Türk Eğitim-Sen, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda gerçekleştirilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifinin görüşmelerine katılarak, kanun teklifi ile ilgili eleştiri, görüş ve önerilerimizi bildirdi.

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda gerçekleştirilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifinin görüşmelerine katılan Türk Eğitim-Sen, kanun teklifi ile ilgili eleştiri, görüş ve önerilerini bildirdi. Görüşmelere Türk Eğitim-Sen’i temsilen Genel Sekreter Haydar Urfalı katıldı. Haydar Urfalı, TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, öğretmenler için bir meslek kanunu çıkarılmasını olumlu bulduklarını her fırsat dile getirdiklerini belirterek, kanunun öğretmenlerin adaylık seçiminden emekliliğine kadar olan süreyi kapsayan tüm aşamaları somut, tutarlı ve bütüncül bir biçimde ortaya koymasını istediklerini bildirdi. Urfalı, “Geçmişte öğretmenler için bir meslek kanunun çıkarılmasını olumlu bulduğumuzu ifade etmiştik. Buradan bir kez daha olumlu bulduğumuzu ifade ediyorum. Ancak toplumsal ve mesleki beklentilere cevap verebilecek yeterlikteki Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda; öğretmenlerin adaylık seçiminden emekliliğine varıncaya kadar olan süreyi kapsayan tüm aşamaları somut, tutarlı ve bütüncül bir biçimde ortaya koyan ve düzenleyen maddelerin de bulunması gerekirdi. Bu konuda geçmişten bu yana çok ciddi gayret ortaya koyarak çalışmalar yaptık. Geldiğimiz nokta itibarıyla bu çalışmalarımız ve gayretimiz sürmektedir. Bu kanunun meslektaşlarımızın haklı taleplerine kulak vererek, hayata geçirilmesi noktasında bizlere destek olmanızı istirham ediyoruz. Bu nedenle kanunda yer almasını arzuladığımız düzenlemelere biz eğitimcilerle birlikte sahip çıkmanız en büyük temennimizdir” dedi.

“Milli Eğitim Akademisi hakkındaki düzenleme, Öğretmenlik Mesleği Kanunu’ndan ayrı olarak, aynı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Adalet Akademisi Kanununda olduğu gibi ayrı düzenlenmelidir”

Kanun teklifinin 7 bölüm 39 madde ve 3 geçici maddeden oluştuğunu, bunlardan 7 maddenin doğrudan 13 maddenin ise dolaylı olarak akademi ile ilgili olduğunu söyleyen Urfalı, bu açıdan değerlendirildiğinde Milli Eğitim Akademisi hakkındaki düzenlemenin Öğretmenlik Mesleği Kanunu’ndan ayrı olarak aynı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Adalet Akademisi Kanunu’nda olduğu gibi yapılması gerektiğini bildirdi.

“Sözleşmeli öğretmenlik konusu tamamen karşı olduğumuz hususların başında gelmektedir”

Taslakta yer alan ancak Türk Eğitim-Sen’in yanlış ve eksik bulduğu hususları da gündeme taşıyan Urfalı şunları kaydetti:

Sözleşmeli öğretmenlik konusu tamamen karşı olduğumuz hususların başında gelmektedir. Çünkü kamuda aynı işi yapan çalışanların farklı statülerde istihdam edilmesi doğru değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4.maddesi uyarınca sözleşmeli personel geçici işlerde ve belli sürelerde istihdam edilebilir. Sözleşmeli öğretmen istihdamı Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılmaması hallerinde yapılabilir. Özel program ve proje uygulanan eğitim kurumlarına yönetici ve öğretmen görevlendirmesi konusu da zaten yıllardır eğitimde yaşanan en önemli problemlerdendir. Sınavla öğrenci alan ve akademik başarısı en yüksek öğrencilerimizin okuduğu bu okullara yönetici ve öğretmen atamalarındaki keyfiyete son vermek yerine keyfi tasarrufları kanuni güvenceye almak en büyük yanlıştır. Milli Eğitim Akademisinin öğretmen yetiştirme sürecinin bir parçası olarak düzenlemesini doğru bulmuyoruz. Akademide hazırlık eğitimine alınan öğretmen adaylarına eğitimleri süresince barınma ve iaşelerini sağlamak için ödenecek aylık ücret en az göreve yeni başlayan bir öğretmenin aylık ücreti kadar olmalıdır. Öğretmenlikle ilgili mevzuatın tamamının veya büyük kısmının kanunda yer alması gerekirken, bu hususta kapsam çok dar tutulmuştur. Öğretmenlerin yapılan merkezi sınavlarda düşük ücret ödenmesi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle görev almak istememektedir. İhtiyaç halinde Milli Eğitim Bakanlığı sınavları dışında resen görev verilmemelidir. Öğretmenlerin hak, ödev ve sorumlulukları ile yöneticilerin ödev ve sorumluluklarının düzenlenmesi konusunda da taslak yetersiz kalmıştır. Öğretmenlerin mesleki gelişimine dair yasal zemin ihtiyaç ve beklentileri karşılayamayacaktır. Öğretmenlerin yer değiştirmesine dair düzenlemeler eksik kalmıştır. Eğitim çalışanlarının şiddetten korunmasına dair yasal düzenlemeler sevindiricidir. Ancak şiddet hadiseleri vuku bulduğunda şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması da sağlanmalıdır. Hizmet puanlarının tespitine dair eksikler giderilmemiştir. Yönetici görevlendirme süreci mutlaka kanunda yer almalıdır. Keyfiyeti sonlandıran, liyakat ve ehliyete dayalı ve adalet üzerine yürütülen bir yönetici atama sistemi mutlaka kanuni bir güvenceye kavuşturulmalıdır. Başarıyı takdir ve teşvik eden bir ödül sistemi mutlaka kanunla birlikte ihdas edilmelidir. Öğretmenliğin sona erdirilmesi ve hizmet sınıfının değiştirilmesine dair düzenleme, kişisel inisiyatiflere ve özellikle mobbinge meydan vermeyecek şekilde tedbirleri ihtiva etmelidir. Sağlık Kurulu raporu konusu mevzuatta mutlaka yer almalıdır. Akademi süreci sonucunda sözleşmeli öğretmenlerden mazereti dışında atandığı göreve başlamayan veya göreve başlayıp ayrılanların tekrar akademide hazırlık eğitimine 3 yıllık katılma süresi 1 yıla indirilmelidir. Bu süre KPSS, öğretmen alım ilanı ve akademi eğitimi ile fiili olarak 3 yıla uzamaktadır. Hiçbir öğretmen başöğretmen unvanı almadan emekli olmamalıdır. 2006 yılından bu yana görevde olan öğretmenler 20 yıllık hizmet süresini tamamladığında başöğretmen unvanı almalıdır.”

Teklifte mutlaka olması gereken hususları da sıralayan Urfalı, şu ifadelere yer verdi;

Kamuda tüm öğretmenlerin sadece kadrolu istihdam edilmesi, Özel sektörde çalışan öğretmenlerin aylık ücretlerinin kamudaki öğretmenlerle eşdeğer olması, Öğretmen atamalarının mülakat olmadan ve KPSS başarısı esas alınarak yapılması. Mazeret tayinleri başta olmak üzere, tayinlerde yaşanan problemleri giderecek nakil sistemi kurulması. Liyakati esas alan ve adalet zemininde yürüyen yönetici atama sisteminin yasal zeminde ihdas edilmesi. Öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimleri için gerekli tedbir ve teşviklerin hayata geçirilmesi. Öğretmenlik mesleğine yönelik genel kaygıların ortadan kaldırılması. Maaş ve özlük haklarının günümüz ekonomik koşullarına ve öğretmenlik mesleğinin itibarına uygun şekilde belirlenmesi. Türkiye’de öğretmen istihdamı ile ilgili ihtiyaç analizi yapılması ve MEB ve YÖK koordinesi ile eğitim fakültelerinin sayısı ve kontenjanlarının buna göre belirlenmesi. Sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamalarının kaldırılarak tüm öğretmenlerin kadrolu şekilde istihdam edilmesi. Öğretmen liselerinin tekrar hayata geçirilmesi. Zorunlu hizmet bölgelerinde çalışan öğretmenlere ekonomik ve özlük hakları açısından teşvik edilerek, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde vaat edildiği üzere, Teşvik Ödeneği verilmesi. Öğrenim özrünün, kendi alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans ve doktora öğrenimine devam edenler için geri getirilmesi. Özellikle eş durumu atamalarında anayasanın koruması altında olan aile bütünlüğünün sağlanması açısından toplumu oluşturan ailenin bir arada tutulması zamana ve şarta bağlanmayarak özür grubu atamalarında kolaylık sağlanması. Özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları ile sınavla öğrenci kabul eden okullar başta olmak üzere, MEB’e bağlı tüm kurumlar için, liyakati esas alan yazılı sınav esasına dayalı yönetici atama sistemi kurulması. Eğitim kurumu yöneticilerine; yönetici olarak il dışı tayin hakkı verilmesi. Eğitim kurumu müdürlüğü görevinin ikinci görev kapsamından çıkarılarak asli görev haline getirilmesi. Doğal afet durumlarında afete maruz kalan bölgelerdeki öğretmenlere teşvik edici tedbirler alınması. Her yıl öğretmen atamalarının standart bir takvim doğrultusunda ve 1 Eylül’de göreve başlayacak şekilde gerçekleştirilmesi. Eğitim Fakültesi son sınıfta yapılan öğretmenlik uygulaması stajı süresince öğretmen adaylarının sigortalanması ve asgari ücretin en az 50’ si kadar ücret verilmesi. Mesleki kıdemi 5 yıl olan öğretmenlere uzman, 5 yılını tamamlamış uzman öğretmenlere de başöğretmen unvanı verilmesi ve yüksek lisans ve doktora öğrenimi bu sürelerden düşülmesi. Öğretmenlik kariyer basamakları sisteminin getirmiş olduğu mali hakların emeklilik sistemine de yansıtılması. Görev ve sorumlulukları bağlamında ücret dengesizliğini önlemek için, Genel İdare Hizmetleri sınıfında görev yapan yöneticilere kıdemlerine bağlı olarak uzman öğretmen ve başöğretmen tazminat tutarlarının maaşlarına yansıtılması. Ücretli öğretmenlik, özel öğretim kurumları öğretmenliği, PİKTES öğreticiliği, öğretim üyeliği ile öğretim görevliliğindeki sürelerin uzman ve başöğretmenlik için gerekli kıdem hesabına sayılması. Kariyer basamaklarındaki geçişlerde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almamış olma şartı ile eğitim programına katılma zorunluluğuna yer verilmemesi. Kurumu çalışanlarına mobbing uygulanmaması için yaptırımların belirlenmesi. Başarıyı esas alan, objektif kriterlere dayalı ödül sistemi getirilmesi. Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına bir asgari ücret tutarında ödenmesi. Milli Eğitim Yönetici Akademisi kurulması ve eğitim kurumları müdürlerinin Eğitim Kurumları Yönetici Seçme Sınavı sonrası burada yetiştirilmesi. Tüm öğretmenlerin maaş karşılığı ders saati 15 saat olması. Öğretmenlerin ek ders ücretlerinin belirlenmesinde kullanılan katsayının yüzde 100 oranında artırılması yer almalıdır.”

“Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla birlikte öğretmenlik mesleğinin muhatap olduğu mevzuat parçalı olmaktan kurtarılacaktır”

Urfalı konuşmasında Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun gerek kamuda gerekse özel sektörde öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artıran ve mesleğin statüsünü sağlam bir zemine kavuşturacak şekilde düzenlenmesi mesleki açıdan bir gereklilik olduğuna inandıklarını ifade ederek, “Ümit ediyoruz ki, Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla birlikte, öğretmenlik mesleğinin muhatap olduğu mevzuat parçalı olmaktan kurtarılacaktır” dedi.

Kaynak: iha