Bir süredir iş yoğunluğum nedeniyle yazılarıma ara vermiştim. Ülkedeki
karışıklık nedeniyle çevremde gözlemlediklerimi kaleme almayı borç bildim.
Bu yazımı Sosyolog kimliğimle yazıyorum. Güney doğu bölgesi bu ülkede kanayan bir yaradır. Kimse şark görevi için bile bu bölgeye gitmek istemiyor. Doğuya gitmemek için meslekten istifa edenler biliyorum.Tabii birde böyle düşünmeyenler var birleştirilmiş sınıflarda aynı sıralarda, ayrı yaş gruplarına ders veren fedakar öğretmenler ve bunun gibi bir sürü zorlukla mücadele eden memurlar…Şuan neler yaşıyorlar tahmin edebiliyorum.Ne yazık ki bu bölgedeki problem bitmiyor.
1999-2004 yılları arası doğu insanının en huzurlu yaşadığı dönemdir. Zulüm kimseye kazanç sağlamaz. Hiçbir etnik kökenin milletin ayırımını yapmak bize yakışmaz. Kimlik tercih değildir, terör örgütüne dahil olmak ise tercihtir. O bölgede yaşayan çocuklar var.Hiçbir şeyden habersiz, patlama sesleriyle uyuyorlar.Onlarında şah damarları atıyor, tıpkı bizim çocuklarımızın olduğu gibi.(Biz- onlar demek beni rahatsız etti,söylemeden geçemeyeceğim.)
Ülkede her şey birbirine karışmış durumda. Ülke bağımsızlık noktasında tehdit ediliyor.Her geçen gün şehit sayıları artıyor, canımız yanıyor.Artık başımız sağ olmasın,evlatlarımız sağ olsun istiyoruz.Fakat bir ülkede Türk bayrağı kaldırılıp paçavralar asılıyorsa, sokaklarda Molotof kokteyli atılıp etraf yağmalanıyorsa,bazı bölgelerde özerklik ilan ediliyorsa; ve hükümet bir türlü kurulamıyorsa zaten iç karışıklık başlamış demektir.Böyle bir durumda sağlıklı bir seçim ortamı nasıl kurulabilir bilemiyorum.
Her girilen ortamda siyası zıtlıklar üzerine şahıslar dostluklarını kaybediyor. Bu bizden istenendi zaten ,bu duruma alet olmamalıyız. Keskin taraflar oluşturularak milletin birbirine düşmesi için ortam oluşturuluyor.Bu durum Türk halkının birlik ve beraberliğini zedeliyor.Bizi izleyen bazı ülkeleri sevindirdiğimiz bir gerçek.
Teknoloji ile bizler duyarsızlaştırılıyoruz. Çoğu insan neyi savunduğunu bilmiyor. Kulaktan dolma bilgiler etrafta dolanıyor. Ekonomik bir kriz içerisindeyiz, haberimiz yok. Dolar ve altının durumu malum! Ama bizler kapitalizme esir olduğumuz için fark edemiyoruz. Herkes günü kurtarmanın derdinde.Sisteme borçlandırılıyoruz.İhtiyacımız olmayan ihtiyaçlarımız bitmiyor.Toplum olarak hipnozdan çıkmalıyız.Sorgulama yeteneğine sahip bireyler olup, ülke çıkarlarımızı her şeyin üstünde tutar ve el ele yürürsek bizim çözemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur.
Böyle anlarda, talih ve kaderini doğrudan doğruya kendi eline almakta gaflet gösteren milletlerin, gelecekleri karanlık ve felaketlerle doludur.M.KEMAL ‘NUTUK’