Ben hala nerdeyim; “ Sakarya Adalet Sarayı, Sakarya Hükümet Binası’nın bir köşesine sıkıştırılmış, Valiliğe bağlı bir kamu dairesi gibi.

 Kapalı çalışma alanları, 1 milyon nüfuslu bir ilde Adli işlerin sağlıklı ve iyi yürütülmesi için çok yetersiz!

Hakimlerin, Savcıların, Avukatların; çalışma, görüşme, kütüphane, arşiv, çağdaş dinlenme ortam ve mekanları son derece yetersiz.

Hukuk devletinde, Bağımsız Adalet Sarayı Binası saygınlığının ilk vurgusudur. Bunun için, Hukuk Dünyası’nın görüşü alınarak, Sakarya’da çok alan bulunur.

Önüne geldiğimizde; yüksek sütunlu girişine, yüksek merdivenlerinde baş öne saygıyla eğilerek çıkılabilen; görkemli bir Adalet Sarayı için çok gecikildi bile!

Şatafatsız, baskısız, güvenilir; Saygıyı iliklere kadar yaşatan Bağımsız Mekan!

                                                                 **

Sakarya AK Partiye üstelik bir dolu da Hukukçu Milletvekili seçti. Sonuç?

Hayret bir şekilde; her ilçede birbiri arkasına hapishane yapılıyor. “ Ne bu şiddet, bu celal!” diyen bu ülke halkına n’oluyor? Hukuk Devleti önceliktir!

Bağımsız Adalet Sarayı da Sakarya’nın çok öncelikli ve önemli bir ihtiyacı.  Hapishane deyince akan sular dursun; Siyaset Adliye Sarayı için aktif olsun!  

                                                               **

TBMM, gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanan cinayet olayları sonrası nihayet duyarlı oldu gibi. Bakkaldan silah satın alma sanki biraz duracak gibi.

Hayret; siyaset kimi sektörlerin dayatmalarına karşın Yasa ve Yürütme olacak. Keşke Ulaşım ve İmarda da siyaset doğru ve iyi kararlara yönelse!   

                     İTHAL  ET ve HALKA-SAKARYA SİYASETİNE

                                             TOKAT GİBİ UYARI !

Türkiye Ziraat Odaları Genel Başkanı, Sakaryalı Şemsi Bayraktar, ülkemizin kırmızı et üretiminin düşmesi nedeniyle çok doğru zamanda uyarıda bulundu.

Ki; Sayın Bayraktar geçenlerde tarım arazileri için de önemli uyarılar yapmıştı.

Eski Tarım İl Müdürümüz Abdurrahman Çakar ve Sayın Bayraktar kutsal bir görev yapıyorlar. Sakarya toprakları nesiller boyu bitmeyecek hayat kaynağı.

                                                             **

Karaman veya Kazımpaşa KÖYLERİ tarafında çiftlikleri olan Adapazarı’ndaki kasaplarımızdan Yerli Et almaya özen gösteririm.

Et-Kasap işi Serdivan-Yazlık-Aralık, Söğütlü-Ferizli, Hendek-Akyazı; köylerden çözülürdü. Sakarya’daki Besicilik, Sütçülük Türkiye çapında bir Markaydı.

Adapazarı’ndaki Et Balık Kurumu Tesisleri ise son yıllarda İstanbul’un et ihtiyacını karşılayan en önemli üretim merkeziydi.

Adapazarı Et Balık Kurumu şu anda gözü dönmüş arazi rantçılarının ağzını sulandıran en büyük talan rüyası.

                                                             **

Siyaset, hangi sektör için ballı maddi destekler çıkarırsa, parsayı ilkin kendi partisinden birilerine dağıtır. Bu anlayış bu ülkede bitmedi, hatta arttı da!

Ferizli Belediye Başkanı ve siyasiler, bölgenin muhteşem tarım arazilerini, hayvancılığını bir kenara atıp; sanayi için, turizm için, yeni bir hapishane için gündem yaratıyorlar.

Ülkede ve bölgede garip bir şeyler dönüyor gibi? N’oldu, kimi konularda ballı kamu teşvikleri mi var acaba?

Dünyanın en vazgeçilmez nimetlerini üretecek Köyler nerelere savruluyor?

                                UNUTMAYIN; SAKARYA TARİHİ’NDE,

                      SANAYİLERİNDE ÇALIŞANLARI KÖYLER BESLEDİ !

Eski ve yeni Türk-İş Genel Başkanlarına sorun; Sapanca, Söğütlü, Pamukova  -eski ve belediye başkanlarına sorun! Sayısız milletvekiline sorun!

Zirai Donatım Traktör Fabrikası, Vagon Fabrikası, Şeker Fabrikası ve Askeri Ağır Bakım Fabrikası hepimizin ekmek teknesiydi. Amaaa..

Hiç birimizin maaşı tek başına bir aileyi rahatça geçindirecek zenginlikte değildi. Ev sahibi olmamız bile inanılmaz özveriler isterdi.

Çoğumuzu kurtaran; Köyümüzdeki ailemizden gelen desteklerdi. Nerdeyse tüm mutfak masrafları köyden gelirdi. Eti, sütü, sebzesi, meyvesi : -)

                                                       **  

Söğütlü, Ferizli, Kaynarca köyleri OSB-Sanayici için tarlalarını yok eder mi? Arifiye, Hanlıköy, Yazlık, Serdivan gözler önünde iken hem de.

AKOVA gibi bir nimet için Ortadoğu’da yıllardır kan gövdeyi götürüyor. Biz sanayi için en doğru arazileri değil; en bereketli tarım arazilerini seçiyoruz.

Karasu’ya giderken, O HARA-TİGEM arazi ve tesislerini geçerken yüreğim ağzıma geliyor. Arifiye Tohum Islah Arazileri yok edilirken daha da beter.

Çocuklarımdan utanırım. Onlar Artvin’e, Kars’a, Anadolu’nun ücra köylerine kadar gidip; yok olmaya yüz tutan, Anadolu’nun özgün tohumlarını bulurlar:

“ Şu anda kaybolmaya yüz tutan 1000 tohumu kooperatife kazandırdık!” sözü hayattaki en büyük sevincimdir!  

                                                                 **

Et ve Saman ithali günlerinde geldiysek; demek ki çok kandırıldık! KÖYE ve Köylüye dönelim! Ki, hayrettir, şehirden Köye kaçış sosyeteden de başladı !