Kader... Karma... Carpediem...
İnsan ne yaşarsa yaşasın gerçekten olacağa çare yok mudur?
Özgecan'dan sonra da vahşi ölümler ve kadına şiddet olayları devam ediyor.
Bu da bize olaylara çözüm getiremediğimizi, ya da çözüme yönelik çalışmaların çok yavaş hatta ağır ilerleyen bir yapıda olduğunun gösteriyor.
Şimdi acaba kaç kişiye şiddet uygulanıyor, az önce kaç kişiye tecavüz edildi, kaç kişi öldürüldü?
Sorun belli, çözüm belli… Neden bir gelişme olmuyor?
Çünkü millet olarak başkasının ağzına bakmaya alışığız.
“Aman ben bir şey yapmayayım* demeye alışığız, ondan bu olanlar...
Herşeyi eleştirmeye gelince güzel eleştiren bir milletiz.
Ama iş sorumluluğa gelince yan tarafa geçmeyi, sağa sola bakmayı çok iyi biliriz.
Sosyal sorumluluk projeleri verilmeli insanlarımıza.
Kimi çevreden sorumlu olacak, kimi yaşlılardan, kimi de çocuklardan...
Ekonomik anlamda herkesin borçlu olduğu ülkemizde, düşünmeye bile zamanı olmayan bir toplum olduk.
Kitap okuma oranı bir kişi senede bir kitap okumayı bırakın bir takvim yaprağı okumayan sürüsüyle insanla dolu…
O yüzden okutun… Bu da sizin sosyal sorumluluk projeniz olsun.
Hormonlu yiyeceklerle ve sentetik yiyeceklerle yeme alışkanlıklarımız da değişti.
Kanser olayları arttı, obezite çoğaldı.
İnsanlara doğal yeni tabiri ile organik yiyecekleri yedirin, tavsiye edin.
Bu da sizin yemek alanında sosyal sorumluluk projeniz olsun. (Organik diye çürük ve küçük şeyleri satan sahtekar esnafı da uyarın, insanları kandırmasınlar)
Biz eğitimciler inanın elimizden geleni yapıyoruz, fakat evde anne veya baba elinde bir kitap olmadan okumadan ömür geçirince çocuğuna okumanın iyi bir şey olduğunu anlatamıyoruz... Okuma da sosyal sorumluluk projesi olabilir.
En azından sosyal sorumluluk olarak insanlara sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, pazarda, asansörde güler yüzlü bir selam verin.
Karşılılıklı iki taraf için de tüm gün güzel geçecektir.
Bu da sizin en basit ama en önemli sosyal sorumluluk projeniz olsun.
"Sesimi duyan var mı?"