Köylü, Mustafa Kemal Atatürk’e göre milletin efendisidir!
Çiftçi, bir elinde kılıç, bir elinde sabanla tarih boyunca devletine hizmet etmiştir!
Kurtuluş savaşı yıllarında köylü kadınlarının kundaklarında bebeklerini bırakarak, cepheye koştuğunu tarih yazmaktadır!
Atatürk, kılıç ile kazanılan zaferlerin, sabanla taçlandırılması gerektiğine, inanan bir liderdi!
Atatürk’ün çiftçiye verdiği önemi küçük bir hikaye ile anlatalım…
İCRAYLA SATILAN ÖKÜZ…
Atatürk, yurt gezilerinden birinde, tarlasında çift süren bir çiftçi ile karşılaşır.
– Kolay gele, bereketli ola Ağa…
– Allah razı olsun Bey…
– Hayrola Ağa, öküzün tekine ne oldu?
– Devlete vergi borcumuz vardı bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık, koca öküzü satıp borcumuzu ödedik.
– Sağlık olsun ağa… Diyerek, konuşmasını kısa keser.
Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk; Salih Bozok'u yanına çağırır;
– Salih, yarın sabah git Halil Ağa'yı bul, bana getir. Benim kim olduğumu sorarsa, bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor de…
Ertesi gün; Salih Bozok, Halil Ağa'yı bulur ve Atatürk'ün yanına getirir. Atatürk Halil Ağa'ya dönerek; “Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha” der.
Halil Ağa, tekrar anlatır. Atatürk kaşlarını çatarak İsmet Paşa ve Şükrü Kaya'ya dönerek;
– Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı'nı Halil Ağa'nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.
Bu konuşma üzerine, olayı fark eden Halil Ağa Atatürk'e dönerek;
– Sen Atatürk Paşa'msın galiba, ne olur beni bağışla kusur ettim diye yalvaracak olur. Atatürk, bir yandan tebessüm eder bir yandan da Halil Ağa'nın sırtını okşayarak;
– Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın… Der ve Halil Ağa'yı ayakta uğurlar…
Bugün durum farklı mı?
Çiftçi milletin efendisi mi?
Bugün çiftçinin düştüğü durum, Halil Ağa’nın durumundan daha kötü!
Halil Ağa borcu yüzünden öküzün birini satmış!
Bugün ise Çiftçinin iki öküzü gitmiş, borçları bir türlü bitmemiş…
Çiftçinin evine, tarlasına, traktörüne haciz koyulmuş!
Peki! Çiftçi bu duruma nasıl geldi?
Türk Tarımı, ilaç, gübre ve tohumda dışa bağımlı!!!
Çiftçinin üretimde kullandığı ilaç, gübre ve tohum ithal ediliyor!
Dövizdeki yükseliş doğrudan ilaç, gübre ve tohum fiyatlarına yansıyor!
Mazot da sürekli zamlanıyor!
İşçilik maliyetleri de her geçen gün artıyor!
İthal edilen tarım ürünleri, çiftçiye büyük darbe vuruyor!
Artan fiyatlar maliyetleri yükseltiyor!
Açıklanan taban fiyatları, ürün maliyetinin altında kalıyor!
Çiftçi, artan girdi fiyatları yüzünden ürününü, maliyetin altında zararına satmak zorunda kalıyor!
Zarar eden Çiftçi, kendini kurtarmak için, Bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi kullanıyor!
Ekonominin kötü şartları ve pandemi süreci dolayısıyla Çiftçi, borçlarını ödeyemedi!
Faiz batağına saplanan Çiftçi, bataklıktan çıkmak için yaptığı her hamlede, batağın içine saplandı!
Çiftçi boğazına kadar faiz batağına saplandı!
Çiftçinin tarlasına, traktörüne haciz geldi!
Cumhuriyet döneminin efendisi olan Çiftçi, bugün köle…
Çiftçi, bataklıktan çıkmak için, devletin elinin uzanmasını bekliyor!
Devlet, Trafik, SGK-Vergi borçlarında yapılandırmayla ilgili kanun çıkardı!
Çiftçi, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları için de yapılandırma bekliyor!
Çiftçinin yaşaması için ivedilikle Çiftçi borçları ile ilgili yeni yapılandırmalar yapılmalı…
Çiftçiyi köleleştiren kooperatif sistemi ve tarım politikaları yeniden gözden geçirilmeli!
Devlet, Tarımsal ürünlerin ithalatını durdurarak, iç pazara yönelmeli!
Çiftçinin ayakta durabilmesi için, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarla ilgili yeni düzenlemeler yapılmalı…
Çiftçinin traktöründeki hacizler kaldırılmalı!
Çiftçiye uygulanan tarım destekleri arttırılmalı, çünkü Milli Ekonominin temeli Çiftçidir!
“Türk Çiftçisini, efendi makamına getirmedikçe, memleket ve millet yükselemez.” Mustafa Kemal Atatürk
Türk Milleti, İstiklal Savaşı'nı Çiftçilerin Traktörleri hacizle bağlanıp, icra yoluyla satılsın, diye yapmadı…