Aynı zarftaki 4 oydan 3’ünün geçerli 1’inin ‘mundar’ olduğunu aborjin kabilesinde bile göremezsiniz.

Türkiye’de buna hukuk(!) diyorlar…

Neyse, o işe hukukçular baksın, biz de işimize...

*****

Erdoğan eli yükseltti.

Hukuk böyle istediği için değil, mec-bu-ren.

Bu seferki ‘çılgın proje’ değil, hayatının en çılgın riski

23 Haziran’da seçimi tekrar kaybetmek tam bir ateşten gömlek.

Erdoğan 25 yıldır İstanbul’da ne yapmış olmalı ki, bu akıl almaz çılgınlığa aldırmadan, böylesi bir ateşin ortasına atsın kendisini ve dava(!)sını..!!

Birkaç gün önce, damat beyin müracaatıyla, İBB’den yandaş vakıf ve derneklere yapılan bağış haberlerine yayın yasağı getirildi.

Yani diyor ki, “senin paranı ben nereye istersem veririm, sana ne..!!”

Bu yayın yasağı bir fikir veriyor mu, neden mec-bu-ren yükselttiği konusunda ...

*****

Erdoğan, muhtemelen deneyimine güveniyor.

7 Haziran 2015’de kaybedip 1 Kasım’da tekrar kazandığı süreçte;

19’u çocuk 242 vatandaş ve 167 güvenlik görevlisi şehit oldu.

Dağlıca’da 16 asker şehit düştüğünde;

400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün” argümanını hatırlattı Erdoğan… “https://www.youtube.com/watch?v=5ByRYvjkz8Y

Halen şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor olsa da; sonuçta, 258 olan vekil sayısı 1 Kasım’da 317’ye yükseldi ve iş çözüldü.

Bu seçimde de AKP’nin seçim strateji ‘Beka’, yani güvenlik …

Sizce de çarpıcı değil mi?

Allah korusun hepimizi …

*****

Aşağıdaki yazıyı 19.08.2015’de yazmıştım.

Tam 1358 gün geçmiş …

Ama geçmiş mi geçmemiş mi, siz karar verin …

Şunlardan birini seçmeniz gerekse, hangisini seçerdiniz?

  1. Seçimi kazanıp sonsuz iktidar gücüne kavuşmak
  2. Seçimi kaybettiğinde iktidarı huzurla bırakabilmek

Rakiplerin ‘daha az popüler’ olması, seçimi sizin kazanmanız için yeter de artar bile.

Bir bakarsın kazanmışsınız …

Önünüzde sanki hiç bitmeyecek gibi gelen yıllar ve ‘sonsuz bir iktidar gücü’ var artık. Hayırlı olsun.

Ancak, yıllar sandığınızdan daha hızlı geçer ve hiçbir seçim ‘ebedi iktidar’ sağlamaz.

İktidarınız boyunca; memleket, sizin sütünüze ve egolarınıza emanettir artık.

Bir ya da birkaç dönem sonra; mukadder bir seçimde, talih kuşu bu sefer başkasına konuverir ve iktidarı bırakmak (ya da paylaşmak) zorunda kalabilirsiniz.

Şayet, en baştaki tercihi ‘seçimi kaybettiğinizde iktidarı huzurla bırakabilmek’ten yana yapmışsanız sorun yok.

Lakin, ‘sonsuz iktidar gücüne kavuşmayı’ seçmişseniz eyvah ...!

Sırası geldiğinde iktidarı huzurla bırakamıyorsanız, iktidarınız boyunca yaptıklarınız artık sizi korkutuyor demektir.

Korkmakta haklısınız aslında, bundan sonra yaşanacaklar, sizin için ‘hayat memat’, ülke içinse ‘kaos’tur artık.

Ülke hızla kaosa doğru sürüklenirken sizin onu bunu suçlu ilan etmenizin hiç önemi ve faydası yoktur.

Artık, düğümü çözecek ve ülkeyi kaostan çıkaracak olan vatandaştır sadece...!

Ve... Vatandaşın görevi de “seçimi kaybettiğinde iktidarı huzurla bırakabilecek” olanları iktidara getirmektir.

*****

Ne diyorsunuz, geçmiş mi 1358 gün?

Her iki taraf için de mecburen …

Ama AKP tarafı için, hayat memat derecesinde mec-bu-ren..

23 Haziran’da her iki tarafın işi de;

  • 1500 beygirlik,
  • 750 santigrad derece ısı deşarj eden 50 tonluk tankları,
  • Mazgal korumalı 25’er santimlik çift egzozuna,

af edersiniz LC Waikiki tişörtünü tıkamak suretiyle hareketsiz bırakmaktan daha zor görünüyor …