Bir şehirde yetişen değerlerin kıymeti bilinmezse, o şehrin yarınları karanlık olur!

Şehirleri yönetenler, şehrin tarihi, kültürel mirasına sahip çıkmalıdır!

Yöneticiler, tarihe mal olmuş şehrin önemli şahsiyetlerinin isimlerini unutturmamak için projeler üretmelidir!

Şehrin tarihi ve kültürel zenginliğini arttırmak için, tarih nezdinde önemli şahsiyetleri anma günleri, konferanslar, sempozyumlar, yaşayan edebi değerler için söyleşi ve imza günleri düzenlenmelidir!

Bu tür etkinlikler, belediyelerin bünyesinde kurulan Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından düzenleniyor!

Bugünkü köşe yazımda Hendek şehrinin Cumhuriyet yılları dönemine damga vurmuş iki isimden bahsedeceğim!

Vereceğim bu iki ismi akrabaları hariç, Hendek şehrinde kimse tanımıyor!

Bu iki isim; Mehmet Asaf Saygun ve Mehmet Fahrettin Başel

Mehmet Asaf Bey, Kaymakam Mehmet Fahrettin Başel’e göre çok şanslı, çünkü onun ismini, bizim lise yılları döneminde tarih öğretmenimiz olan Murat Cebecioğlu ortaya çıkardı.

Murat Cebecioğlu (Heredot) yazmış olduğu “Sarıkamış’tan Volga Kıyılarına” Kitabında Mehmet Asaf Bey’i anlatmıştır.

85 bin nüfuslu Hendek’te kaç kişi bu kitabı okumuştur?

Ben bile Hendek Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Kemal Atala’nın tavsiyesiyle okudum ve okuduktan sonra birkaç kişiye önerdim!

Murat Cebecioğlu’nun bu kitabını başta belediye başkanı Turgut Babaoğlu ve Belediyenin kültür müdürü okumalıdır!!!

MEHMET ASAF BEY KİMDİR?

Mehmed Asaf Bey, 1896 yılında Hendek ilçesinin Başpınar mahallesinde dünyaya geliyor. Babasının adı: Osman, Annesinin adı: Zehra'dır.
Mehmed Asaf Bey, Hendek'te ilkokulu ve rüştiyeyi bitirir. Çocukluk ve gençlik yılları Hendek'te geçer. Askerlik çağı geldiğinde Düzce Askerlik şubesine çağrılır ve Kağıthane Kışlasına gönderilir. Mehmed Asaf Bey, Kağıthane Kışlasında yedek subaylık eğitimini tamamladıktan sonra, Kafkas Cephesine gönderilir.
Mehmed Asaf Bey, 13 Temmuz 1916 tarihinde Kelkit ilçesine bağlı Güzyurdu köyü yakınlarında Ruslarla yapılan savaşta esir düşer. Ruslar, Mehmed Asaf bey ile birlikte 95 Türk subayını Bayburt, Erzurum, Hasankale, sarıkamış, Kars ve Erivan yoluyla Tiflis'e sevk eder. Tiflis'te 1 ay esir kalan Mehmed Asaf bey ve 95 Türk Subayı, Volga nehri kıyısında bulunan Vetluga kasabasına sevk eder.
Mehmed Asaf Bey ve 95 Türk Subayı Rusya'da 3 yıl esir kalır. Rusya ile Osmanlı Müttefiklerinin 1918 yılında imzaladıkları Birest-Litwoks anlaşmasıyla esir hayatı sona erir ve Hendek'e döner. Mehmed Asaf beyin bu dönüşü, mondros Mütarekesinin imzalandığı günlere rastlar.
Hendek'e dönen Mehmed Asaf bey, Hendek Hükümet Konağının önünde arzuhalcilik yapar. Edebi yönü kuvvetli olan Mehmed Asaf bey siyasetle de ilgilenir. Hürriyet ve İtilaf Partisinin Hendek şubesinde görev alarak siyasi faaliyetlere başlar.

Sapanca İlçesine bağlı Derbent Nahiyesi Müdürü Şemsettin beyin tuttuğu bir defterde yazan notta Mehmed Asaf beyin adı yazar. Bu defter yüzünden Mehmed Asaf beyin Yarbay Mahmut beyin öldürülme olayı ile ilgisi var diye Başpınar mahallesindeki evinden alınarak, tutuklanır...
Mehmed Asaf bey sorgulandıktan sonra Eskişehir’de bulunan Garp Cephesi Komutanlığına gönderilir. Mehmet Asaf beyin sorgulaması Eskişehir’de devam ederken, Yunan ordularının ilerleyişi Eskişehir önlerine kadar gelir. Yunan tehlikesine karşı Eskişehir boşaltılarak, Mehmed Asaf bey ve diğer mahkumlar Ankara’ya nakil edilir.
Ankara’ya taşınan harp divanında Mehmed Asaf beyin yargılanması devam eder. Hap Divanı, Mehmed Asaf beyin dosyasını Ankara 1 Numaralı İstiklal Mahkemesine sevk eder. İstiklal Mahkemesinde Mehmed Asaf beyi yargılayan heyetin başında, Atatürk’ün en yakın arkadaşı Kılıç Ali var!!!
Günlerce süren yargılama sonunda Mehmed Asaf bey idama mahkum edilir. İdam kararı yüzüne okunan Mehmed Asaf bey askerler tarafından hücresine götürülürken askerlere, beni asamazlar, söyleyeceklerim var, der. Mehmed Asaf bey bu sözlerinden sonra Kılıç Ali’nin karşısına getirilir. Mehmed Asaf bey, kendisinin Ali Fuat Paşa tarafından ilan edilmiş umumi affa mazhar olduğunu, bu sebepten idam kararının kaldırılmasını Kılıç Ali’ye söyler. Kılıç Ali bu konuşma üzerine yan odaya geçerek, Ali Fuat Paşa ile makine başından şifreli görüşme yaparak, Düzce-Hendek isyanlarında affa mazhar olmayanların listesini ister. Ankara’ya gönderilen listede Mehmed Asaf beyin ismi yoktur ve idamdan kurtulur.

Yeniden yargılanan Mehmed Asaf beye sürgün kararı çıkar. Mehmed Asaf bey, Eğridir Gölündeki Can Adasına sürgüne gönderilir. Mehmed Asaf bey, Can Adasında 2 yıl kalır. 2 yıllık sürgün hayatının sonunda af çıkar. TBMM Sakarya Meydan muharebesi kazanıldıktan sonra, siyasi suçların affedilmesi konusunda kanun çıkarır. Çıkarılan af kanunu ile serbest kalan Mehmed Asaf bey, Hendek’e döner. Hendek’e dönen Mehmed Asaf bey, Hükümet Konağı önünde arzuhalciliğe devam eder.

Mehmed Asaf bey 2 evlilik yapmıştır. İlk eşi Zekiye hanımdan Orhan ve Turan adında 2 oğlu ve Numan adında 1 kız çocuğu, ikinci eşi Seher Hanımdan Zehre ile Leyla adında iki kız çocuğu vardır.

1 Mart 1976 tarihinde Hendek’te vefat eden Mehmed Asaf beyin mezarı, Hendek Belediyesi Asri Mezarlığındadır…

MİLLİ MÜCADELE YILLARININ KAYMAKAMI MEHMET FAHRETTİN BAŞEL KİMDİR?

Kaymakam Fahrettin Başel, 1890 yılında Hendek ilçesinin Lütfiyeköşk mahallesinde doğdu. Kaymakam Fahrettin Başel Medrese hocalarından Hoca Ferhat Efendinin oğludur.

Kaymakam Fahrettin Başel, Hendek Rüştiyesi, Vefa İdadisi’ni bitirdikten sonra Mekteb-i Mülkiye okuluna girdi. Mülkiye’den 1911 yılında mezun oldu. Suşehri, Reşadiye, Kiğı, Ahıska, ve Görele kazalarında kaymakamlık yaptı.

Mondros Mütarekesinden sonra kaymakamlıktan istifa ederek ayrıldı. Ordu’da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurdu. Bucak ve Azim adlı gazeteleri çıkararak Millî Mücadeleye destek oldu.

Ocak 1924’te tekrar idare mesleğine döndü ve Borçka, Ilgın, Feke, Torbalı, Yıldızeli kaymakamlıklarına atandı. İkinci kez getirildiği Ilgın kaymakamlığından emekli oldu.

Kaymakam Fahrettin Başel, 1962 yılında Hendek’te öldü. Mezarı Hendek ilçesinin Lütfiyeköşk mahallesinde bulunan aile kabristanlığındadır.

MEHMET FAHRETTİN BAŞEL’İN ESERLERİ:

Ordu Külliyatı (1934)

Sivas Bülteni (1935)

Milli Mücadele yıllarında iyi bir Kuvayi Milliyeci olan Kaymakam Mehmet Fahrettin Başel’i Hendek’te kimse tanımıyor!

Bırakın Hendek’i köyünde kimse tanımıyor!

Geçmiş Belediye Meclis Toplantısında bu durumu dile getirdim. Başkan Babaoğlu Lütfiyeköşk mahallesinin damadı olduğunu, fakat böyle bir ismi duymadığını söyledi. Hatta Lütfiyeköşk mahallesinden olan AK Parti Grup Sözcüsü Hamit Canlıya bu ismi tanıyıp tanımadığını sordu. Hamit Canlıda tıpkı Başkan Babaoğlu gibi tanımadığını söyledi.

Başkan Babaoğlu ve AK Parti Grup Sözcüsünün tanımadığı bir ismi, bir başkası nasıl tanısın?

Üstelik biri damat, biri de doğma büyüme Lütfiyeköşk’lü…

Bir vatandaşımız Belediye Kültür Müdürü ne iş yapar? Diye sormuştu. İşte o sorunun cevabını bu yazımızda verdik.

Belediye Kültür müdürünün görevi; şehir nezdinde önemli şahsiyetler için anma günleri, söyleşi, konferans, sempozyumlar ve imza günleri düzenlemektir.

Belediye kültür müdürü geldiğinden beri birkaç program düzenledi, fakat başarısız oldu!

Bu programlardan aklımda kalanlar; Ramazan ayı etkinlikleri, 15 Temmuz Etkinliği ve Mustafa İsen’in imza günü etkinliği!

Bana göre bu üç programda fiyaskoyla sonuçlandı. Hele hele Mustafa isen için yapılan imza etkinliği, ne belediyenin adına, ne de Mustafa İsen’in adına yakışmadı!

Belediye kültür müdürünün, dostlar alışverişte görsün mantığıyla hareket ederek programlar yapması, Hendek Belediyesinin kültür vizyonuna zarar veriyor!

Kültür müdürü sergilediği bu performansla, kendisini o koltuğa oturtanlara en büyük zararı veriyor!!!