Hayat artık herkes için zor. Kimi veliler de yaşadıklarını anlatamaz günlerdeler.
Ama, hepimizin gözü gönlü şu birkaç hafta çocuklarımızın okullarında olmalı.
Siz, ben, hepimiz; kısalan gündüzler nedeniyle kırılganız. Kolay üşür, çabuk yorulur, hastalanır, sert-sesli tepkisel sohbetler bitiririz. Çünkü?
O güneşli-aydınlık günler bitiyor. Yeşil yapraklar da sararıp soluyor, dökülüyor. Az serinlikte aksırık, öksürük, ateşe düşmeler başlıyor.
***
Ya okula giden çocuklar ne yapsın?
Karanlığa uyanıp, yataktan kalmaya zorunlu sabahlar başladı. Okul servisinde; sabah giderken, akşam eve dönerken uyumalar da başladı!
Özel kimi okullar dışında; okulda olmak artık hiçbir öğrenci için de keyifli değil. Her okul öğrenciyi mutlu edecek donanımlara sahip olamaz ki.
Veli, keşke önce kendisini ve çocuğunu sağlıklı-doğru irdeleyebilse? Yanlışı, her olumsuz sonucu sadece eğitim dünyasına yüklemek sorunu asla çözmüyor.
Okullara gitmelisiniz? Saçmaladığınızı zannetseniz bile, kafanızda sorun sandığınız ne varsa, Okul Yönetenlerine sesli olarak suçlamadan sorulmalı.
Hem de yeterince anlayana kadar! Çünkü, bugün okullarda çocuklarınız da öğrenmek istediği her şeyi sormaktan korkabilir? Bunu bile görmek isteyin.
***
Okulları kenar mahallelerde olan veliler! Okulunuzun mekanı eski, yetersiz olabilir. Eğitim araç gereçleri az, eski-yetersizse, susmayın, konuşun, isteyin.
Muhtarlar günün Seçilmiş Yönetenlerince baş üstünde taşınıyor. Eksiklikleri muhtarı da okula davet edin paylaşın; sorunu Yönetenlere öyle de taşıyın.
Şu bilinir; İktidardaki Yönetenler yaptığı hiçbir iş için, Ayranım Ekşi demez!
Amaa..Çocuğunun eğitimi, eğitim sorumluluğu ilkin Ailede başlar. O denetim, şu önerdiklerimiz ile bitmez. Çocuğunuzla arkadaş olmalısınız!
Hiçbir çocuk sandığınız gibi; küçük saf deneyimsiz değildir. Neleri sevdiğimiz, hangi cevaplardan hoşlandığımız, neleri ödüllendirdiğimiz çocukların ezberidir.
Nelere kızdığımız, niye, nasıl cezalandırdığımız hakkında çocuklar kitap yazar.
Okulu ve dersleri sadece çocuktan dinlemek de yetmeyebilir. Okula bir aile büyüğü toplantılar-görüşmeler için savsaklamadan gitmeli.
***
Anne-Babaların; yaşadığımız dünyanın ve ülkenin, sosyal-siyasal gündemlerini çocuklarından daha iyi izlediğini varsayarız. Öyle de sayalım:
Dünya da, Türkiye de, hiç kimsenin öngöremediği kadar hızlı nüfus artışı yaşadı. Ülkemiz gibi, bir çok ülke de Denetlenemeyen Göçlerle karşılaştı.
Sokaklar, çarşılar, okullar-sınıflar yabancı kalabalıklaşmalara mecbur oldu.
Oturacak kendi evi olmayan, kiracı insanlarımızın kiralık ev sorunu da büyüdü; işsiz insanlarımız iş bulması da zor değil, imkansız hale geldi.
Başını kaldırdığında dünyanın hemen her kıtasında savaş ve ayaklanmalar var.
Biz bu zamanların içinden sorumluluklarımızı paylaşarak çıkmak zorundayız. Öğrenci çocuğu olan ailelerin işi de hepimizden fazla.
Çünkü; bugünün öğrencileri bu ülkenin yakın geleceğini kuracaklar. İyi eğitim almaları velinin de işin içinde olmasına çok bağlı.
Ver eline son model telefonu, al günün en marka giysilerini; yolla okula! Yok öyle! Akşam; iş ve okul sonrası mini bir “okulda bugün, ev ödevi sohbeti” şart.
***
Şu biraz önyargılı gözlemimi yazmazsam, sanki sorumluluk savsaklarım:
Şu sıra, Anne-Baba-Çocuklar; 4 kişilik çok aile ile karşılaştım…Dondurma keyfi için Ailece çıkılmış. Bir ellerinde dondurma, diğerinde cep telefonu?
Birisi bir şey sorsa, diğeri başını bile kaldırmadan savsaklayıp, cep telefonuna kilitleniyor. Saatler geçiyor, her soru için herkes herkesi savsaklıyor.
“ Zamanla belki geçer bu aşkta, hicran da !” diyen şarkıyı anlamadan yılları es geçtik belki? Tamam, toplumsal bu süreçte geçer.
Ama, siz çocuklarınızın okulunu kimselere bırakmayın. Çocuğunuz Sizin; O’nun geleceğini kurmak için, okulunuzla okulda olun.
Sonbaharı, kısalan günleri; gençlerin bizlerden daha bıkkın, yorgun olabileceğini de unutmadan !