1 Kasım seçimlerinden sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nde sert rüzgarlar esmeye başladı. Yapılan son seçimde alınan başarısızlık, altı ayda kaybedilen kırk milletvekili ve böyle bir görüntüde haklı olarak ortaya çıkan muhalefet, parti içinde Genel Başkan Devlet Bahçeli imzalı rüzgarın, hatta fırtınanın esmesine neden oldu..
**
İl teşkilatlarının, ilçe teşkilatlarının kapatılması. Birçok ismin kesin ihraç talebiyle disiplin kurullarına sevk edilmesi de, Genel Başkan Bahçeli’nin imzasını taşıyor..
**
Muhalefet, çıktı olağanüstü genel kurul için imza topladı. Bu mekanizmayı çalıştıracak imza sayısına ulaşmalarına rağmen, genel başkan tarafından reddedilince olaylar farklı boyutlara gelmeye başladı..
**
Ancak nedense herkes, özellikle de, Devlet Bahçeli’ye yakın olanlar, atılan imza oranına, kapatılan il ve ilçe teşkilat sayısına ve de ihraç istemiyle disipline sevk edilenlerin sayısına bakıyor. Nedense hiç kimse, bu partinin gerçek tabanını görmezden geliyor..
**
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurultay delegesi sayısı bin yüz elli civarında. İddialara göre, beş yüze yakını muhalefete imza vermiş. Yani, ‘Biz Devlet Bahçeli’den memnun değiliz’ demiş. Genel merkez ve Bahçeli’ye yakın olanlar, bu orana bakıp, ‘Çoğunluk hala bizde’ falan diyorsa çok çok yanılıyorlar demektir..
**
Zira Milliyetçi Hareket Partisi’nin tabanındaki, Devlet Bahçeli muhalefeti, imza veren kurultay delege oranının çok çok üzerinde. Şahsen konuştuğum her on MHP’liden abartmadan söylüyorum en az yedisi-sekizi Devlet Bahçeli’nin gitmesini istiyor..
**
Yani anlatmak istediğim, tabandaki muhalefet, kurultay delegeleri arasındaki muhalefet oranının çok üzerinde. Bunu partiyi yönetenler çok iyi görmeli. Sadece seçilmiş kişilerin bakış ve görüşüne göre yorum yapılması bence çok hatalı..
**
Birkaç gün önce sohbet ettiğim partililerden birinin, ‘Devlet Bahçeli böyle bir zamanda gitmeyecekte ne zaman gidecek?’ sözü her şeyi anlatıyor gibiydi. Bu soruyu, ‘Devlet Bahçeli’nin bugün gitmesi, partiye zarar mı verir, artı mı getirir?’ diye de sorabiliriz. Evet gerçekten Bahçeli bugün partiyi bıraksa ne olur? Mesela, yerine Meral Akşener geçse nasıl olur?..
**
Akşener demişken devam edeyim. Parti tabanında çok ağırlıklı olarak Meral Akşener beklentisi var. Akşener’e çeşitli nedenlerden ötürü muhalefet edenler yok mu? Var tabi. Devlet Bahçeli için, ‘Sonuna kadar yanındayız’ diyenler yok mu? Var tabi. Ama ağırlıklı olarak Akşener, tabanın beklediği ve umut bağladığı tek isim..
**
MHP Devlet Bahçeli önderliğinde yirmiden fazla seçime girdi. Hiç birinden de alkışlanacak veya rakamsal artı oranında bir başarı elde edemedi. Hepsinden önemlisi, Alparslan Türkeş döneminde, ‘Tek başına iktidar’ olarak gösterilen hedefte, bugün iktidarın, ‘i’ harfi bile kullanılmaz oldu..
**
Düşünün, hedefsiz bir parti konumuna gelen MHP’nin, yeniden o hedef için meydanlara çıkması Devlet Bahçeli ile mümkün olabilir mi? Bugüne kadar Bahçeli yönetiminde bu hale gelen partinin, elbette kuruluş sebebi olan hedeflerinden sapmadan yeni enerjiye, yeni yönetim biçimine ihtiyacı var..
**
Bu enerjiyi şahsen, Meral Akşener’de görüyorum. Bahçeli’nin üzerindeki tükenmişlik sendromunun aksine Akşener, çevresine ve ülkeye enerji saçmaya başlayan bir siyasi argümandan söz ediyoruz..
**
Sadece MHP tabanında değil, diğer partilerin tabanından da gizli ilgi ve destek bulan Akşener’in hızla genel başkanlık koltuğuna doğru koştuğunu herkes görüyor. Genel başkan olması halinde ki, bu bana göre kaçınılmaz, 2019’da yapılacak yerel ve genel seçimlere kadar partiyi önemli bir noktaya taşımayı başaracaktır..
**
Ne Devlet Bahçeli düşmanıyım, ne de Meral Akşener’in destekçisi. Bu yazının yazılış sebebi, ciddi, iktidarı terletecek bir muhalefetin oluşmasına katkı vermek içindir. Ve de sık sık duyduğumuz, ‘Ülkede muhalefet yok ki’ veya ‘AK Parti’den başka parti mi var ki oyumuzu ona verelim’ söylemleri de Akşener’in gelmesiyle ortadan kalkacağına inanıldığındandır..
Son bir soru: Devlet Bahçeli Gar Meydanı’nda, Meral Akşener Kent Meydanı’nda aynı anda miting yapsa, hangisi daha fazla kalabalık toplar?
