Hani, kazandıkça daha çok, daha çok kazanmak isteyenler var ya. ‘...İki kat hiçbir yerimize yetmedi!...’ dediler.

                                                       **

Bir zaman sonra imar üç kata çıkarıldı. Hiç kimseye, ne o kararı alanlara, ne arsa veya arazi sahiplerine bir küçük teşekkür bile etmediler.

                                                       **

Sadece üç-beş ay sessiz kaldılar. Ardından karın boşluklarından ses gelmeye başladı. ‘Yok, merdiven boşluğu’ dediler. Yok, ‘dördüncü kat hoşluğu falan’ diye söylendiler. Dilaltından, ‘4’ü dillendirmeye başladılar!

                                                       **

Önceki gün bir mektup aldım. Elektronik mektup, mail falan değil anlayacağınız. Baya bildiğimiz PTT pullu beyaz zarflı bir mektup. Selam sabah sonrasını birlikte okuyalım;

                                                        **

‘..Üç erkek kardeşiz. Babam birkaç yıl önce sizlere ömür. Köy yerinde, üç oğluna, 3 dönüm, imara açık bir arsa bıraktı. Kardeş başına bin metrelik birer arsa anlayacağınız. Üç kardeşten en küçüğü olan yani ben;

                                                        **

Arsa pay edilir edilmez, bana düşen bin metrelik arsaya hemen ikişer katlı, her katı dörder daireli iki bina kondurdum. Elimde 16 daire oldu. Kimini sattım, kimini kiraya verdim. Allah bereket versin! Büyük ağabeyim için, ‘arsasına benden daha çabuk binalar yapar’ diye düşündüm ama yanılmışım.

                                                        **

O bayağı bir bekledi. Ne zaman üç kat izini çıktı. O zaman gitti binaları kondurdu. Onun da şimdi, her katı dörder daireden, üçer katlı iki binası var. Yani 12+12 toplam 24 dairesi oldu. O da benim gibi, kimini sattı, kimini kiraya verdi.

                                                       **

Ben iki kat izninde, biraz daha beklemediğim için, hemen bina yaptırdığım için çok pişmanım. Büyük ağabeyim bana göre tam zamanında yaptı diye düşündüm. Kahvede karşılaştık, baktım arsaya bina yaptırdığı için çok pişman.

                                                        **

‘Niye pişmansın ki? Bak biraz bekleyip fazladan 8 dairen oldu’ dedim. Bana dönüp, ‘Ya kat izni dört kata çıkarsa’ demez mi? Sonra da, ‘Dört kata çıkarsa 12 daire zararım olur’ dedi. Dondum kaldım! Ben kendi zararımı hesaplayamıyorum gayri. Ayrıca, küçük ağabeyimin arsası daha öyle duruyor..’

                                                         **

Diyerek benden akıl istiyor anlayacağınız. Bilmiyor ki, kelin ilacı olsa kendi başına sürecek! Neyse. Üşenmedim, oturdum bu arkadaşa bir mektup yazdım. Bu arkadaşa dedim ki, ‘Bak kardeşim; Allah sana bir baba vermiş, o babaya da, size bıraksın diye bir arsa. E be hıyar!

                                                         **

Sen şimdi bırak ağabeylerinin ne yaptığını, ne yapacağını. Allah sana hafiften bi zenginlik vermiş. Daha önce hayal bile edemeyeceğin durumdasın. Yani 16 dairen var. Satarak kazandığın veya kira olarak kazandığın o para, daha önceki gelirinin nereden baksan 20 katı. Fazla zıplama, meşru olarak kazandığın o parayı çıtır çıtır ye..’

                                                             **

Ve sonra da yazdığım bu mektubu beyaz bir zarfa koyup, PTT pullunu da yapıştırıp mektubunda belirttiği adrese gönderdim! Umarım bir daha dönmez!..