Önceki gün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ‘Adalet Yüryüşü’ne katıldım.

                                                **

Niyetim terörist olmak (!) değildi ama en azından bir mola yerine kadar kafileyle yürümek, terörist olmak isteyenleri yakından görmekti!

                                               **

Olmadı, öksürük krizim nedeniyle sadece 100 metre yürüyebildim ve de çok az gözlem yapabildim.

                                               **

Daha yürüyüş teri akıtmadan, hatta daha ısınamadan yürüyüşten ayrılmak zorunda kaldım.

                                               **

Kaldım da, şimdi de kendi kendime, ‘Acaba ben de terörist oldum mu, olmadım mı?’ diye sormaya da başladım.

                                             **

Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, bu yürüyüşün başladığı günden beri ne zaman konuşsalar, gündemleri ne olursa olsun, konuyu Adalet Yürüyüşü’ne getirip, ‘Adalet, madalet değil. Bunların ki terörist yürüyüşü’ diyorlar ya, işte ben de o yüzden terörist miyim, değil miyim ikileminden bir türlü kurtulamadım!

                                              **

İşin şahsımla ilgili bölümü böyle. Diğer bölüme gelince… İnsanlar otobüslerle, otomobillerle terörist olmak için akın akın geliyorlar.

                                             **

Adalet Yürüyüşü’ne katılmak ve terörist olmak. Bu memlekette, ne kadar da terörist olmak isteyen varmış!

                                             ** 

O gün öyle sekiz-on dakika yürüyenlere baktım da… Yaşlı bir kadın terörist olmak için koltuk değneğiyle gelmiş, seke seke yürümeye ve de akabinde terörist olmaya çalışıyor!

                                           **

Solda, ileride genç bir kadın. Bebek arabasıyla ‘Adalet Yürüyüşü’nde yürüyor. Sanki, ‘Benim terörist olmam yetmez, bebeğimde terörist olsun’ der gibi!

                                                **

Sağ yanımda, yaşı 80’e dayanmış, hafif aksayarak ve de saniyede iki kere nefes alarak yürüyen bir amca. ‘Senden bu yaştan sonra terörist olmaz’ diyeceğim ama morali bozulmasın diye demedim, diyemedim!

                                              **

Hemen önümde yaşları 15-16 olan iki genç. Onlara bakarak kafamda, ‘Siz de terörist olmak için çok gençsiniz. Siz gidin de, üç-beş yıl sonra gelin’ diye bir cümle kurdum ama hevesleri kursaklarında kalmasın diye söyleyemedim!

                                              **

Avukatlar gelmiş, terörist olmak için sıraya girmiş. Emekliler gelmiş, terörist olmak için güneşin altında kuyrukta. Kadınlar, gençler, dedeler, babaanneler hepsi terörist olmak istiyor. Hem de bu temmuz sıcağında!

                                                 **

Ve bu insanlara terörist diyenler… Bu temmuz sıcağında iki kilometre yürüyün de görelim sizin terörist olup olamama çapınızı! Ankara’dan İstanbul’a yürümeye ise hayalleriniz bile yetmez!