Akademik Tıp Dünyası’nda kabul gören Tıp Fakültelerimiz Cerrahpaşa ve Çapa kaç yıldır duman edildi. Galiba, arazileri İstanbul’daki en rant parseller?
Üniversitelerimiz üzerinde yıllardır siyasetin gölgesi vardır. Oysa, hekim ve mühendisler başta, akademisyenlerimiz Amerika ve Avrupa’da el üstündedir.
Türkiye’de siyaset huzurlu ve güvenli çalışma ortamı sunsa hiç birisi orada kalır mı?
Belki de 200 yıldır ülkemiz üniversitelerinde Akademik kıyımlar bitmedi.
Ülkemizin Eğitimli Aydın Kuşakları çok bedel ödediler. Cumhuriyet öncesi de var; 27 Mayıs, 12 Mart, hele de 12 Eylül ve 2012 sonrası VE HALA! .
***
Nobel Bilim Ödülleri dünyanın bilim zirvesidir. Türk Bilim Adamı Aziz Sancar, 2015 yılında Kimya Nobel Ödülünü kazanarak Ülkemizi Dünya Zirvesine taşıdı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da kutladı ve Türkiye’ye davet ederek onurlandırdı… Aziz Sancar, geldi ve Amerika’ya da geri döndü. Niye?
Geçenlerde de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yurt dışındaki Akademisyen-Bilim İnsanlarımıza Türkiye’ye dönmelerini tavsiye etti.
Şu gün sorumlu siyasi birileri çıkıyor,“ İçerde olanlar Akademisyenlik yaptıkları için içerde değiller! İçerde olan Gazeteciler de Gazetecilik yaptıkları için içerde değiller!” gibi, üzerine tek laf edilemez açıklamalar yapıyor.
Şu anda el üstünde oldukları çağdaş yabancı ülkede, yaptıkları benzeri şeyler suç değil, akademik kariyere aykırı değil!
Suçlu ilan edilerek içeri atılacakları ülkelerine nasıl dönsünler? Daha geçen hafta Akademisyenler evinden, okulundan polisle sorgulanmaya alındı.
Barışa imza atmışlar, şu gençlik hareketlerine destek vermişler, yazılar yazmışlar, yabancı ülkelerden telefonla davet ettikleri olmuş vesaire…
***
Yabancı ülkelerdeki Akademisyen Çocuklarımız ülkesine hizmet vermeli.
Ama, çağdaş ülkede, Akademisyenler Ayrımı olmaz. Türkiye’de Liyakata Dayalı ve Kendisini Yöneten Bağımsız Üniversiteler-Akademik Dünya olmalı.
Siyasetin işine gelmediği için; Üniversitelerde Rektörü Akademisyenler seçemez? Tepeden onayla, en az oy alan, hatta aday olmayan Rektör olabilir.
Ülkeye ne kaybettirdiğimiz görülene kadar bu hatalarımız sürer. Dünya bizim Bilim İnsanı gençlerimizi baş üstünde taşımaya hazır.
Hata bizde Abicim!
AK PARTİ ÇOK PLANLI, PROGRAMLI AMAAA !!!
AK Parti, bir siyasi parti olarak, 24 saat kurumsal-kadro işleyişini çok iyi oturtmuş durumda. Saatlik, günlük, haftalık, aylık, yıllık ve her gün 24 saat!
Program Koordinatörü kim, görev ne, toplam görevli sayısı kaç, toplanma yeri neresi, hangi araçlar gerekli ve nerede olacak; tıkır tıkır işleyiş.
Program içeriği ve yaklaşık süresi nasıl, programın gerçekleşeceği yer ne zaman hazırlanacak, kaç saat önceden her şey başlamaya hazır olacak, konuklar kimler, konukları nerede kimler karşılayacak, tüm işleyiş.
İş, “ Kamu Programı gereği!” de yapılırsa; araç, gereç, personel, masraf yok!
***
Herkes işini bilir tonda, çok ciddi, çalışkan, kararlı ve centilmen. Ortamda, hissettirilen yöneten-yönlendiren otorite havası da kesinlikle var.
Bu, Siyasetin hemen her etkinliğinde hissedilir. Bunların dahasını da görüyor, hissediyorum da; benim derdim siyaset değil, Sakarya!
Sakarya; şehirden, kasaba ve köylere kadar; muhtarlara, dolmuşlara, esnaflara, sokaklardaki çay ocaklarına kadar siyaseten çok iyi planlanıyor.
Ne gariptir ki; ne Adapazarı, Serdivan, Erenler’in; ne de ilçelerimizin geleceği hiç planlanmıyor! Sakarya 16 yıl sonra bile yap bozlarla gidiyor.
***
AK Parti İl Yönetimi de, Belediye Başkanları ve Meclisleri de önümüzdeki 5 yıl içinde Sakarya’da hangi yatırımların yapılacağını net olarak bilmiyorlar.
Sakarya’nın 10 yıllık, 25 yıllık Gelecek Projelerini hiç bilmiyorlar. Sözüm yalnız şehir merkezi için de değil, kasabalar için de geçerlidir.
2012 Yılından bu yana yapılan tüm seçimlerin Seçim Vaadi Kitaplar önümüze konduğunda nutkumuz tutulmalı. Hadi O kitapları açmaya başlayın!
İnanın 3 sayfa sonra kapatırsınız; Vaatlerin yarısı bile ortada yok. Şapkadan çıkıp, önümüze koyulan Tavşan Projeler daha çok!..
Adaylar belli olduğunda vaat edilmiş Projeleri yazarım.