Evet bir gölümüz vardı, onu da elimizden aldınız… Sapanca Gölü’nden söz ediyorum. Bu gölün suyu içme suyumuz. Güzel görüntüsü, mükemmel manzarası da bu şehirde yaşayan herkesin her hafta pikniklerle buluştuğu bir görsel şenlik haline geliyordu.

**

Ne olduysa, yirmi yıl önce oldu… Ondan önce, aileler piknik yapmak için istedikleri zaman binerlerdi Adapazarı Ekspresi’ne, Sapanca’ya kadar, altı-yedi durak vardı. İstediğinde iner, gölün kenarından güzel bir yer seçer ve pikniğini yapardı.

**

Sapanca Gölü’nün her iki yakası, özellikle de hafta sonları cıvıl cıvıl olurdu. Ne biri gelip, piknik parası ister, ne biri gelip, şu, bu parası isterdi. Herkes pikniğini yapar, topunu oynar, eğlenir, çevresini temizledikten sonra, ya gittiği gibi özel aracıyla, ya da trenle geri dönerdi.

**

Hele bir Royal Kampı dediğimiz bir yer vardı. Eski Metin Restoran’ı geçtikten sonra, mükemmel bir sahil. Ağaç gölgelerinde insanlar kümeleşir, mangallarını yakar, etlerini pişirir, çaylarını yudumlar, haftanın stresini atıp geri dönerdi. Üstelik söylediğim gibi kimseye beş kuruş ödemeden..

**

Şimdi ne oldu bu sahillere? Arifiye Gölbaşı’ndan, Kocaeli sınırına kadar o zamanlar istediğin sahilde pikniğini yapabiliyordun. Şimdi birlikte Gölbaşı’ndan itibaren gelin piknik yapacak yer arayalım. Kocaeli sınırına kadar gidelim, bulamayız. Buluruz ama şu kadar para, bu kadar liraya!..

**

Kim çaldı bizim gölümüzü? Kim çaldı da, birilerine peşkeş çekti? Göl kenarında nereye adım atsan para. Nereye adım atsan sözü ona, ‘sosyal tesis’ adı altında belediyelerin kendi elleriyle yaptıkları soygun haneler! ‘Halkımız için’ diye diye, gölümüzün o bakir sahilleri birilerine peşkeş çekildi..

**

Herkes para kazanıyor. Ama alt gelirli, orta gelirli artık oralara gidemiyor. Nasıl bu şehrin İl Ormanı gibi, Poyrazlar Mesire Alanı gibi yerleri özelleştirdiler, aynısına yakınını da göl sahillerinde uyguladılar. Yeter ki bu sahillere fakir gelmesin. Yeter ki bu sahillerden düşük gelirliler üç kuruşluk keyif almasın..

**

O günleri dün gibi hatırlıyorum. Sapanca Gölü sahillerinin vatandaşın kendisine ait olduğu zamanları. Ne zaman gitsek pırıl pırıl olduğu zamanları. Kimsenin kimseyle yer için çekişmediği zamanları. Kimsenin gelip para pul istemediği zamanları. Herkesin pikniği bittikten sonra çevresini pırıl pırıl temizlediği zamanları…

**

O günler, vatandaşın kendi malı gibi kullandığı ancak, canı gibi de kollayıp temiz tuttuğu günler bitti artık Sapanca Gölü sahillerinde. En azından Sakarya sınırları dahilinde bu bitti. Yukarıda da belirttiğim gibi, şimdi restoranlar, kır düğün alanları, sosyal tesisler, beton duvarlar, çekilmiş dikenli teller, suyun içine kadar girmiş villalar var. Ve belediye başkanları da buna ‘modernlik’ diyor. Siz, o zamanlar gelseydiniz de, o fakir insanlardan ‘modernlik’ neymiş öğrenseydiniz.

13 Haziran 2016