Türk olmayanlar gitse keşke diyorum kendi kendime..

Önce Ermeniler beğenmiyorlarsa terk etsinler…

Ama Balyan Ailesi’ni ve yaptıkları Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Kuleli Askeri Mektebi, Selimiye Kışlası, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi, Malta Köşkü ve Bezmiálem Valide Sultan Camii, Ortaköy Camii, Hamidiye Camii, Pertevniyal Valide Sultan Camii ve daha nice dünyanın hayranlıkla izlediği mimarilerini de alsınlar giderken…

Ve Ermeniler giderken kesinlikle Adile Naşit’i götürsünler istiyorum…

Onno Tunç’u, usta Ara Güler’i, Ayhan Işık’ı da alsınlar.

Cem Karaca da şarkılarını alıp gitmeli ki tam olsun.

BİZ den başkası kalmasın…

Tiyatronun kurucusu Agop Vartiyan’ı (Güllü Agop) ve ilk opera topluluğunu kuran, ilk operetimiz Dikran Çuhacıyan’ı vs vs vs unutmasınlar.

Ermeniler hepsini alıp gitseler keşke diyorum...

Bizim bir tanemiz dünyaya bedeldir, sadece BİZ ler kalalım.


Rumlar da gitsin istiyorum…

Giderken mutlaka o güzel cumbalı ahşap evleri, hayranlıkla izlediğimiz, hiçbirimizin estetikten anlayabilip köyümüzde falan yapmayı bile denemediği, şehirlilerin ise “Ah bir tane satın alabilsek” diye hayal ettiği Rum taş evlerini ve Arnavut kaldırımlarını da götürsünler istiyorum.

Koca Mimar Sinan’ı …

Ve Selanik türküsünü, o güzel Rum meyhanelerini ve hep içtiğimiz rakıyı da alıp gitmeliler.

Kim neyi varsa alsın da gitsin…
 

Kürtler Yaşar Kemal’i, Ahmed Arif’i, İsmet İnönü’yü, Bülent Ecevit’i, halayları, halk oyunlarını, ağıtlarını, şarkılarını…

Deniz Gezmiş’i, Yılmaz Güney’i, Ahmet Kaya’yı, Erol Taş’ı ve Teoman’ı…

Ne bileyim işte bütün profesörlerini, öğretmenlerini, kara cahilini vs. alıp da gitmeli…

 

Araplar Battal Gazi’yi, kebaplarını ve tavlalarını..
Bulgarlar şarkılarını türkülerini, “Ayletme beni”yi, “Arda boyları”nı, damat halayını, şarkıcı Ciguli’yi:) ve akıtmalarını, börek çöreklerini, tatlı bozalarını, taklitleri yapılan komik aksanlarını, Naim Süleymanoğlu’nu ve Sabahattin Ali’yi alıp da gitmeli…


Çerkezler de terk etmeli burayı…

Ama terk ederken Yeşilçam’dan Türkan Şoray’ı, Türk edebiyatının içinden ise Ömer Seyfettin’i çekip alsınlar istiyorum. Nazım Hikmet Ran ve isterlerse Çerkes Etem’i de götürsünler giderken…

 

Lazlar; fıkralarını, takalarını, horonu, hamsiyi, muhlamayı ve Topal Osman’ı hatta Kazım Koyuncu’yu…

Süryaniler ise kaburga dolmalarını, içli köftelerini, şaraplarını, Coşkun Sabah’ı ve Anılar şarkısını da alabilmeli giderken mesela…

Romanlar çingeneler toplasın sazlarını, çadırlarını, Neşet Ertaş’ı ve türkülerini de götürsünler istiyorum giderken.

Aynı ırkımız, dilimiz ve dinimizle bir tek BİZ kalalım istiyorum.
Sonra birbirimize bakalım uzuun uzun…

Ve soralım istiyorum.
BİZ kimiz? diye…

 

V. DOĞAN KAYIKÇI

 

Son günlerde tırmanan terör olayları ile birlikte, Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelikte toplumun bakış açısı değiştirilmeye çalışılıyor. Sanki her Kürt PKK lıymış imajı verilip, bu topraklar üzerinde yaşayan Kürt kökenli ailelerimize yönelik şiddet uygulamaları aldı başını gidiyor…

İşte akıl tutulması denilen şey burada başlıyor.

Şöyle bir silkinip kendimize gelelim…

Yukarda yer verdiğim yazıyı enine boyuna bir düşünelim…

Biz kimiz diye…

Bu topraklarda doğan, kimliğinde TC yazan herkes Türk’tür. Kürdüyle, Abazasıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Boşnak’ı, Göçmeni, Laz’ı, Roman’ı ile hepimiz BİRİZ. On parmağın birini kesersen eksik kalmaz mısın? Canın acımaz mı? Yapmayın Allah aşkına, kardeş kardeşi kırmasın. Kimsenin oyununa gelmeyelim…

Gün bölünme değil; birleşme, kenetlenme, sahiplenme günüdür…