Bu sefer konuşacağım. Bak bu son. Seni son kez getirdim ki gör diye. Bu sefer olacak. Yok öyle kala kalmayacağım karşısında. Çıkacağım konuşacağım. Söyleyeceğim ona duygularımı. Söyleyeceğim ona hislerimi. Açılacağım artık. İçimde tut tut nereye kadar? Değil ama? Konuşsana sende. Bir şeyler desene. Cesaretlendirsene beni. Abi yaparsın. Kardeşim aslansın, kralsın desene. İhtiyacım yok senin sözlerine ama duymak mutlu ederdi.
Yapamayacağım diye düşünüyorsun hiç boşuna ümitlenme. Birazdan sipariş almak için gelecek yanımıza işte o an güzel ve güler yüzüyle bize bakar. Ne istediğimizi sorar. Tamam o an biraz heyecanlanabilirim. Kabul ediyorum ama sonrasında da çıkacağım söyleyeceğim her şeyi.
Seviyorum seni. Seni sevdiğimden her gün buraya gelip sana açılmaya çalışıyorum. Sonunda başardım ve söylüyorum her şeyi diyeceğim.
Artık tokat mı atar boynuma mı sarılır orasını bilemem ama ben artık söyleyeceğim. Topladım cesaretimi diyorum. Ne bu ya! Kız bu restoranda garson olarak çalışıyor diye onu görmek için her gün buraya geliyorum. Buradan da bıktım. Hem burada harcadığım parayı onunla harcasam şu ana kadar evlenirdik değil mi? Ona feda olsun. Burası da kalabalık bugün birazdan gelecek, tam siparişlerimizi almak için beklerken ben çıkacağım ve her şeyi açık yüreklilikle, dobra dobra söyleyeceğim ona. Bu sefer olacak. Bundan önce defalarca açılamadığım doğrudur ama bak bu sefer bitiyor bu iş.
Son masadan da siparişini aldı ve bize doğru geliyor artık. Menü elimdeyken mi ona sevdiğimi söylesem yoksa menüyü masa üstüne bırakıp ellerimi masanın üstüne koyarak mı söylesem? Neyse artık doğaçlama bir şeyler yapacağım, söyleyeceğim. Adım adım yaklaşıyor bana bakıp.
‘’Abi neden söylemedin bir şey? Hayır, anlıyorum konuşamadın. Her zaman olduğu gibi beni buraya boşuna getirdin. Her şeyi anlıyorum fakat kız yanına gelip ne istediğini sorduğunda senin oturuşun neden değişti? Omuzlarını bir havayla arkaya attın, ufacık masada bacak bacak üstüne attın, bir artist gibi oturmaya çalıştın. Kısacası neden o kadar kasıldın onu anlamadım. Neyse dostumsun diye seni kırmak istemiyordum ama artık tutamayacağım kendimi. Sen bu kıza açılamazsın. Bütün mal varlığını da bu kızı görmek için bu restorana gelerek harcarsın. Bence sen bu sevdadan vazgeç veya bu restorana iş için başvur. Belki iş arkadaşı olursanız konuşup açılabilirsin ona. Gerçi sen de bu tavırlar bu şans varken siz ayrı vardiyalarda çalışırsınız ya neyse. Hadi, ben izninle kaçıyorum dostum. Kendine dikkat et, çok da üzülmemeye çalış artık. He, hesabı sana bıraktım her zamanki gibi. Artık kızın gözlerine bakarak, eriyerek ödersin. Görüşürüz.’’