Bilim adamları insanlığı ve bütün ülkeleri yıllardır uyarıyor. Doğayı hızlı bir yok oluş sürecine sokan bütün tehlikeleri biliyoruz, ama umurda değil!
“ BİZE BİŞİ OLMAZ !” sözü her yerde bizden önce gelir. Ama, olunca da yaygara basmaya, herkesi suçlamaya üstümüze yoktur!
Kaynarca, Ertesi gün Adapazarı ve civarı sellere teslim! Sonbaharın daha başı. Fırtınalar, şimşek gümbürtüleri, sellerle gelen bu yağmurlar neyin nesi?
İlim adamlarının en az 40-50 yıldır insanları uyarmak için yalvarmaları işte bunun içindi.
***
Kaynarca ve Adapazarı sadece medyaya yansıyanlar. Oysa, Sakarya o kadar çok etkilendi ki, ibret alarak, Akli Şehirleşme’yi anlamanın tam günü.
Yani, cahil şehirleşme aklımla şöyle örnekleyeyim:
Tepeleri ve dağları yaşlı topraklar olan Sakarya’da; yapılacak yol, su, elektrik tesisleri ve tüm İnşaat Sektörü İşleri çok hassas Zemin Etüdü ister.
Tepeler, dağlar zaten yaşlı topraklar ve heyelanları ile bize yıllardır epeyce dersler de verdiler. Ömrümüz E.5’in heyelan nedeniyle kapanması ve şehrin su hatlarının toprak kayması nedeniyle patlaması haberleri ile geçti.
Serdivan’da son yıllarda % 45’ten bile fazla eğimli yamaçlara nasıl binalar dikildiğini gördük. Hele de Yağmurun-Suyun Yolu Vadilerin aguşuna ???
***
Sapanca-Yüzevler, Mahmudiye, Kurtköy’de; ağaçlar kesilerek tepeler imara açıldı. Kızıl granül toprak kilometrelerce öteden görülüyor.
Ağaçların dibinde, dökülen yapraklarla oluşan ve yağmur sularını tutarak selleri önleyen, yaprak yastıkları yok artık. Tüm dereler resmen çamur akıyor!
Üstelik bu yetmez gibi; dere kenarları ve hatta üstü, akıl almaz fabrika ve tesislerle işgal edildi. İki yıl önceki bir iyi yağmurda, Kurtköy Deresi’nde sele kapılmış yüzlerce büyük su bidonunun Göl’e aktığını görmüştük.
Bu tehlikeleri yıllardır yazar çizeriz; Yönetenler, “ Ya yapmayın şunları. Herif sonra yazıyor, kamuoyu önüne bizi atıyor. Fatura bize çıkıyor!” diye de bizi kurtlar önüne atmaya kalkıyor.
Bizi atın ama; para sizin, çoluk çocuk sizin, sonunda kaybedilecek her şey de sizin; geleceği ve kendinizi düşünün!..
Buna da şükür; can kaybı yok, malı ziyan olanlara geçmiş olsun!
SAÜ’DEN; DOĞA DOSTU, EKONOMİK GÜBRE !
Bizim Sakarya Gazetesi’nde, “ Çiftçiye ekonomik Sıvı Gübre !” haberini okuyunca heyecanlandım.
Google’a girdim, “ SAÜ Prof. Dr. Salih Zeki Yıldız “ yazdım ve gelişmeyi biraz daha detaylı öğrenmeye çalıştım.
Hocamızın, SAÜ Teknokent içinde geliştirdiği çalışmalar sonunda vardığı sonuç, Patent sürecini de geçerse bu ülke için de, Sakarya içinde büyük kazanımdır.
Hem de o kadar çok yönlü bir kazanım ki, “ tamam !” dendiği gün görürüz.
***
Sağlıklı ve doğru insan yaşamı için, doğal ve sağlıklı gıda üretimi günümüzde her şeyin önüne geçmiştir. Ki, yapılan açıklamalarla indanlar salağa döndü. Yediğimiz hangi gıda öbüründen daha tehlikeli bilemiyoruz.
Çünkü; tohumda, gübrede, ilaçta, hatta ürünü saklamada bile kimyasal müdahaleler var. Biz de hangi gıda da, ne yediğimizi anlayamaz olduk.
“ Bu tohum, bu gübre, bu haşarat ilacı kullanılırsa, alınan mahsul 3 kat artar!” denilince, ekici ne yaptığını, halk sağlığını bile düşünemiyor.
Dahası,“ Şimdi hasat zamanı piyasada ürün çok, fiyat düşük. Depoda sakla; şu meyveyi iyi mumla, şunları da karpitle sarart ki, müşteri olgun mal sansın!” anlayışı var ki; bilmeyenler için of of…
Hocamıza teşekkürler; dileriz, “ İnsan Sağlığına, Doğaya, Toprağa yararlı Sıvı Gübre Patenti ” sonucuyla sevincimiz tam pekişir.
***
SAÜ TEKNOKENT tabii ki bilgi güven kaynağımız olmalı. Kimi haberlerimizi ve yaşam değerlerimizi gerektiğinde SAÜ Teknokent ile doğrulamak isteriz.
SAÜ TEKNOKENT için; 2 Ekim tarihli Bizim Sakarya’da, “ Su kullanarak, hidrojen ile çalışan Yakıt Hücresi yaptıklarını“ söyleyen ve “Sırada pil üretmek var!” diyen kardeşlerimizin haberi izlenmeye değer mi acaba?
İncelenir, TEKNOKENT önerisi ile de, gerekiyorsa Marka desteği bile verilmez mi? “ ŞİFRE54, ÜRET VE HATTA İHRAÇ ET SAKARYA!”