Aynı şehirde farklı bölgelerde oturan üç farklı ailenin üç çocuğu kaçırılır. Çocukları kaçırılan aileler hemen polise haber verirler. Polis, gelen kaçırma ihbarlarından sonra harekete geçer. Her mahalle, her sokak didik didik aranmaya başlanır. Ayrıca herhangi bir fidye isteğine karşı çocukları kaçırılan ailelerin telefonlarına dinleme cihazı yerleştirilir. 
   Kaçırılma vakalarının üstünden tam iki gün geçmiştir. Polis kayıp çocukları aramaya tüm hızıyla devam ederken, aileler de telefonun başında gelecek o güzel haberi beklemektedir, fakat ne arayan vardır ne de soran. Bu da aileleri daha da endişelendirmektedir.  Üçüncü günün sabahında çocukların babalarına birer zarf ulaşır. Zarfı açan babalar büyük harflerle yazılmış ‘’POLİSE HABER VERMEDEN OKUYUN.’’ yazısını ilk olarak görürler. Sessizce kâğıtta yazılanları okurlar. Şaşkınlıklarını gizleyemezler ama kâğıdı saklarlar. Çocukları kaçırılan üç baba birbirleriyle iletişime geçer. Telefonları dinlendiği için bir yerde buluşurlar ve zarf ile gelen talimatlar hakkında konuşurlar. Aralarında istenileni yapmak ya da yapmamak hakkında büyük tartışma çıkar. Bir süre sonra iş tatlıya bağlanır ve çocuklarını kaçıranlar tarafından onlardan isteneni yapmaya karar verirler. 
    Kâğıtta yazan talimatları bir bir uygularlar. Önce verilen adrese giderler ve oradaki kutuyu açarlar. Kutunun içerisinden çıkan silahları alırlar. Daha sonrasında da giyilmesi istenilen maskeleri almak için yine önceden belirlenmiş olan mağazaya giderler. Oradan da maskeleri alırlar. Artık alınacak her şey hazırdır. Sadece istenilen saatte istenilen yerde olmak kalmıştır. Onun zamanı da ertesi sabahtır…
    Ertesi sabah olduğunda üç baba buluştular. Kendilerinden istenilen saatte istenilen yere geldiler. Yine kendilerinden istenilen maskeleri taktılar. Silahlarını kuşandılar. Arabadan inip hızlı ve tedirgin adımlarla bankaya girdiler. İçlerinden birisi ‘’Bu bir soygundur!’’ diye bağırarak banka içinde bulunan herkesin panik yaşamasına sebep oldu. Bir tanesi güvenliğin yanına gitti ve onun ellerini bağladı. Bir tanesi ise, veznenin orada paraları almak için çantayı banka çalışanına uzattı. Bir banka çalışanının polisi çağırma alarmına bastıklarını hiç düşünmeden onlardan istenileni yapmaya devam ettiler. İçeride bunlar olurken dışarıda ise polis bankanın önüne gelmiş ve bankanın etrafını sarmıştı. Özel ekipler de banka kapısının yanında hazır bir pozisyonda beklemeye geçmişlerdi. Operasyondan sorumlu polis elindeki megafon ile banka içerisindekilere sesini duyurmaya çalışıyordu. Soyguncu babalar kendilerine yapılan bu uyarıları duyuyorlardı, fakat cevap vermiyorlardı. Aslında o kadar amatördüler ki ne yaptıklarını ve bundan sonra ne yapacaklarını da bilmiyorlardı. Bu durum her hallerinden belliydi. Bunun farkında olan bankanın güvenlik görevlisi ellerini tam bağlanamamış ipten kurtardı ve yanında duran soygunculardan birinin arkasından gelerek kafasına vurarak bayılttı. O sırada diğer soyguncu babalar panikledi ve etrafa ateş açmaya başladılar. Güvenlik görevlisi bayılttığı soyguncu babanın silahını aldı ve bir yere çömelerek tedbir aldı. 
    Silah seslerinin artması ve yapılan çağrılara cevap verilmemesi üzerine özel polis ekiplerine bankaya girin talimatı verilir. Özel ekipler bütün gücüyle bankanın içine girerler ve etrafta bir anda ölüm sessizliği olur. Soygunu gerçekleştiren babalar ne yapacaklarını bilemez ve teslim olurlar. Operasyonu yürüten yetkili içeri girdiğinde soyguncuların maskelerini çıkartır ve bu soygunu gerçekleştirmeye çalışanların çocukları kaçırılan babalar olduğunu görür ve duruma çok şaşırır. Soyguncu babalardan biri bu olayı nasıl gerçekleştirdiğini harfi harfine anlatır, fakat suç bir kere işlenmiştir. Çocukları kaçırılan babalar tutuklanır. O sırada bankanın biraz ilerisinde ve bankayı çok net gören konumda bulunan bir arabanın içerisinde elleri ve ağızları bağlı üç çocuk bulunur. Çocuklar bu banka soygununu gerçekleştirmeye çalışan babaların çocuklarıydı. Onlardan banka soygunu gerçekleştirmeleri halinde çocuklarını serbest bırakacakları söylenmişti ve onlar da bankayı soydular. En azından soymaya gayret ettiler.