19 Şubat 2001 tarihinde Çankaya Köşkünde Milli Güvenlik Kurulu toplandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, toplantının başında 57. Hükümetin Başbakanı merhum Ecevit’e hitaben çok ağır bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Sezer, “ Sayın başbakan çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Böyle Devlet yönetimi olmaz. Ben yolsuzlukları ortaya çıkartmaya çalışıyorum, siz beni engellemeye çalışıyorsunuz. Beni küçük düşürüyorsunuz. Kamuoyu önünde beni yıpratıyorsunuz. Ben Cumhurbaşkanıyım, her türlü yetkim var. Anayasayı bilmiyorsunuz. Sürekli Anayasaya aykırı Kararnameler gönderiyorsunuz” diye konuşurken elindeki Anayasa kitapçığını başbakan Ecevit’e doğru fırlattı.
Başbakan Ecevit, şaşırmıştı. Kendisinin Cumhurbaşkanı seçtirdiği Sezerden böyle bir davranış beklemiyordu. Ecevit, Sezer’e cevap vermeden MGK Toplantısını terk etti. Ecevit, yaptığı basın açıklamasında; “Sayın Cumhurbaşkanı Kamu Görevlilerinin önünde son derece terbiye dışı bir üslupla, bana ağır ithamlarda bulundu. Devlet geleneklerimize uymayan, eşi görülmemiş bir davranışta bulundu. Kendilerine karşılık vermeden toplantıyı terk ettim” Diye konuştu.
19 Şubat 2011 MGK Toplantısında Cumhurbaşkanı, ülkenin Başbakanını yolsuzlukların üzerini örtmekle suçluyor ve Anayasa Kitapçığını Başbakana doğru fırlatıyor…
Başbakan MGK Toplantısını terk ediyor ve Cumhurbaşkanı Sezer’i ihanetle suçluyor…
Devletin tepesinde olan “ Yolsuzluk Kavgası” yüzünden, Ülkede Siyasi ve Ekonomik Kriz başlıyor…
Devletin tepesinde olan Yolsuzluk Kavgası, Türkiye’de AK PARTİ iktidarının önünü açtı. Erbakan Hocanın öğrencisi olan Recep Tayyip Erdoğan, yolsuzluk üzerine yaptığı siyasetle önce başbakan, sonra Cumhurbaşkanı, daha sonra partili Cumhurbaşkanı oldu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasette yola çıkarken, “3 Y” diye tarif ettiği; “ Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla mücadele propagandası, seçmen üzerinde etkili oldu. Erdoğan’ın 3 Y ile mücadele sözü seçim meydanlarında tuttu. Halk, Erdoğan’ın 3 Y ile mücadele edeceğine inanarak, ilk seçimde sağdaki bütün partileri sandıkta bıraktı. Erdoğan’ın AK PARTİSİ sandıktan, tek başına iktidar olarak çıktı. Türk Milleti, Devletin tepesinde kavga eden Sezer ve Ecevit’e, kavgayı izleyen Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’ye oylarıyla iyi bir Demokrasi dersi verdi…
AK PARTİNİN YOLSUZLUKLA MÜCADELESİNE FETÖ FRENİ!...
Ak Parti Belediyeleri içindeki yolsuzluklar yüzünden, son günlerde Ak Partinin oyları düşmeye başladı. Seçmenin Ak Partiye güveninin azaldığını anlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belediyeler için düğmeye bastı. Son anda yaptığı operasyonla 6 Belediye başkanını istifa ettirerek, görevden aldı. İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Düzce ve Niğde Belediye başkanları, istifa ettirildi. Belediye başkanlarının istifalarının perde arkasında, Yolsuzluk ve FETÖ var…
Ak Parti Belediyeleri içinde örgütlenen FETÖ, belediyelerde, yolsuzlukları arttırdı. Özellikle Belediyelerin imar bölümlerini ele geçiren FETÖ, İmar Yolsuzluklarını meşru hale getirdi.
Vatandaşlardan 18 uygulamalarıyla alınan yollar, yeşil alanlar imar tadilatları yapılarak kaldırıldı. Bu araziler daha sonra, FETÖ yandaşı olan müteahhitlere bedavaya satıldı. Arınç, söylemedi mi; Gökçek’in Ankara’yı karış karış FETÖ’ ye sattığını!...
İstanbul’da Topbaş’ın ihalelerde yaptığı yolsuzlukları, imarda ki usulsüzlükleri, sattığı ve aldığı arazileri, Türkiye’de duymayan kaldı mı?...
Bırakın Türkiye’yi Amerika’da duymayan kaldı mı? Adamın bir ayağı İstanbul’da, öbür ayağı Amerika’da…
Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Ak Parti yolsuzluk konusunda sınıfta kaldı!...
AK PARTİ, YOKSULLUKLA MÜCADELEDE SINIFTA KALDI!...
Türk İş araştırmasının Eylül 2017 sonuçlarına göre, “ Dört kişilik bir Ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık harcama tutarı Açlık Sınırı:1525 TL.
Gıda harcaması ile birlikte, giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların tutarı Yoksulluk Sınırı: 4960 TL.
Bu rakamlara göre, Asgari Ücretin 1404 TL olduğu ülkemizde çalışan kesimimiz, açlık sınırının (1525 TL) altında yaşıyor.
Yoksulluk sınırının 4960 TL olduğu ülkemizde Ülke nüfusunun büyük bir bölümü yoksul sınıfına giriyor. Et fiyatlarının 50 TL yi geçtiği ülkemizde, devlet eliyle BİM ve A 101 Marketlerinde ucuz et satışı başladı. Parası çok olanlar Kasap ve diğer marketlerden etin iyisini alacak!… Açlık ve Yoksulluk sınırında olanlar ise, BİM ve A 101 Marketlerden karkas et alacak!...
Ekonomideki rakamlar, ülkemizdeki yoksul sayısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Ak Parti Yoksullukla mücadele konusunda sınıfta kaldı. Verginin eşit bir şekilde tabana yayılmaması, gelir dağılımındaki adaletsizlik, ülke kaynakların çarçur edilmesi, siyasetle ticaretin birlikte yürütülmesi, montaj sanayide artış, tarımda bitiş, eğitimde kalitesizlik, belediyelerdeki yolsuzluklar ülkemizde yoksul sayısını arttırdı!...Kısaca Ak Parti Yoksullukla mücadelede sınıfta kaldı!...
YASAKLARLA MÜCADELE SÖZÜ!...
Ak Parti iktidar olmadan önce Yasaklarla mücadele sözü verdi. Yasaklarla mücadele sözü verenler, iktidar olduktan sonra Türkiye’yi Yasaklar Ülkesi yaptı. İleri demokrasi sözü verenlerin iktidarında, demokrasi stop etti!...
Bu ülkede yıllarca okullarda büyük bir heyecanla okunan andımız yasaklandı! Milli Bayramlar ve 10 Kasım Törenlerine kısmi yasaklar geldi. Hasta olduğunu öne sürerek törenlere katılmayan Başbakan ve Cumhurbaşkanlarımız oldu!...Bu ülkede internete erişim yasaklandı! Gazetecilere ve televizyonlara yasaklar geldi!...Her şeyden önemlisi, bu ülkede bir ara Türk’üm demeye yasak geldi!...
Yasakları yazarken, Meral Akşener ve İYİ Parti den bahsetmemek olmaz. Tayyip Erdoğan’ın Ak partiyi kurarken yaşadığı zorlukların benzerini, Meral Akşener de yaşadı. Meral Akşeneri konuşturmamak için, otel sahiplerine, düğün salonu sahiplerine, belediyelere baskılar yapıldı. Konuşma yaptığı sırada elektrikler kesildi, kavgalar çıkartıldı. Televizyonlara, Akşenere program yapmayın baskıları oldu. Meral Akşener, siyasi mücadelesinde Hukuki engellerle de karşılaştı…
Dün, kendilerine uygulanan yasakları, bugün Meral Akşenere uygulayanlara, Yasaklarla mücadele etme sözünü hatırlatalım dedik... Yasaklarla mücadele sözünüzü, rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi; “dün dündür, bugün bugündür” düşüncesiyle unuttunuz mu?...