eden Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ni gösteriyor. Sağlığın içindeki objektif uzmanlar, bu hastanenin, Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesine yapılmasını tek bir kelimeyle özetliyorlar; ‘Cinayet’

                                                          **

Çünkü, bu hastanenin yapılması, ileride Eğitim Araştırma Hastanesi’nin elini-kolunu tamamen bağlayacak. Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi o bölgeye iki kat yoğunluk getirecek ve başta otopark olmak üzere birçok kamburun üzerine de kambur koyacak. Bugün aklı başında sağlık uzmanlarının en büyük tepkisi, o hastanenin, Eğitim Araştırma Hastanesi’nin bahçesine yapılma fikrini öne atan kişinin üzerinde.

                                                           **

Bunu da belirttikten sonra devam edelim… Sağlık içindeki objektif uzmanlar, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin kesinlikle ve kesinlikle Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesine yapılmasının büyük yanlış olduğu fikrinde birleşiyor. Böyle bir hastaneye ihtiyaç varsa -ki var- yapılacak bir başka yer bulunabilirdi.

                                                           **

‘Bu saatten sonra geriye dönülmez, bu hastane ne olursa olsun, buraya yapılacak’ fikir ve düşüncesini ilettiğim uzmanların farklı bir önerisi var. Bu öneri de yazının başlığındaki Genel Cerrahi Merkezi’dir.

                                                           **

Uzmanlar diyor ki, ‘Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin, SEAH’in bahçesine yapılması fikri kötü bir fikir. Keşke o günlerde bu konuda bizlere de sorulsaydı. Madem böyle bir inşaata başlandı. Bunun için ihaleler yapıldı. İnşaat devam etsin. Bina bitirilince, Sağlık Bakanlığı’na ve Sakarya Üniversitesi’ne Kadın Doğum ve Çocuk hastanesi olarak değil, Genel Cerrahi Merkezi olarak teslim edilsin’

                                                           **

‘Böyle olursa, hastane içinde ciddi bir rahatlama olur, yatak ve ameliyat sıkıntıları bıçak gibi kesilir. Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi de, şehrin uygun bir bölgesine yapılabilir. SEAH’ı kurtarmak için henüz vakit geçmiş değil. Yeter ki, yöneticiler, siyasi iktidar bu doğru öneriyi görsün, görebilmiş olsun’

                                                           **

İşte SEAH’ı kurtarmak için ikinci çözüm önerisi de bu. İktidara duyurulur…