Toplum olarak hepimizde severiz yarışmayı. İki kişi bir araya geldiğinde mutlaka bir iddialaşma söz konusu olur. Bazen tuttuğumuz takım ile karşımızdakini ezmeye çalışırız, bazende meydanlarda güreş yaparız, futbol, basketbol oynarız.
Halı sahalardaki maçlarda yenenlere gazoz ısmarlar kaybedenler, kahvelerde okey oynayanlarsa çay.
Yılbaşında piyango bileti almayanımız yoktur, günlerde ise sıralama için kuralar çekeriz. Ev alacağımız zaman bile TOKİ kuraya tabi tutar bizi. Kurbanda bile hisse payını alırken numara yazılmış kağıtları çekeriz.
Bahis, kura o kadar içimize işlemiş ki milyarlarca liralar harcıyoruz piyango, iddia ve at yarışlarına.
Bu harcanan o kadar yüksek rakamlara ulaştı ki suç örgütlerinin de dikkatini çeer oldu. Kumarı bir üst evreye taşıyarak sanal kumarhaneler oluşturmaya başladılar. Türkiye Cumhuriyeti kanunlaraına göre yasak olsa da illegal bir şekilde etrafımızı sardılar bir anda.
Çevremde de bu sanal kumar tuzağına düşenlerin sayısı azımsanmayacak kadar az değil. Bu illete kapılanlar her ne kadar bu tuzağın farkına varsalar da çoğunlukla iş işten geçiyor ve ellerindeki ve avuçlarındakini kaptırmaktan kurtulamıyorlar.
Emniyet güçlerimizin son yaptığı öperasyonda 21 milyar TL'lik bir vurgundan bahsediliyor. Bu çok büyük bir rakam. Ama bu buzdağının sadece görünen yüzü. Pek çok aileyi yıkan, insanları ölüme kadar götüren bu gerçeği lütfen görelim. Kumar bilinçaltımıza yerleşen bir virüs gibidir. Bu illete kapıldığımızda biz biz olmaktan çıkarız, mantıklı düşünemez hale geliriz.
Bağımlılık yapan sigara, alkol, uyuşturucu ve kumardan lütfen uzak duralım. Çocuklarımızı da bu illetlere kapılmasını istemiyorsak biz yapmayalım ki onlara örnek olmayalım.
Sigaranın masumu olmadığı gibi kumarın da masumu yoktur.