Türkiye’de, Milli Eğitim ve Üniversitelerimizi en iyi ve doğru yorumlayan medya uzmanı, bence, Abbas Güçlü’dür. Geçen hafta, Türkiye’nin en iyi 10 üniversitesi sıralamasını yapanları irdelemişti; nefisti.

          Siyaset, bu ülkede tarih boyunca Gençler ve Öğrenim Dünyası üzerinde ele geçirme, Siyasi Gelecek Devşirme anlayışından vazgeçmedi.

         Son 13 yılda, ülke Milli Eğitimi’ni yap boza çeviren de öylesi bir alışkanlıktır. Üniversiteleri, YÖK ile beter hale getiren de O anlayış. Abbas Güçlü, elle tutulur, gözle görülür somut verilerle, sürekli uyarılarla bunu gündeme taşır.

           Biz de Sakarya’da; “ İkinci Üniversite!..Üniversite Şehri!..” olma hayalleri ile Geleceğin Sakaryası’nı hayal ederiz. Ama, Siyasiler ve Siyaset, galiba sadece Kendi Geleceğini Kurma hayalleri peşinde koşar?.

           SAÜ Tıp Fakültesi’ni, kendileri kurup, açtılar! Hatta, Binası olmayan TIP Fakültesi’ne öğrenci bile aldılar:! O SAÜ Tıp Fakültesi neden güdük bırakıldı?   

           Sakarya, Avrupa’nın doğusunda ve Üniversite Şehri diye bilinen Viyana ile yarışabilecek bir coğrafyada! Sakarya’da 80 binden fazla da Öğrencimiz var!

          “ Üniversite Şehri Sakarya “ olmak için, Viyana’dan çok şansımız var. Avrupa ile Asya arasında Sakarya gibi bir Kent Coğrafyası yok! Üniversite Şehri Eskişehir de bile YOK!..

           Yeter ki, Siyaset kendi önceliğini önümüze getirip engel-köstek olmasın!   Sakarya Sosyal ve Ekonomik Geleceğini düşünürken, Siyaset kendi arka bahçe önceliğini koydukça, hiçbir alanda gelişme olmaz, olamıyor da!

          İşte; Sakarya’nın geleceğini turizmde arayanlar boşa kürek çeker gibi. Arap Turizmi örnek! Tarih ibrettir ki; Arap zemini Bizim için en kaypak zemindir.

          Sakarya’nın en önemli Sosyal ve Ekonomik Geleceği, “ ÜNİVERSİTE ŞEHRİ “ olmaktan geçer! Şu anda bile, SAÜ olmasa Sakarya ilçelerine kadar  yalpalar! 

           Peki, Sakarya’nın bu talebi önünde en büyük engel ne?

         Bence Siyaset!

         Siyaset, Sakarya Halkı’na, “ Sakarya’da 2. Üniversite kurulacaksa BİZ kurarız!” der mi? Bilinsin ki; ortamını bulan her siyasi parti bunu der ve ister!

           Bugün acaba 2. Sakarya Üniversitesi önünde de radikal bir siyaset talebi ve engeli var mı? Varsa; yakın zamanda Siyasi Etekteki taşlar dökülür!..

           Ki, Siyaset, 2. Üniversite önceliğimizi, Yandaş Amcamlara Özel Statüde paslarsa şaşırır mıyız? SAÜ Tıp Fakültesi’ni açan AK Parti’ye sormalı; SAÜ Tıp Fakültesi neden güdük bırakıldı? İŞ’in arkasında beklenen Proje mi var?

          Sakarya’yı, Muhalif Milletvekilleri neden merak etmez? Neden Sakarya’nın onca önemli konularına girmezler? Sadece Parti İçi Yerel Egemenlik mi önemli?

 

                   AVRUPA’DA 10-15 YIL ÖNCE 10 BİNDEN FAZLA CAMİ VARDI: -)

          Evet, bana inanmayan, Avrupa’da 10-15 yıl önce 10 binden fazla cami olup olmadığını bilenlere sorsun! Çünkü;

          Türkiye’ye geldiklerinde “ Alamancı!”, Avrupa’ya gittiklerinde “ TÜRKO!” diye hor görülen, 4-5 milyon Müslüman kardeş Avrupa’yı kendine inandırmıştı.

          İslamiyet’i, en iyi ve en doğru yaşayan Türkiye’den giden Anadolu Halkı orada öylesi bir güveni hiçte kolay kazanmadı. O güven yıllarca tırnakla kazılarak kazanıldı! İnanılmaz Dış Siyasi Ajitasyonlar durumu bu gergin günlere sürükledi.  

          Gurbette Türkler, işleri ve saygılarıyla, özgür ibadetlerine duyulan saygı ve güvenin önünü açmış; on binlerce cami yapılması öyle kazanılmıştı. Şiddetsiz, saygı sevgi, saygın inanç yaşamını; Gurbetçiler Hak ile hak etmişlerdi.

           Amerika’da İkiz Kuleler saldırısı öncesinde, Hollanda’da bir kilisenin satın alınarak cami yapıldığını duyduğumda ise şaşkınlığım zirve yapmıştı.   

          Kimler, nasıl ajite etti, nasıl böylesine kan ve ateş seline döndü hayatımız bilmem? Ateş bizim çocuklarımızın hayatında dolaşır oldukça, kim, nasıl ve ne çözüm bulabilir diye aranıyorum.

           Ülke insanı Ayrımlaştırıldıkça, yabancı ülkelerden dayanışma beklemek çözüm müdür? Senin ülkenden komşuya atılan her ateş sana geri dönmez mi?

           Açın, 1919 yılında ülkemizin nasıl yabancı ülkelerin işgali altına alınmaya başladığını okuyun!

         O Muhteşem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı için birlikte yola çıktıkları; Kurtuluşu, Kuruluşu birlikte oluşturduğu Muhteşem Silah Arkadaşlarını öğrenin!

           Halide Edip ve İsmet İnönü dahil; O Muhteşem Kadro’nun, İşgal edilmiş ülkede, “ Amerikan Mandası isteyelim! İngiliz Mandası isteyelim!” dediklerini; okuyun. İnsan şaşkınlıktan dilini yutuyor…

            “ Ya İstiklal, ya ölüm!” diyen Tek Adam’dır!..Ki; Kurtuluş ve Kuruluş’tan bir adım sonra da, “ Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!” deme erdemi olan da!

           Avrupa’nın göbeğinde 10 bin cami de öyle kurulmuştu; öyle de olmalı!      “ Yurtta ve Cihan da Sulh!” söylemi bir Siyasi Başyapıt’tır!

           Yola çıkarken, “ Komşularla Sıfır Sorun!” demek, sanki O Başyapıt’ın,  TÜRKÇESİ gibiydi! Dış Siyaset Gazı, her siyasinin başını döndürür! Ama;

         Öncelikli görevimiz; Çocuklarımıza huzurlu ve güven içinde yaşayacakları bir dünya bırakmak! Ve, bir santim tereddüdüm yok; ÜLKE İÇİ BİRLİKTELİK ŞART!