Dünyada ekonomik sistemleri; Her ülke kendi bünyesinde uygulamıştır. Kimi ülkeler umutla bekledi, kimi ülkeler sonuçlarıyla mutlu oldu. Bizim tecellimiz olan   DEVLET İŞLETMELERİ kimine PUL oldu, kimilerine de KUL oldu.

                Evet, Batı Kapitalizmi ve Doğu Kollektivizmiyle farklı çizgilerle ayrılan; Tamamen Türkiye Cumhuriyetine Has olan DEVLETÇİLİK karma bir modeldir.

                Genç  T.C  kuruluş günlerinde, nasıl bir ekonomik sistem uygulayacağını belirlemek için;Ekonomist yetiştirmeye çalışırken İZMİR İKTİSAT KONGRESİNİ düzenlemiştir. Amaç;

                Hangi sistem bize uyar?

                Biz hangi sistemle EKONOMİKKALKINMAYI sağlarız? Arayışı idi.

                M. Kemalin Planlı döneme başlayışı ve KAMU İKTİSADİ TEŞEBÜSLERİ için önemli bir adımdır.

                Dünyada ilk planlı dönemi başlatan Sovyetler Birliği ikinci Devlet  ise genç TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR.

                M. Kemalin bolşevikler devriminin (Rusya) Lideri Lenin  ile mektuplaşmaları vardır. Hatta TKP yi bile kurdutmuştur. ( M. SUPHİ Bşk) Dünya Ekonomik krizle uğraşırken M. kemal 1929 yılında DUYUNU UMUMİYE (Yabancı Borçlar)borçlanmasını yapıp ödemeye başlamıştır.

                Zaten M. Kemal döneminde 15 bütçenin tek açık bütçesi o yıllara rastlar.

                Kısacası Devlet işletmeleri İktisadi dünyada yerini almaya başlamış 1 ve 2 inci SANAYİ PLANLARI ile gerçekçiliğini ve önemini kanıtlamıştır.

                Ünlü Neoklasikçi Ekonomist Keynes 1939 da devletin  yatırımcılığını görmek isterim diye özetlediği karma modeli; M. kemal ATATÜRK 1931 de uygulamaya koyarak Ekonomik dehasının önceliğini de ispatlamıştır. Düşünelim bir İktisat Teorisyeni, henüz teklif aşamasında iken ATATÜRK uygulama ve sonuçlarını daha önce göstermiştir.

                KİT  ve İDT; DEVLETÇİLİĞİN uygulamadaki altın sembolleridir yani Devlet ÖNCÜ özel sektör İZLEYİCİ konumundadır.Devlet alt yatırımları yapacak, özel girişimciler Devleti izleyecektir.

                Gelin görün ki; gözbebeklerimiz TÜPRAŞ, PETKİM, TELEKOM, SÜMER HOLDİNG… gibi KİT’ler; bırakın değerinin altında maliyetinin bile çok altında ona buna usulsüzce satılmıştır. ÖZELLEŞTİRME aslında yutturmaca bir sözdür. 24 Kasım 1994 de, Özelleştirme yasası geçtiğinde; zamanın Başbakanı Boğazdaki son KOMİNİST kaleyi de yıktık, diyecek kadar nankörleşmiştir. Çünkü devletin kurumlarında yetişmiş M. Kemalin kuruduğu MECLİS’ te Başbakan olmuştur.

                ÖZELLEŞTİRME bize göre ( KİT )çiler rant edindirme uygulamasıdır.Birbirlene, yakınlarına, yandaşlarına, ona-buna kıyakçılık yapılmış;acımasızca fırsat GANİMET  bilinmiştir ve bizlerde, seyrederek kandırıldığımızı  gönlümüzce onaylamışızdır.ATATÜRK ün tüm mirasları, anıları, ilkleri, talan edilmiş PEŞKES çekilmiştir.Üstelik son torba yasasında, satışı üzerinden beş yıl geçen ÖZELLEŞTİRMELER hakkında iptal yasası AÇILMAMASI hükme bağlanmıştır.

            Demek ki usulsüz satış, ucuz satış, hileli satışların olduğu kesindir. Kaygı ve korkuları haksız satıştan kaynaklanmaktadır.İşte, Siyasilerin işlemesi gereken en önemli konu; Özelleştirilen İşletmelerin TELAFİSİ olmalıdır.İktidar talipleri siyasiler seçim beyannamelerine şu satırları koymalıdırlar. Satılan devlet işletmelerini usulsüz satıştan dolayı devletleştireceğiz kaç paraya satıldı?  Değerini verip devlet tarafından yönetilmesini sağlayacağız. Yalnız burada önemli bir noktayı da unutmayalım: Yönetimde siyasetin borazanları değil, işin ehilleri olacak. Günümüzün teknolojisi ile donatılacaktır. Her devlet işletmesinin karından YENİ İŞLETMELER KURULACAK hem işsizlik azalacak hem de gereksiz kapasite üstü maliyetler azalacaktır.

                Yıllardır T.C’nin gururu olan devlet işletmeleri Türkiye’nin umudu durumdadır. Dünya 350 yıl daha devlet işletmeciliğine muhtaçtır. Biz, ‘‘Ülkenin çıkarını değil kendi çıkarını düşünenlerle ‘’ taban tabana zıtız. Üstelik Kurtuluş Savaşımızın başlarında (1919) bize MANDALIK teklif eden ABD ye; Atatürk Orman Çiftliğinin arazisini ikram edenlerle mutlaka hesaplaşacağız.

                Devran böyle sürmeyecektir.

                Hak bildiğimiz bir yolda bizlerde bir kervanız.

                Onlar demi devran biz kervanız. Yolumuz bellidir.

                Yolumuz açık olsun.