Adapazarıspor kim ne derse desin Adapazarı Belediyesinin desteği ile bu ilin futbolunda açan önemli bir çiçek.

   Bu çiçek koklanıp bir kenara atılacak bir bahçe ürünü değil.

  Neden Adapazarı iki ile yine Mavi-Beyazlı ekibin futbol bahçesinde geziniyorum.

  Dün Adapazarı diyerek bir düşüncemi Salı Sofrasında takipçilerimin önüne koydum.

  Bugün sizi yönetim yarışının yaşandığı Adapazarıspor’un geçmişine doğru taşımak istiyorum.

  Mavi-Beyazlı ekip Başkanlığını Nejdet Tömekçe’nin, Teknik sorumluluğunu Ercan Zorlu’nun yaptığı kadro ile BAL’a çıkma başarısını gösterdi.

  Bu süreçte Adapazarı Belediye Başkan yardımcısı Rıdvan Sezer’in( Belediye kanadından)  Tömekçe başkanla el ele vermesinin bu başarıda pay sahibi olduğuna vurgu yapmak gerek.

  Sonra ne oldu? Adapazarıspor üç yıllık bir projeyi, 3. lig yürüyüşü için Hikmet sevim’in önüne koydu.  

  Bu proje heyecan yarattı yaratmasına da, beklenen başarı gelmedi.

  Neden gelmedi, niçin gelmedi? O günleri geçmişte çok eşelediğimiz için o günün düşüncelerini tekrar vizyona koymak istemiyorum.

  Bir şeyi net söylemek gerek o süreçte Adapazarı belediyesi bu projeye bayağı yüklü finans desteği verdi.

  Sevimden sonra ne oldu?

  Cihan Yıldıran Başkanlığında, İsmail Gürses’in, Halit Evin’in destek verdiği sivil yönetim süreci Karamandaki Adapazarıspor’a istenilen arzu edilen hedefi getirmedi.

  Bu süreçte  bırakın 3.ligi, Adapazarıspor’u bulunduğu BAL liginin dışında kalarak çok daha büyük hayal kırıklığı yaşadı.

  Blerim Mula, olmadı.

  Necmettin Sert olmadı.

  Ercan Konuklar olmadı.

   Hiçbiri Teknik adam olarak kötü gidişe derman olamadı.

   Ve Adapazarıspor kapısından içeri bu sefer Taçspor da BAL mutluluğu yaşayan İbrahim Nalbant dönemi devreye girdi.

  Bu gelişmenin ortaya çıkmasında Adapazarı Belediyesinin futbola yönelik hizmet paketine uzak durmasının, bir yerde futbol yükünü sırtından atma eğiliminin önemli rol oynadığı bilinen gerçek.  

  Hikmet Sevim’den sonra bu bağlamda geri adın atıldığını daha net bir düşünce olarak ifade etmek bu işin doğru analizi olur.

  Bu düşünce eşliğinde Mavi-Beyazlı ekip İbrahim Nalbant’a teslim edildi.   

  Nalbant Başkan bu sürecin ateşini Belediyeden çok fazla destek almadan iki yıl içinde “Ben BAL’a çıkacağım” iddiasıyla yaktı.

  Onun bu rüyası Play-Off’u gördü ama BAL’a ulaşamadı.

  İki yıllık sürecin ardından gelinen noktada şu günlerde İbrahim Nalbant bırakacak mı? Bırakmayacak mı?  Tartışması almış başını gidiyor.

  Bu boşlukta Adapazarı Belediyesi “ emanet bize gelirse gereğini yaparız” diyor ve emaneti beklediklerini de deklare ediyorlar.

  Spor Kamuoyuna Başkan adayı olarak da kulübün yapısını çok iyi bilen İsmet Akdemir’in adını taşıyorlar.

   Adapazarıspor da ne olacak?

   Eski yönetim yola devam edecek mi?

   Nasıl bir yönetim karşımıza çıkacak? Belediye ile mevcut yönetim arasında git-gellerin yaşandığını bilen biri olarak, buradan şu düşüncemi net bir şekilde deklare etmek istiyorum.

   Adapazarıspor  son yıllarda başarısız sezonlar yaşasa da, futbolumuzun içinde marka değeri olan bir takımdır.

  Bu marka değeri olan takım birden büyük hayallerin içinden çıkartılıp, küçük hayaller içinde dolaştırılamaz.

  Merkez Amatör futbolunun içinde Adapazarıspor’un misyonu bir çırpıda bir kenara itilemez. Ancak son yıllarda Adapazarıspor’un içinde olanlar şunu da çok iyi test etmeliler, biz neden başarılı olamadık?

  Başarı için neler yapılmalı?

  Bu soruların yanıtını bilenler cebine bu bilgileri doldurup Karamandaki tesislere gelsinler.

  Sonuç olarak yola devam edenler başarısız kabul edilen süreci isabetli nokta atışlarla başarıya dönüştürmek zorunda olduklarını bilerek yola çıkmalılar.