Kahramanmaraşlı bakırcı ustası yıllardır lokum kazanlarını ilmek ilmek elleriyle işliyor. Kahramanmaraş’ta yapılan lokum kazanları hem şehir dışına hem de yurtdışına ihraç ediliyor.

Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde bulunan tarihi kapalıçarşıda esnaflık yapan Orhan Kavasoğlu, lokum kazanlarını yıllardır elleriyle ilmek ilmek işliyor. Makinelerin bu kadar incelikli işçilik ve detaylara sahip ürünleri üretemeyeceğini, geleneksel yöntemlerle üretilen kazanların daha iyi bir kaliteye sahip olduğunu kaydetti.

“Bakırda kıvamında, güzel piştiği için tercih ediliyor”

1982 yılında çıraklık dönemine adım atan ve o günden bugüne emek vererek bakırcı ustası olan Kavasoğlu, 43 yıldır bu sanatı yaptığını da ifade ederek, "Bakırcılık sanatını yürütmeye çalışıyoruz. Bakırcılık sanatı Kahramanmaraş’a has özellikli bir meslek. Kahramanmaraş da eskiden bundan 200-300 yıl öncesine kadar, semercilik, kalaycılık, kuyumculuk, bakırcılık ve keçecilik önde gelen bir meslekti. Bizde 1982 yıllarında çıraklık dönemi geçirdik. Okumadık, tercihimiz sanat oldu, meslek oldu. O günden bugüne çıraklık, kalfalık derken bakırcı ustası olduk. 12 yaşında buraya geldim. 43 yıl oldu. Kahramanmaraş’ta bağcılık dediğimiz pekmez, tarhana, bulgur bunların kazanları bakır olur. Bakırı tercih etmelerindeki sebep de şu; iletken oluşu ve güzel kıvamında pişirilecek konumda olduğu için bakır tercih ediliyor. Bizde o nedenle eskiden atalarımızın yapmış olduğu mahsere kazanları var. Çamaşır kazanları, pekmez leğenleri, tencere gibi bunları üretiyoruz. Lokum, şeker, helva, Kahramanmaraş’ın dondurma kazanları, sucuk kazanları, Kahramanmaraş’a has cevizli sucuk pekmez kazanları, irmik helva kazanları, yemek kazanları üretiyoruz" dedi.

“Teknoloji geliştikçe çelik çıktı”

Kahramanmaraş’ın bakır kazanlarının ününün Türkiye çapına ve yurtdışına kadar genişlediğini belirten Kavasoğlu, "Bu iş genişledi, Türkiye çapına yayıldı. Kahramanmaraş’ta bu işi yapan üç beş kişi kaldık. Biz ayakta tutmaya çalışıyoruz. Sipariş üzeri çalışıyoruz. Her bölgenin kendine has bir modeli var, o modele göre Malatya, Gaziantep, Adıyaman, Elazığ, Siirt, Diyarbakır modelleri farklı. Adana, Mersin, Konya, Kastamonu, Safranbolu, İstanbul, Trakya bölgesine kadar yurtdışına kadar giden modeller var. Askeriyenin kullanmış olduğu karavana dediğimiz şey bakırdandı eskiden. Cezaevi kazanları. Bunların hepsi bakırdandı. Teknoloji geliştikçe çelik çıktı. Şimdi yoğun talep olduğundan çeliğe yöneldiler. Bir de kalay sorunu olduğu için bazı sektörlerde her altı aya bir veya her yıl kalaylatması lazım. Bundan kaçmak için çeliğe yöneldiler. Ondan da randıman alınmıyor. Şu anda dönüşüm var bakıra yeniden. Herkes bakırı kullanmak istiyor. Çünkü bakırın vermiş olduğu özelliği kıvamı hiçbir maden vermez" diye konuştu.

Kaynak: iha