Uzun yıllar önce yazdığım bu araştırma yazısını, birilerinin örnek alması dileğiyle güncelleyerek bir kez daha yayınlıyorum.

                                                                  **

İsmail on iki yaşındaki ilkokulu bitirdiğinde, kamyon şoförü olan babası, O'nu götürüp Vagon Fabrikası'nın Çırak Okulu'na yazdırmıştı.. Bugünkü TÜVASAŞ'ın ilk adı Vagon Fabrikası idi. Kamyon şoförü olan baba, on iki yaşındaki oğlunun Çırak Okulu'nda bir meslek sahibi olup, Vagon Fabrikası'na kadrolu işçi olarak görmesini ve böylece hayatını kurtarmasını düşünmüştü..

                                                                **

İsmail, Çırak Okulu'nun Torna-Tesviye Bölümü'nde üç yıl eğitim gördü. Ve hemen akabinde de, Vagon Fabrikası'nda stajyer işçi olarak göreve başladı. On beş yaşının içindeydi. Bir yıl geçti, geçmedi kadrosu geldi ve kadrolu işçi oldu. Bir gün tatsız bir olay oldu. Torna-Tesviye Bölümü Şefi, bir hatası nedeniyle İsmail'e bir tokat attı. Bu tokat İsmail'in bütün dünyasını sarsmaya yetti.

                                                            **

Allak-bullak olmuştu. Biraz sakinleştikten sonra, yanındaki kıdemli bir işçiye, kendisine tokat atan adamı sordu. Özellikle de eğitim durumunu merak ediyordu. 'Sanat Okulu' cevabını aldı. Yani bugünkü Meslek Lisesi.

                                                          **

Vagon Fabrikası Çırak Okulu, okul kategorisinde olmadığı için İsmail ilkokul mezunuydu. Ama ne zaman ki, bölüm şefinin Sanat Okulu mezunu olduğunu öğrendi. İşte o anda beyninde bir şimşek çaktı. O gün iş çıkışında, evlerine de yakın olan Adapazarı Sakarya Caddesi'ndeki Sanat Okulu'nun Orta Kısmı'nın Gece Bölümü'ne gidip kayıt yaptırdı. Okumak, önce ortaokulu, sonra da Sanat Okulu'nu bitirmek istiyordu.

**

Bu okulları bitirip, sıradan işçi değil de kendisine tokat adan şefi gibi bölüm sorumlusu olmak istiyordu. O zaman Sanat Okulları'nın gece bölümleri vardı. O'da geceleri okuyacak, gündüzleriyse yine işine devam edecekti.  İsmail, on altı yaşında başladığı Sanat Okulu'nun Orta Bölümü'nden mezun olduğunda, on dokuz yaşındaydı.

                                                           **

Hemen Sanat Okulu'nun gece bölümüne kayıt yaptırdı. Yirmi üç yaşına girdiği günlerde de Sanat Okulu'nu bitirip, bölüm şefi gibi lise mezunu olmuştu artık. Sanat Okulu mezunu olunca, y işinde de yükselmişti ama bu İsmail'i kesmiyordu.

                                                   **

Yirmi dört yaşındayken üniversite sınavlarına girmeye karar verdi. Bir yıl sonra sınavlara girdi ve İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Makine Mühendisliği Bölümünü kazandı. Vagon Fabrikası'ndaki işi bıraktı. Dört yıllık eğitimini başarıyla tamamlayıp önce Makine Mühendisi, iki yıl sonra da, Makine Yüksek Mühendisi unvanını kazandı.

                                                      **

İsmail okumaya doyamıyordu. Bilimsel İncelemeler için Almanya'ya gitti. Braunschweig Teknik Üniversitesi Pfleiderer Enstitüsü'nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. Dokuz yıllık mühendisken, doçent unvanını kazandı. Daha sonra doktorasını verdi ve Doktor Mühendis oldu. Bundan dokuz yıl sonra da İstanbul Yıldız Üniversitesi, Kocaeli Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Enerji Ana Bilim Dalı'nda Profesör unvanını aldı. On beş yaşında bölüm şefinin attığı tokat sonrası yaşamı değişen İsmail sonunda profesör olmuştu.

                                                        **

Bu İsmail kimdir biliyor musunuz? 1994-2002 yılları içinde iki dönem Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü görevini başarıyla yürüten, Sakaryalı Bilim İnsanı Prof. Dr. İsmail Çallı'nın ta kendisidir. Prof. Dr. Çallı'nın hepimize örnek olacak bu azmi karşısında saygıyla eğiliyorum…