Lise yıllarımda Ülkücü Hareketin Hendek’te bayraklaşmış isimleriyle sık sık sohbet etme fırsatım oldu.
Yapılan sohbetlerde Ülkücü büyüklerimiz 12 Eylül İhtilalinin sebeplerini anlatırlardı!
Sohbetlerde kullanılan dil ve cümlelerdeki öznelerde, bugün çok ihtiyaç duyulan birlik ve beraberlik vardı!
Bugün kendilerini ülkü devi olarak görenler konuşmasına, ben diye başlarken, onlar 30-35 yıl önce, biz diye başlardı!
İşte o biz diye başlayan cümleler;
Biz, 12 Eylül'ün ne mağduruyuz ne de mazlumuyuz, Biz 12 Eylül'ün muhatabıyız!
Mağdurluk ve mazlumluk ezilenler için, taraf olup da tarafı tuttuğu el tarafından dövülenler içindir!
Biz, 12 Eylül'ün muhatabıyız ve bize karşı yapıldı ihtilal!!!
Biz mağdur da değiliz, mazlum da değiliz!
Ahmet Kerse, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, Selçuk Duracık, Mustafa Pehlivanoğlu, ABD Uşağı Kenan Evren tarafından idam edilmişlerdir!
Mustafa Pehlivanoğlu suçsuzluğu ortaya çıktığı halde, solcu birinin asılması sebebiyle teraziyi dengelemek için sağdan da asalım diyen Kenan Evren emriyle asılmıştır!
Oysaki Mustafa Pehlivanoğlu'nun masumluğu ispat edilmişti. Bunu bildikleri halde, Mustafa Pehlivanoğlu asılmıştır!
Rahmetli Ozan Arif yazdığı bir şiirin dörtlüğünde 12 Eylül’ü masum bir darbe olarak gösterenlere, sitemini ozanca gösteriyor. Ozan Arif;
"Seven sevsin arkadaş, sevene de karışmam,
Alkışlayan alkışlar, övene de karışmam,
Önce sevip sonra diz dövene de karışmam!
Ben 12 Eylül'ün nesini seveceğim,
Sevmediğim gibi de devamlı söveceğim."
Ozan Arif’e göre, 12 Eylül İhtilalinde Ülkücü Hareketin Bozkurtları, vatan millet, devlet, bayrak ve İslam yolunda şehit düştüler…
*****
Türkiye darbe ve darbeci zihniyet sebebiyle çok acılar yaşadı!
Bugün bile yaşanan tüm sorunların özellikle ekonomik sorunların temelinde bu darbeler yatıyor!
Türkiye’de gerçekleşen darbeler, ülke ekonomisini çökertti!
Darbeler yüzünden toplumsal huzur bozuldu. Bozulan huzur yüzünden yıllardır bölgesel ayrışmalar yaşanıyor!
Aradan 41 yıl geçmesine rağmen, halen 12 Eylül darbesinin olumsuz etkilerini ülke olarak yaşıyoruz!
Her darbenin, aslında millete ve ülkenin geleceğine vurulan bir darbe olduğunu kabul etmeliyiz!
Ülkemizde gerçekten güçlü bir demokrasi olsa ve bütün kurumlarıyla işlese, darbeler de imkânsız hale gelir!
Millet olarak 27 Mayıs 1960 İhtilalinin acılarını unutmadan, 12 Eylül 1980 İhtilalini yaşadık!
12 Eylül İhtilalinde Cezaevlerinde işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybederken, askeri cunta tarafından 50 kişi idam edildi!
12 Eylül İhtilalinin ülkemizde yarattığı erozyon unutulmak üzereyken, 15 Temmuz FETO Darbesini yaşadık!
12 Eylül’ün senaristleri, darbe sonrası Türk milletini bölmek ve ülkemizin topraklarında huzursuzluğun devam etmesi için 15 Temmuz Senaryosunu sahneye koydular!!!
Vatan haini FETÖCÜLERİN Kalkışmasında, 15 Temmuz gecesi 251 kişi şehit olurken, 2 bin 196 kişi gazi oldu!
12 Eylül İhtilalinin senaryosunu yazan zihniyet, 36 yıl sonra 15 Temmuz FETÖ Kalkışmasının senaryosunu gösterime sundu!
12 Eylül İhtilalinin sorumlularını mahkemede yargılayıp ceza kesenler, ivedilikle 15 Temmuz Kalkışmasının siyasi ayağını araştırmalı ve faillerinin ortaya çıkarılması, yargı önünde hesap vermesi için uğraşmalıdır!
15 Temmuz FETÖ Darbesinin siyasi ayağı ortaya çıkmadıkça, ülkemizin yarınları darbeci zihniyetlerin tehdidi altındadır!!!
Darbelerin son bulması güçlü, demokratik yönetimlerle mümkün olacaktır.
Bunu da Yargı ve Yürütme erklerine bağımsızlıklarını kazandırmak ve ülke demokrasisini güçlendirmekle sağlayabiliriz…
MHP’nin kurucusu, Ülkücü Hareketin Başbuğu merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in ihtilal ve ihtilal yönetimleriyle ilgili “En iyi ihtilal yönetimi, en kötü demokratik yönetimden daha kötüdür!” Sözü, 12 Eylül Askeri Darbesi ve 15 Temmuz FETÖ Kalkışmasının ülkemize verdiği zararları özetliyor…