Helal İŞ arayana bu ülkede açılacak o kadar çok kapı var ki! Geçen gün,    “ TBMM’de Bakan Yardımcısı olabilenin kazanımları ” diye bir haber okudum: -)

           Hala kendime gelemedim; kapağı Oraya atabilmenin YOLunu arıyorum: -)

           Kapı kapı dolaşıyorum diye şaşırmayın. Şartları yazayım herkes Ankara, TBMM Yollarına düşer. Biraz ucundan okuyun, bakın: -)

         X  Milletvekilleri Bakan Yardımcısı olamazmış.

         X  Eski milletvekilleri : -),Bürokratlar, Tepedekilere yakın isimler olabilirmiş!

         X  Bakan Yardımcılığı, Vizyonu harika, Misyonu dertsiz bir İŞ miş!

         X  Bakan için Hukuki, Siyasi sorumluluk var; Bakan Yardımcısı’nda yok muş!

         X  Konumu, Bakan’ın altında, Müsteşarın üstünde imiş!

         X  Görevi sınırlı: -) Maaşı Hoş; Makamı, Arabası, Gücü çokmuş: -)

         X İstisnai Memurlar mış!..

         X Hiyerarşik yetkisi yok; Bakan, yetkisini Yardımcısına devredemez miş!

         X  Bakan Yardımcısı, Bakanlar Kurulu’na giremezmiş!

         X Parlamento çalışmalarına katılamaz; Bakan yerine oy kullanamaz mış!

         Şöyle 2 yıl bö’le bi İŞ bulsam; Emekli maaşımı da 5’e katlasam, değmeyin keyfe!.. Üstelik bana da bir Allah Kulu tek laf edemez;

          Her ay 10 000 TL üzerinde emekli maaşı alan, yedi sülalesi de sosyal ve ekonomik inanılmaz haklardan yararlanan, Eski Bir Milletvekili değilim ki: -)

          Yıllarca çalışmışım; 12 yıllık devlet memurluğunu 5 kuruş tazminatsız bırakmışım; eğer eşim de emekli öğretmen olmasa, aldığım emekli maaşı asla bir aileyi geçindiremez!

           Avuntu değil; bugün aldığım emekli maaşı, Kitabıma göre, Helal!

           Örneğin; ben Milletvekili Emeklisi olsaydım. Bir belediye de bana ballı danışmanlık verseydi; sabah akşam, cumartesi Pazar kapısında yatardım.

           Kimse bana, aylığım dışında herhangi bir isim altında bir kuruş hak ediş de çıkaramazdı! Çıkmamış, Çıkaramamıştır da: -)        

          Ama, yok!.. Bakarsın körün taşı, piyango bu sefer bana vurur; kimse önceden davranmadan, ben şu Bakan Yardımcısı İŞİ’ni bi kovalayayım: -)

 

                              ÜNİVERSİTEMİZ GENÇLERİNİN;

                    ÇARK CADDEMİZDE KİTAP OKUMA EYLEMİ: -)

          Gazetemiz Bizim Sakarya, Üniversitemiz öğrencilerinin Çark Caddemizde Kitap Okuma eylemini, Çarşamba günü en tepe manşette Gazetemizin isminin yanında, “ Akıl dolu eylem!” başlığı ile vermişti.

        Okur okumaz masama koydum. Onlar, Gençlerimiz, ülkenin gözbebekleri: -)

          Fotoğrafta gördüklerim, başı örtülü, başı açık kız öğrencilerdi. Bu mesaj kime acaba? Tabii ki, bize, tüm topluma! Ayrımı siyasi çıkar için kullananlara!

           Can alıcı mesajları ise, “ Kitap okumayan toplum!” oluşumuzadır. Onlar kitap okumadığımızı biliyorlar. Evde, sokakta, okulda; her yerde tablo bu!

           Hangimize, en son okuduğumuz kitabı sorsalar ne cevap verebiliriz? Biraz ters bir zamanda sorulursa, vay hallerine; ne had kalır, ne hesap!

          Ev hallerimizi, AVM, Kafe, Kredi Kartı ve Cep Telefonu kültürlerimizdeki dünyaca ünlü gelişmişliğimizi; Üniversite Gençliği hepimizden iyi gözlemler.

           Ailede, ana-babanın bile, kimsenin beş dakika sohbet etmediğini; tüm zamanların, tv karşısında, kulakta cep telefonu ile geçtiğini bilirler.

          Kendi çocuklarımızla da, ülkemiz gençleri ile de, olması gereken gibi ilgilenmiyoruz. İstisna Ailelerimizden elbette ki özür diler, önlerinde saygıyla eğilirim: -) Ama, genel tablomuz defolu!

           Çark Caddesi’nde O örnek eylemi yapan üniversiteli gençler de istisna!

           Sakaryalı, Üniversitesinin Gençliğini nasıl, ne kadar bilir? Başka şehirden gelmişlerse, nerelerde kalırlar? Leş kargaları, ne melanetler için peşlerindedir?

           Kim, bir üniversiteli gencin bir talebini en küçük yanlışsız karşılar? Bakın, SAÜ’de 60-70 Öğrenci Kulübü var biliyordum. Meğer nerelerde kalmışım???

           Google’ a, “ SAÜ Öğrenci Kulüpleri “ yazdım; aklım durdu, 121 Öğrenci Topluluğu Listesi çıktı karşıma: -) Tabii, isim değişmiş; değişsin, denmiş gibi?

          Üniversite yıllarımızda; Teşkilat, Cemiyet, Dernek, Örgüt deneme aşamaları oldu. Gençlik budandıkça, ürküntü isim değiştirtti. Kulüpler de, Topluluk olur!  

           Ülkem, en tepedekinden, en diptekine kadar; yaptığımız hataları başkasının üzerine yıkmada şahikalar yaratıyor!..Beceremediğimiz her işi de, körü körüne yaptığımız yanlışları da başkalarına yıkmaya bayılıyoruz!

          Örneğin Sakarya!..20 Yıllık Üniversitesi ile hala karşılıklı ve doğru   ÖZÜMLEME kuramamışsa; hiçbir Antropolojik Araştırmaya gerek duymuş mudur?

           Yani; “ Salla ya, ne üniversitesi, ne öğrencisi? Sen piyasaya getirdiği  harekete, paraya bak; kira artışlarına bak, gerisi laf!” mı?

          Hiç öyle değil. Sakarya’nın Yaşanabilir Şehirler Sıralaması’ndaki yeri en sahici aynadır. Üniversite Şehri Eskişehir şurada 45 dakika ötemizde: -)

          Çark Caddemizde O Kitap Eylemini ( Pardon, Sunumunu : -) yapan Üniversiteli Gençlerimizi Sakaryalı Bir Baba olarak içtenlikle kutluyorum…