20 Yıllık Kırkpınarlıyım ! Son aylarda sağlığım biraz sallandığı için ortalıkta olamadım. Ama, tek ağacı, tek taşı yerinden oynasa içim gidiyor.
Artık iyiyim diyorum. Ama Sonbahar bile bitiyor. Güz yaprakları dökülüyor. Dağların, bahçelerin yeşili soluyor, sarıya, çürüyüp kahve renge de dönüşüyor.
Tabii ki tarlalara, bahçelere, sokaklara da dökülüyor. Manzara harika da, sokaklar ve çevre de çöp yığını kirliliğine mahkum.
Dün, hemen her gün yaşanan manzarayı da yazayım; tabloyu siz tamamlayın:
***
Salı öğleden sonra Kırkpınar’ın göz bebeği İpek Yolunda Kurtköy Deresi’ne doğru yürüyoruz. İpek Yolu’nun, turizm kalbinin ortalarındayız.
Camiye 300-400 metre uzaktayız. Cami de görünmüyor, sohbetlere oturulacak nefis çay bahçeleri ve yiyecek içecek mekanları da. Çünkü:
Biz turizmi de, sağlıklı temiz havayı da, doğa ve çevre korumayı da bilmiyoruz.
Sözde temizlik yaparız. Dökülen yaprakları, dalları süpürür, yığın yaparız. Kim onca yığını toplayacak, götürüp nereye atacak? Çak kibriti işi bitir!
Çevrede 100 binlerce para harcanıp yapılan onca iş yeri var. Orada iş bulan bir dolu insanımız var.
“ Kırkpınar’da yaşanacak harika bir Doğa-Çevre var!” diye gelip yerleşen de var; günü birlik keyif yaşamak için gelen de var…
Eee, peki insanları boğan, zamanlarda ve her zaman, bitmeyen bu yaprak ve bahçe çöpleri yakmanın dumanları ne?
***
Dün İpek Yolu’nda olanlar böyleydi. Çarşamba sabahı-bugün-erken şahane güneşli bir sabaha uyandım. Lodos yaprakları dökmüş, ortalık berbat.
Evimin çevresindeki dal ve yaprakları süpüreyim istedim; bahçedeyim…
Dünyada hiçbir çağdaş turizm beldesinde böyle bir şey yaşanmaz. Güral Otele 250-300 metre uzaktayım. Ortalık pis bir koku ve dumana boğulmuş.
Şu satırları yazdığım sırada saa 14.15 gibi ve dağlar bile dumanla kaplı.
Eee; Hani,“ Turizm Şehri olacağız!” diyen İl Yönetenleri nerede? Ballı turizm kredi duyuruları yapanlar, alanlar nerede?
Hemen her gün, inanın her gün bu yollardan geçen Belediye Zabıta binek otolarını görürüm.
Ben bu yakılan çağdışı, boğucu, zehirli dumanları görürüm de Zabıta görmez mi? Görür, ama çözüm bulamaz, yapmaz, doğruyu öğretmezse O insan yakar.
Çözüm yok mu? Var ve de çok da kolay. Tabii, “ Samimi NİYET!” her şeydir. Niyetli olunan Namaz gibi…
***
Yaratılmışı en doğru ve iyi korumak için, Halktan Gizli Saklı Rant Projeleri olmamalı. Halk bir karşı proje sözü ederse, Yöneten bin kere durup düşünecek!
Dünyanın en büyük turizm şehir ve beldeleri bile, çok yaprak döken ağaçlarla bezeli bir şehirse, Güz-Sonbahar ayları çileli geçer. Bedeli de ödenir.
Dalı, yaprağı, bitki çöplerini düzgün toplarsın. Yerel Yönetime haber verirsin, gelip alınır, doğru yere de dökülür. Yakılmaz, yaşam zehirli dumana boğulmaz
Saat 14.40 şu an baktığım tepeler dumandan görünmüyor; hadi sen yaz?
***
Büyükşehir Başkanı Ekrem Yüce,“ SUBÜ-Uygulamacı Üniversitemiz ile Vektörle Mücadele Projesi başlatıyoruz.” sözleri çözümün ilk adımı gibidir.
“ Vektörle Mücadele !” projesi sivrisinek dahil, doğaya-yaşama zararlı her haşaratı kapsamalı. Şu yaza çevremizde yaşadıklarımız gerçekten ürkütücüdür.
Yaprak dal yakılan, boğucu nefesleri kesen şu havada bile; bahçemizde sineğe benzemeyen küçük, ama bulut topluluğu gibi uçuşan haşereler tepemizde.
Gelinse, şu gün bile havada bulut gibi uçtukları görülür. Nedir bilinmez?
Bu yaz 24 komşumuzun olduğu bahçede oturmak ilk kez işkenceye dönüştü : -( Sinek gibi havada uçan, kuru dal gibi bir haşarat herkesin canına okudu.
Isırdığı kol, ayak insanları acı içinde kıvrandırdı. Ayağı, kolu kızaran şişen yara olan arkadaşlarımızın doktora gittiği de oldu. Nedir, çözüm nedir, O da yok.
Sağlık için de, Turizm ve Hava, Doğa kirliliği için de SB Büyükşehir ve özelde de Sapanca Belediyesi erken ve etkin çözümler bulursa kazanımlar başlar.
“ Eğitim Şart !” lafı da boşa edilmemeli. Sapanca, Kırkpınar, Kurtköy her yerde Sosyal-Kültürel etkinlikleri mekanları yapıldı. Katılım da çok ama:
Geçen hafta,” Anız yakmak günah !” diye, köylümüzü uyarma ihtiyacı duyan Sayın Bayraktar’ı okuyunca aklıma gelmişti.
İlçelerimizde artık bir dolu eğitim mekanı var. Üniversite-İlim Bilim de var; toprağı-tarlayı-üretmeyi bilen ustalarımız da çok…
Haftanın iki günü toplansın belde insanları…Ağaç, sebze, meyve, hemen her gıda topraktan gelir. Onların dökülen, yerken artan, çürüyen her şeyi toprağın.
Anızı da, tek bir çöpü de yakmayın; toprağı eşeleyin, altına gömün. Kendinden üremiş her şey toprağın en güzel gübresi, güçlenmesi yenilenmesi olur.
Benim anlatmam yanlışsın. ; doğruyu bilen ustalar halkına anlatmalı. İlkin de; hayatı zehirleyen şu bitmek bilmez yaprak çöp çalı yakmak önlenebilmeli!