Toplum olarak öyle alıştık ki, artık hepimizin bir uzvu gibi oldu. Kredi kartlarımız evde unuttuğumuzda sanki bir organımız evde kalmış, kolumuz kanadımız kalmış gibi hisseder olduk.
Dün okuduğum bir haberde Türkiye’de şu anda 121.400.000 adet kredi kartı varmış ve bu kartlar her an kullanımda. Bu rakam yaklaşık olarak Türkiye’deki toplam nüfusun 2 katı.
Kredi kartı’nın ne olduğunu aslında çoğu kullanıcı farkında değil. Kredi kartını kendisine ait bir kıymetmiş gibi görür.
Kredi kartı aslında bir kıymet değildir. Borçlanma aracıdır. Kart sağlayıcı bankaların kişilere faiz yada kar payı karşılığı bu kredileri tanımlar ve kullanma hakkı verir. Bu kredi limitleri belirlenirken de kişinin gelir düzeyi etraflıca araştırılır ve kredi alma koşullarını sağlayanlara yani verdikleri bu kredileri geri tahsil edebileceklerinden emin olduklarına bu kartlar dağıtılır.
Biz de cebimizde her an patlamaya hazır bu bombalarla bakkalarda, marketlerde, mağazalarda, alışveriş merkezlerinde, sinemada, internette yani her yerde çılgınlar gibi alışverişler yaparız. Çoğu zamanda aslında hiç ihtiyacımız olmasa da sadece başkasında gördüğümüz ya da reklamlarda izlediğimiz bir ürünü alırız. Bankalar bu tarz harcamaları da teşvik etmek için de çok fazla cezp edici kampanyalar önümüze getirir.
Ay sonu hesap kesim tarihi geldiğinde, ekstre elimize ulaştığında listedeki çoğu harcamayı hatırlamayız bile.
Şimdi artık hepimiz borçluyuz.