Hakkın kuvvette olmadığını hakkın hak olduğunu hiç kimsenin bir diğerini kul edinemeyeceğin, bayağı göremeyeceğini, bütün imtiyazları kaldırarak insanların hukukta hayatta eşit olduklarını dinimiz bize açıkça  açıklamıştır.

     

                Rütbe sahipleri af ile müjdelenmemiştir. Kanunlar mazlumlara mı uygulanır. İkbal için dostları çekiştirmek te niye? Eskiden böyle değildi.Bu dirayet yeni çıktı.İşine gelenler böyle kullanmakta. Dostları düşmanlara zemmetmek zerafet sayılmaktadır. Sevgiliyi yabancılara şikayet etmek yeni çıktı. Hakiki sadıklar tahkir edilerek red etmek kaide şeklini aldı. Doğruyu söyleyecek olana red ile hainlere riayet moda oldu.

               Ana ilkemiz "Haklının yanında yer almış" olmaktır!,Peki, sadece "Haklının yanında yer almış" olmak yeter mi?Diyelim ki, haklının yanında yerinizi aldınız!Ama haksızlık karşısında hiç sesiniz çıkmıyor!Hele haksızlığa adları karışanlar sizin eski arkadaşlarınız ya da eski dostlarınız ise tamamen sessizliğe bürünüyor ve olana bitene rıza gösteriyorsanız insanlık görevinizi tam yapmış sayılır mısınız?

                Haklının yanında yer almış olmakla beraber haksızlığa da açıkça karşı çıkmadıkça insanlık görevinizi tam yapmış olamayız! Böyle bir görevin hem insani hem de İslâmi bir görevimiz olduğunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız! Sadece haklının yanında yer almak ve haksızlık karşısında sesinizi çıkarmamak bize hiç yakışmaz! Savunduğumuz ve inandığımız ilkelere yakışmaz.

                 İnsanlar arası eşitliğin doğal olmadığı hemen hemen herkesçe kabul edilmiştir. Allah(cc) bile insanları eşit yaratmamıştır. Kimisi akıllıdır, güzeldir, olanakları zengin bir çevrede dünyaya gelmiştir; kimisi ise çirkin ve aptaldır, yoksul bir ailenin istenmeyen çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.

                 Eşitsizlik bu denli doğal ve kaçınılmazken, geçmişte ve günümüzde eşitlik uğruna bir çok savaşlar olmuş, insanlar birbirlerine girmişlerdir. Bu eşitlik kavgaları çoğu zaman salt eşitlik için değil, kişi veya toplulukların kendi hakları olduğuna inandıkları bir takım kaynak ve olanakları elde etmek istemeleri yüzünden çıkar.

                 Bir insan veya topluluğun olanakların bölümünden alacağı pay bazan emek, beceri, öğrenim, yatırım gibi kişinin çaba veya gücüne bağlı özellikler, bazan da cinsiyet, ırk, soy gibi doğumda var olan özellikler ile belirlenir. Bu iki çeşit özelliğin etkileşimde bulunduğu durumlar da tabii ki pek çoktur. Herkes ektiğini biçerse olanakların paylaşılması adildir, biri eker, bir başkası biçerse katkı ve kazanç arasında dengesizlik belirir ve bu dengesizlik tepkilere yol açabilir. Tıpkı emeklilere yapıldığı gibi.

                Bu bağlamda suçlananlarında dinlenmesi haksızlığın ve adaletin gerçekleşmesi için elzemdir. Olmalı ki millet ADALET ADALEEET YİNE ADALEEEEEETT diye haykırmasın bencileyin. Saygılarımla .