Büyükşehir Belediyesi Yazlık Köprüsü ile yeni yerleşim bölgesi güzergahı arasında, yani Sebahattin Zaim Bulvarı üzerinde, 5. Etap Rekreasyon Projesi kapsamında bir dizi sosyal donatı merkezleri yaptı. Aquapark, Sakarya Tenis Akademisi’nin bulunduğu çok amaçlı spor tesisi, yürüyüş ve bisiklet yolu vs. Bunların yanında birde devasa bir çocuk parkı yaptı. Diğerleri iyi, hoş, gerekli sosyal donatılarda, ben bu yol üzerindeki çocuk parkına bir türlü anlam veremedim.

Sanki görüntü olsun diye oraya getirilip kondurulmuş bir objeden başka bir şey ifade etmiyor bana. Benimle aynı görüşü paylaşan birçok kişi olduğuna da eminim.

Vızır vızır araçların işlediği Sebahattin Zaim Bulvarı ile Çark Deresi arasında yer alan yeşil alana kondurulan, çocuk parkının etrafına hiçbir önlem alınmamış.

Aile 3-5 yaşlarında çocukları ile bu parka geldi. Biliyorsunuz o yaşlarda çocukların neredeyse hepsinde bir hiperaktiflik söz konusu. Biran olsun yerinde tutamadığınız çocuk, kaşla göz arası yola fırlasa, ya da bir anlık dalgınlığınıza gelse siz yola bakarken, O Çark Deresi’ne koşuverse. Allah muhafaza bunun hesabı ya da vebali kimin olur acaba?

Bir hizmet yapıyorsanız bu hizmetin kullanım alanı ve hitap ettiğiniz kesime uygunluğu mutlak düşünülmeli değil mi?..

Oraya bir çocuk parkı konduruyorsanız, öncelikle o parkın etrafını çocukların dışarıya çıkmasını engelleyecek şekilde bir çevirin, onları bir güven içerisine alın. Sonra bakın o park boş kalıyor mu?

Boş kalıyor mu diyorum, çünkü ben yıllardır o park da oynayan bir tek çocuk görmedim. O yolu sıklıkla kullanan biri olarak, her gelip geçtiğimde hep aynı şeyi içimden geçiririm; “Bu çocuk parkını buraya hangi akla hizmet koydular” Bu projeyi yapan kişiyi harbi kutluyorumJ)

Bir başka açıdan baktığımızda bu çocuk parkına kimler gelebilir? Mahalle arasında olan bir park değil ki çocuklar kalkıp kendi başlarına güle oynaya gelsinler parka. Yanlarında mutlak biri olacak çocukların. Ya da arabası olan çocuğunu alıp getirecek. Malum Park ile mahalle arasında geçilmesi gereken bir Yazlık Yanyol ve Çark Deresi üzerinde çok da güvenli olmayan bir köprü var. Pardon ya parkın karşısında bir mahalle bile yok…

Sözüm o ki sırf görüntü olsun diye kondurduğunuz o parka yaptığınız masrafla, mahalle arasında bir park yapsaydınız da, çocukları mutlu etseydiniz daha iyi olmaz mıydı? Hem hizmet amacına ulaşmış olur, hem de çocuklar oynayacakları sağlıklı bir alana sahip olmuş olurlardı.

GÖNÜL SOFRALARI VE İSRAF

Büyükşehir Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği ‘Gönül Sofraları’nı bilmeyen yoktur. Ramazan ayı boyunca iki güne bir ilçe merkezine kurulan ve zengini- fakiri birlerce vatandaşı ağırlayan Gönül Sofraları…

Kaynaşma, birlik beraberlik adına güzel bir uygulama. Ancak geride bırakılan israf insanın canını acıtıyor.

Misal 5 bin kişilik masa donatılıyor, o akşam 3 bin kişi iftara katılıyor, 2 bin kişilik hazırlanan yemek çöpe… Bir kişilik yemeğin maliyeti en az 30 lira diyelim. Düşünün belediye kasasından sokağa atılan parayı.

Onun yerine Ramazan erzakı paketi yapıp, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak daha yerinde bir hizmet olmaz mı? Olur tabi… Ama bu kadar gösterişi olmaz.

Malum millet olarak gösterişi severiz. Sonra bizim fakirimiz gitsin hayır mübarek Ramazan’da iftar sofrasına yemek koyabilmek için çöpten sebze atıklarını toplasın.

ÜNSÜZ İMAMLA ORUÇ AÇILMAZ!

Gönül Sofraları demişken bizim şehrin imamları aklıma geldi. Bizde bu sofralarda Kur’an-ı Kerim okuyacak, yemek duası yaptıran imam yok mu da, iftar programlarına İstanbul’un ünlü camilerinin imamları geliyor. Camiler Allah’ın evi değilmidir, dini inancımıza göre. Orada herkes eşittir. Zengini, fakiri, ünlüsü, ünsüzü aynı sırada saf tutup namaz kılmaz mı? Peki bu ünlü saplantısı neyin nesi? İstanbul Eyüp Sultan Camii Başimamı Metin Çakar, İstanbul Piyalebaşı Camii İmam Hatibi İshak Danış, İstanbul Bakırköy Ataköy Camii İmamı Adem Karabey, İstanbul Süleymaniye Camii Başimamı Ekrem Nalbant vs. Bu hoca efendilerle oruç açılır da, Hasırcılar Camii İmamı, yada Ozanlar Camii imamının okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti eşliğinde oruç açılmıyor mu?

O MAAŞA ÇOK ARARSINIZ!

1.Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Müdürü Ahmet Çubuk, işçi bulmakta zorlandıklarını söyleyerek, sadece bu nedenden dolayı yatırımların askıya alındığından yakınmış.

Vah vah vahhh…

Buradan Sayın Çubuk’a soruyorum, “Aradığınız işçilere ne kadar maaş veriyorsunuz? Bin 500 TL, 2 bin TL maaş veriyorsunuz da insanların ihtiyacı yok çalışmıyor mu?

Siz sanayi kuruluşlarında tutup asgari ücretle çalıştıracak adam ararsanız, tabiî ki bulamazsınız. Tuvalete bile gitmenin neredeyse yasak olduğu fabrikalarda asgari ücrete insanları kaç gün çalıştırabilirsiniz. O parayı haftanın iki günü pazara çıksa limon satarak kazanır zaten. İnsanların emeğinin karşılığını vermediğiniz sürece çalıştıracak işçi bulamazsınız. Bulsanız da 3-5 ay sonra yenisini aramaya başlarsınız. Lakin de bugün öyle…

VALİ COŞ UYARMIŞ

Bununla ilgili 27 Ekim 2014 tarihinde Vali Hüseyin Avni Coş’un yatırımcıları uyaran bir haberi gazetemizde yer almış. Vali Coş, Sakarya’ya yatırım yapacaklara, “Asgari ücret verirsen işçi bulamazsın” uyarısı yapmış. Sanırım bu uyarıyı da kimse dikkate almamış ki bugün hala işçi bulamamaktan yakınılıyor…